Ayna

2.3K 160 5
                                    


Medya: Canan, Eymen

Yorum ve Voteleri unutmayalım arkadaşlar!!

Genç kız asansörden inip koridora geçti. Ama bir tuhaflık seziyordu. Ne asansör bekleyen biri ne koşuşturan ne de çene çalan bayanlar vardı. Boş koridor genç kızı ürkütüyordu. Çalışanların hiç biri yerinde değildi. Patronun odasının olduğu yere doğru yürüdükçe hem çalışanlar hemde sesler beliriyordu. Bazılarının eli telefonda telaşla bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Adımlarını hızlandırdıkça kalabalık artmıştı. Kalabalığın bulunduğu yerin patronun yeri olduğunu görünce elindeki kahveyi hızla bir masaya bırakıp koşmaya başladı. Kalabalığın önüne geçince gördüğü manzara karşısında nutku tutuldu. Eymen etrafa saldırıyor:

"Ben yapmadım." diye haykırıyordu. Patronu arkasından tutmuş onu durdurmaya çalışıyor:

"Biliyorum. Sen yapmadın!" diyordu. Olanlara bir anlam veremese de patronunun birine ihtiyacı olduğunu anlayabiliyordu. Meraklı çalışanları ardında bırakıp içeri girdi. Kapı önünde:

"Seymen Bey?" diyerek kendisini fark etmesini sağladı. Seymen, gelen sese dönünce içinde bir rahatlama hissetti. Üzerinden bir yük kalkmış gibiydi. 

"Yardım et bana. Kapat şu camları!" Kadın hemen denileni yaparak çalışanlarla aralarına perdeyi koydu. Denileni yaptıktan sonra adamın yanına koştu. Eymen'in karşısında durup özgür olan ellerini durdurmaya çalıştı.

"Kriz geçiriyor. Koltuğa uzandıralım. Sakinleştirici vereceğim." Kadın kafasıyla onaylarken çırpınan adama baktı. Suçsuzluğunu ispatlamaya çalışan çocuk gibiydi. Gözleri hüzünlüydü. Hüznünün kanıtı yanaklarına doğru süzülüyordu. Kadın ilk defa ağlayan bir erkek görüyordu. Bir erkeğin gözlerinden yaş süzüldüğünü ilk kez gördü ve bu onu hiç olmadığı kadar kötü hissettirdi. Kollarında çırpınan adam çocuk gibiydi. Suçlanan bir çocuk! Adam ağladıkça onunda ağlayası geliyordu. Bugüne dek erkeklerin ağlama yetisi olmadığını düşünürdü. Gözlerinde gözyaşı denen o tuzlu sıvının olmadığını düşünüyordu. Makine gibi duygusuzdu onun için erkekler. Oysa karşısındaki adam duygu yüklü bomba gibiydi. Şuan patlamış bir vaziyetteydi. Etrafa saçılmıştı parçaları. Erkeklerin gözyaşları dışarı doğru değil içe doğru akar. Bu yüzden duygusuz gibi görünürler. Oysa kadınlardan daha duygusaldırlar. Her duyguyu derinden yaşarlar. Karşısındaki adamı derinden yaralamışlar ki derinden yaşamıyordu artık hayatı. 

Patronuyla beraber adamı siyah deri koltuğa uzandırdılar. Genç kız tüm gücüyle iki büyük kolu tutmaya çalışıyordu. Patronu:

"Sen tut onu ben iğneyi getireyim. Sıkı tut." deyip koca adamı geç kıza emanet etti. Genç kız yanında çırpınan adamı tek başına tutmakta zorluk çekiyordu. Kendi cüssesinden iki kat büyük olan bu cüsseyi nasıl tutmasını beklerlerdi? Seymen, masanın tüm çekmecelerini açıp kapatıyordu ama bir türlü sakinleştiricileri bulamıyordu. Odasını boş yere talan ediyor gibi hissediyordu. 

Genç kız artık adamı tutamayacak gibi hissediyordu. Adam kolunu kızın elinden kurtarıp kızı arkaya doğru itti. Kız dengesini sağlamak adına adamın ellerinden tutacakken adamında dengesini kaybetmesine neden oldu. Kendisi sırt üstü yere düşerken genç adamda onun üzerine düşmüştü. Kadın, adamın ağırlığıyla yüzünü buruştururken yanağına damlayan bir sıvı hissedince gözlerini açtı. Genç adamın ağlayan gözleriyle karşı karşıya gelince şaşırmadan edemedi. Bir damla daha yanağına gelince elini adamın yüzüne doğru götürdü. Yanağına dokunurken baş parmağı ile yanağını siliyordu adamın. Eline sinen damlaların her santiminde hüzün gizliydi. Kadının elini titretiyordu. O hüzün elinden tüm hücrelerine yayılıyordu. Gözlerinin içine bakan adamın başı yavaşa omzunun üzerine düşünce ne olduğunu anlamadı. Eymen'in yanında elinde iğneyle duran patronunu görünce genç adamın bayıldığını anlaması geç olmadı. 

Küçük Bir KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin