Trajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı.
Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi.
Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu.
Küçük bir kadın, büyük bir AŞK!
Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...
Size uzun gelen bir zamandan sonra tekrar yeni bir bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar. Yorum ve Voteleri unutmayalım!!
Hayattan hiç bir gayesi olmayıp bir an da kendine bir gaye edinen bir insan nasıl hissetmeli? Heyecanlı? Hevesli? Yahut mutlu? Büyük bir boşluğun içinde kendine bir görev edinmek o boşlukta hiç bir etki uyandırmamıştı. Her şey gayet normal görünüyordu. Hayatı, kaderi, acısı hala aynıydı. Hayır, acısı daha bir artmış gibiydi. Yüreğinde başka acılarıda taşımanın ağırlığıyla çökmüştü. Beyninde o kadar çok şey dönüp duruyordu ki o anda kafasını koparma hissi uyandırıyordu. Gurur duyulacak ya da yüzüne tükürecek bir hareket mi yapmıştı? Bunu kendisininde bilmediği gibi ona söyleyecek kimsesi de yoktu. Kendini tamamen unutmuş bir halde başka yüreklerin acısına öylece dalıyordu. Bu fevri hareketlerinin ona ne kadar yara vereceğini bilseydi emindi ki asla böyle bir gaye edinmezdi kendine.
Beyaz havluyu yüzünden çekip aynadaki yansımasına baktı. Ne kadar da yorgun bir çehresi vardı. Yüzünün her santiminde farklı bir yarası gizlenmiş gibi kasvet yüklüydü. Zihninde oluşan o görüntülerle eli dudaklarına kaydı. İnce parmakları usul usul gezindi adamın dokunduğu yerlerde. Bu amaçsız hayatında artık onunda bir amacı vardı. Peki ya Eymen'in amacı neydi? Ne diye bir çalışanı durduk yere öpmüştü? Üstelik nişanlısına ihanet edeceğini bile bile... Elini saçlarına daldırıp beynindeki düşüncelerden silkinmek ister gibi karıştırdı. Hayır, Canan. Alt taradı bir öpücük. Kendini kaptırma. Kaptırma! diye kendine temkinler verirken havluyu yerine astı. Umuyordu ki adamında kendini kaptırmamasıydı. Yaptığının yanlış olduğunu erkenden fark etmesi ve bunu tekrarlamamasıydı.
Genç adam, havluyu beline sıkıca sarıp banyodan yavaş adımlarla dışarı çıktı. Banyo kapısının eşiğinde durup odasına göz attı. Ne kadar da kasvetli bir odaya sahipti böyle. Sanki daha yeni fark ediyordu odasının bu boğucu havasını. Siyah, siyah! Ne tarafa baksa siyah rengi görüyordu gözleri. Kendini yıllardır siyahlara mı gizlemişti adam? İçindeki tüm kiri siyahlara mı gömmüştü? Derin bir nefes alırken içindeki siyaha lanetler okudu. Siyahlar her şeyi içinde gizlerken bu küçüğe olan duyguları da gizlemişti. Yıllarca dost bildiği siyah ona ihanet edip hiç olmayacak bir aşkı yüreğine yerleştirmişti. Artık siyahlara karşı hiç bir güveni kalmamıştı adamın. Gardırobunun önünde dururken gözleri kocaman aynaya yansıyan görüntüsüne kaydı. Bunu Sedef'e nasıl yapmıştı? Yıllarca beraber olduğu, her anında yanında olan, sırtını rahatlıkla yasladığı kadına bunu nasıl yapabilmişti? Sadece bir sorunun cevabı için nişanlısını aldatmış, üstelik hiç istemediği, kabullenemeyeceği bir cevap ile karşı karşıya gelmişti. Aslında en büyük ihaneti kardeşine yapmıştı. Kardeşinin sevdiği kıza aşık olmakta ne demek! Çok yanlış bir duyguya esir oldun, Eymen. Hem de çok yanlış... Tıklanan kapıyla gözlerini aynadan alıp yatağın üzerinde duran tişörte yöneldi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kim o?" diye sorarken tişörtü kafasından geçirip kollarını kollarına geçirdi.
"Benim." diyen kardeşinin sesini duyunca o keskin, tarif edilemez acıyı tekrar yüreğinde hissetti. Bu saçmalığa nasıl dayanacaktı? Kalbinin yaptığı bir aptallık yüzünden çevresindeki insanlardan olmak istemiyordu genç adam. Gardırobunu hızla açıp hazırda duran pantolonlarından siyah keten olanı alıp:
