Canan gibi eli kolu bağlı halde sandalyede oturan Seymen'de şaşkındı. Şimdi ne diye kaçırılmıştı? Ne oluyordu? Zihni hangi soruya cevap vereceğini şaşırmıştı. Bunun yerine susup ne olduğunu onu kaçıranlardan öğrenmeyi tercih etmişti.
Genç kız Kenan'ın yanına gelince gözlerini zar zor sandalyede bağlı oturan adamdan alıp çevirdi.
"Ne oluyor burada, Kenan? Yağız? Seymen Beyin burada ne işi var?" Kenan konuşmadan önce kenarda duran sandalyeyi kendine çekti. Ters çevirip Seymen'e doğru otururken:
"Bunu bize patronun söylecek." dedi. Genç kız elini arkadaşının omzuna atıp ona bakmasını sağladı. Arkadaşının ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Kenan durduk yere böyle bir şey yapacak biri de değildi. Kenan:
"E, Seymen Bey dökül bakalım."
"Neyi?" Kenan elini çenesine götürüp düşünür gibi yaptı. Bu hareketini kısa tutup tekrar Seymen'e döndü.
"Mesela bizi nereden tanıdığınla başlayabilirsin."
"Seni tanımıyorum! Canan'la da tesadüfen..." derken Kenan elini havaya doğru salladı.
"Kes,kes! Bana yalanları değil gerçekleri anlat. Beni tanımadığın halde adımı nasıl bildiğinden bahset." Seymen dudaklarını aralayıp cevap verecekken genç kız Kenan ile olan görüş açısının önüne geçti.
"Kes şunu, Kenan. Ben adamın özel korumasıyım. Tabi ki kiminle, nerede takıldığımı araştıracak." dedi. Kenan, bıkkınlıkla nefesini dışarı salarken oturduğu sandalyeden kalktı. Genç kızın karşısında durdu.
"Canan, üzgünüm ama bu adamlar seni ayakta uyutuyor. Hiç biri tesadüf değil. Bu sandalyede oturan zengin züppe seni aylardır takip ediyor."
"Ne?"
"Dur, sözümü kesme. Sana her şeyi anlatacağım. Bu adam da o gün tren istasyonundaydı. Bu lanet olası adamda her şeyi görmüş. İnanmıyorsun bana eğer kanıtı var. Hatırlıyor musun? Seninle o günün kamera kayıtlarını almıştık. Şu adamı görene kadar hiç fark etmedim. Sonra bu sima birden bana tanıdık geldi. Defalarca videoyu izledim. Oradaydı. Seni izliyordu. Ve bugüne kadar izlemeye devam ediyordu. Senin olduğun her yerde o da vardı. Adımı bu yüzden biliyordu." Herkes gibi şaşkın olan Seymen'e döndü "Söylesene sen kimsin? Neden hayatımıza aylardır gölgesin?"
Genç kızın şaşkınlıktan nutku tutulmuştu. Her şeyin bir yalandan ibaret olduğuna mı yoksa bu adamın en acı dolu anlarına şahit olduğuna mı yansın bilememişti genç kız. Hayatının üzerindeki kasırga onu durmadan savurmaya devam ediyordu. Hayatın sillesini yemeye doyamıyordu. Fersah fersah acı kokuyordu bedeni. Ve bu acının gölgesi olmuştu karşısındaki adam. Titreyen elini diğer eliyle örterken sesli ve acı dolu bir nefes dışarı saldı. O nefes bodrumdakileri yakıp kavururken adamın gözlerine baktı.
"Hastane masraflarıma, peşimdeki polislere, hayatıma dair her şeye senin elin mi değdi?" diye sordu fısıltıya yakın bir ses tonuyla.
Seymen'in genç kızın ses tonuyla tüyleri diken diken oldu. Acının en derin sesi gibi geliyordu kulaklarına. Kulaklarını kanatan bir çığlık gibi... Genç kızın gözlerindeki hüzün göz bebeklerine aksetmişti. Tüm bedenini hüzünle sarmıştı.
"Canan?" dedi aynı ses tonuna yakın bir sesle. Genç kız gözlerini sıkıca yumarken acıyı midesinde eritmeye çalışır gibiydi. Gözlerini tekrar açtığında en sert elalarla karşı karşıya duruyordu.
"Bana cevap ver!" diye bağırınca ses duvarlara çarpıp adamın kulağına sağır edecek bir şekilde ulaşmıştı. Genç kız hızlı hızlı nefes alıp verirken onları izlemekte olan Kenan'a döndü. Çenesiyle ona sarılı olan ipleri göstererek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kadın
RomanceTrajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı. Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi. Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu. Küçük bir kadın, büyük bir AŞK! Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...