Acı... İki yüreğinde ortak noktası hiç kimsenin hissedemeyeceği kadar acı. Onlar aynı şeyin pişmanlığını, hüznünü, gözyaşlarını paylaşıyorlardı. Zaman ve oluş şekilleri farklı olsa da sonuçları aynıydı. Tıpkı gözlerinden süzülen gözyaşlarının içinde saklı keşkeleri gibi. Bir uçurumda tek el ile tutunmaktaydılar hayata. Yaşama direnmek ölüme direnmekten daha zordu. Alınan nefeslerle kalbe batan hançerlerin haddi hesabı yoktu. Genç kadın adamın bir arkadaş katili olduğunu biliyordu fakat karşısında kederden bitap düşmüş gözlerle ona bakan adamın duygularından hiç haberi yoktu. Bu denli büyük ortak noktalarının olduğunun farkında değildi. Titremeye başlayan elini diğer eliyle tutarak durdurmaya çalıştı. Bu hep olurdu ona. Acı iliklerine kadar kendini belli ettiğinde titremeyle kendini dışa vururdu.
(Resimdeki Seymen)
Seymen olduğu yerden kalkıp cama doğru yürüdü. Abisinin de, sevdiği kızın da ilk defa duygularını sözlere döktüklerine şahit olmuştu. Ve bu gerçekten berbat bir şeydi! Kendini iyi hissetmiyordu. Yıllarca abisinin acısına ortak olurken aşık olduğu kızın acısına da ortak olmuş bir halde bulmuştu kendini. Onları bu hale sokan arkadaşlarına da lanetler okudu her seferinde ve hala okuyordu. Madem ölmeyi istiyordun gidip başka bir arabanın önüne atlaya bilirdin. Madem ölmeyi istiyordun arkadaşının olmadığı bir vakit kendini trenin altına atabilirdin. Sizin arkadaşlığınız bu mu? Arkadaşına inip hala birbirine bakan kader ortaklarına baktı. Onları bu hale sokmaya hakkınız yoktu!
Onu ben öldürdüm! Onu ben öldürdüm! Onları biz öldürdük! Genç adamın beyninde susmak bilmeyen bir çocuk onunla alay eder gibi dil uzatıp kaçıyordu. Kaçarken ki sözleri beyninde dört dönerken kalbi ne hissetmesi gerektiğini bilmeden ritimsizce atıyordu. Önündeki elinin üzerine bir damla yaş düşmese ağladığını bilmeyecekti. Genç kız onun duygularını nereden biliyordu? Onunla sanki bir bütünmüşcesine konuşuyordu. Dudaklarını aralayıp içinde tuttuğu soruları soracakken genç kız elinin tersiyle yanaklarını silip ayağa kalktı. Burnunu çekip:
"Yani bu yüzden Tolga'nın abisi size düşman kesildi. Kardeşinin intikamını almak istiyor. Yanılıyor muyum?" deyince dudaklarını geri kapattı. Mavi gözlerini kızın gözlerine çevirdiğinde kız başka yöne dönmüştü. Sen ne benim içimi bilecek kadar ne yaşadın, küçük? diye içinden kendi kendine konuştu. O da bir şeyler yaşamıştı. Bunu biliyordu. Onun duygularının tamamını ancak onun yaşadıklarına benzer şeyler yaşayan biri ancak bilebilirdi. Normal bir hayat süren kimse bu duyguları hissedemezdi.
"Tek kardeşinin değil babasının da ölümüyle beni suçlu görüyor." deyince Canan tek kaşını kaldırarak şaşkınca genç adama döndü.
"Nasıl?"
"Tolga ölümünü izledikten sonra Sabri Bey dayanamadı ve o an kalp krizi geçirdi. O telaşla kimse bunu fark etmedi. Koray tüm bunları duyduktan sonra beni ve ailemi öldürmeye yemin etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Kadın
RomanceTrajik bir olay bir hayatı soldururken iki hayatı yaşanılmaz kıldı. Ve beraberinde duygular kalbe mühürlendi. Aşk bir insan için biterken, bir diğeri için yeni başlıyordu. Küçük bir kadın, büyük bir AŞK! Adam bir adım için her şeye hazırken, kadın t...