"Eymen Ertel tasarımlarını podyumda konuşturdu."
"Modanın yeni trendi Ertel iş başında."
"Ertel'in tasarımları gibi yeni modeli de boy gösterdi."
Eymen ağzı kulaklarına varana dek gülümsedi. Tüm gazeteler onu ve tasarımlarını konuşuyordu. İstediğine kavuşan çocuk misali bir coşku vardı içinde. Bir haftanın tüm stresini gazeteler ve susmayan telefon sesleri bir çırpıda silmişti. İstediği buydu işte! Zirvede olmak. Zirvede olup kalemini konuşturmak. Sandalyesini döndürüyor çocuk gibi gülüyordu. Gözü sekreterinin yanında oturan Canan'a kaydı. Her şeyden sıkılmış gibi sinmişti koltuğuna. Patronu diğer çalışanlarla küçük bir toplantı yaparken o beklemekteydi. İçinde gidip ona sarılma istediği geldi. Bu başarıda onunda payı vardı. Podyumda boy göstermeyi istemeseydi sıradan mankenlerle çıkmak zorunda kalacaktı. İşinde onu kurtarmıştı fakat ilişkisinde azcık batırmıştı. Kızın suçu olmadığını elbette ki biliyordu. Nişanlısının kıskançlıklarıydı işte. Yoksa hiç bakar mıydı serseri bir kıza? Kardeşi yaşında küçük birine...
Bunları düşünürken aklına nişanlısıyla neredeyse bir haftadır konuşmadığı geldi. Onu nasıl ihmal edebilirdi. Kalbi kırılmış bir kadındı o elbetteki kendisini aramasını bekleyemezdi. Telefonunu eline alıp nişanlısını aradı. Kulağına dayayıp cevap gelmesini bekledi fakat telesekreter sesini duyunca yüzünü astı. En mutlu gününde yanında olmasını istiyordu. Mutluluğunu onunla paylaşmak istiyordu. Önce ki gibi acısını da mutluluğunu da ona anlatmak istiyordu fakat ilk defa o yanında değildi. İlk defa kendisinden bu kadar uzaktaydı. Telefonu bırakıp eline son kataloğu aldı.
Kataloğun kapağında Canan'ın fotoğrafı duruyordu. Genç kız üzerinde bir değişikliklik yapmamışlardı. Kızın tarzı buydu zaten. Kıyafetler onu normalde de olduğu gibi göstermişti. Serseri ve asi! Katalog sayfalarını karıştırırken yeri göğü inleten bir ses duydu. Kafasını kaldırıp çalışanların olduğu yere baktığında şaşkınlıktan nutku tutuldu.Takım elbiseli adamın biri Canan'a sert bir tokat yapıştırmıştı. Koltuğundan hızla kalktı. Odasından çıkıp olayın olduğu yere gitti. Canan'ın kafası yana düşerken, eliyle yanağını tutuyordu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu rezillikte nedir? Ben seni çalışıp adam olasın diye uğraşırken sen kameralara pozlar veriyorsun. Kimin kızı olduğunu unutma!"
Eymen ona tokat atanın babası olduğunu anlamış, söylediklerine karışın öfkelenmişti.
Seymen duyduğu sesle hemen ayağa kalkmıştı. Adamın önüne geçemeden Canan yüzüne bir tokat yemişti. Bunun daha kötülerine de şahit olmuştu adam. Bir babanın kıza olan bu davranışları karşında her seferinde dili tutulmuştu. Bu babayı gördükçe kendi babasına haksızlık ettiğini düşünüyordu her seferinde. Bu yüzden kendi babasına sıkıca sarılıyordu.
Canan kafasını kaldırdı öfkeli babasına baktı. Etrafına bakmasa da herkesin şaşkınla onları izlediğini hissedebiliyordu. Kendini ezik gibi hissetti sonra zaten ezik olduğunun farkına vardı.
"Sen... Sen kimsin de bana tokat atıyorsun?" diye sordu kız. Adam öfkeyle kızın yanağına bir tane daha vurdu.
"Seni küstah kız! Senin için durmadan çalışıp durayım, kızım yeter ki iyi bir yere gelsin diyeyim senin yaptığına bak. Yürü gidiyoruz." diyerek kızı kolundan tutup sürüklemeye başladı. Canan kolunu babasının eli arasından kurtarmaya çalışıyor, çırpınıyordu. Asansöre doğru giderken biri ikisini sertçe ayırmıştı.
"Yeter! Bırakın kızı. Sizinle gelmek falan istemiyor görmüyor musunuz?" dedi Seymen. Adam arkasına dönüp genç adama baktı.
"Ben bu küstah kızın babasıyım ve benimle gelmek zorunda." Canan kolunu çekip dimdik durdu babasının karşısında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kadın
RomanceTrajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı. Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi. Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu. Küçük bir kadın, büyük bir AŞK! Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...