yepyeni bir bölümle daha buradayım. umarım beğenirsin. iyi okumalaaaaar!
Yalın'dan
Saçma düşüncelerle dolu birkaç günden sonra Louis'le ilgilenmek iyi gelecek. Buna neredeyse emin gibiyim. Pekala, dün Adamla harika bir gündü ama yine de ondan ayrılınca başıma üşüştüler. Onda yarattığım huzursuz edici etkiyi silmem gerekiyordu. Bu yüzden babamlara ne kadar teşekkür etsem az. O kızın dediklerine kulak asıp ona sordum bir de, Araz'la görüşüyor musun... Ah, aptalım. Ve meraklı sevgilim ilk kez bir şeyin ardını eşelemedi diye o kadar mutluyum ki. Evet, o benim sevgilim. Ben onu seviyorum, o da beni. Bunu bozacak kadar aptal olamam. Üstelik fazlasıyla yapışkan bir kız yüzünden, asla.
Daha önce bir kez kuzeniyle tenis oynamıştık. Açıkçası bu konuda hiçbir bilgim yok ve kız fazla üstüme gelmişti. Fazla iyi bir öğretmenmiş. Melek. Yazılım mühendisliği dördüncü sınıf. Tenisi çok seviyormuş. Ama öğretmeyi o kadar da seviyor gibi durmuyordu. Kuzeni onu da zorluyordu sanki. Biraz sonra o almıştı raketi eline. O... Yağmur.
Sonra geçen gün yine. Kuzeninin de başına bela olduğu açıktı. Ayrıca o diğer kız kadar iyi tenis falan oynayamıyordu. Sadece benim yanımda dolaşmak... Kendini fazlasıyla küçültüyordu. Her hareketiyle. Ben kortta fazla kalmayıp basketbol sahasına geçtim. Bir ara mola vermek için banklardan birine geçtiğimde yanımdaydı. Hayalet gibi. Fazla sinir bozucu bir hayalet. Peşimi bırakmıyordu. Gururunu kırmak istemiyordum ama fazla zorluyordu.
-Yağmur, bak ikinci kez yendim. Bir dahası yok. Yenmiş sayabilirsin, problem değil. Hatta evet, sen yendin. Ben kaybettim. Lütfen artık böyle yapma. Benim bir sevgilim var ve bu hoş değil.
-Sanırım kimse ismimi daha önce bu kadar güzel söylememişti. Tekrar söyler misin?
Nasıl bu kadar olabiliyordu? Yüzsüz, umursamaz, gurursuz... Açık açık seni istemiyorum demem mi gerekiyordu?
-Bak. Benimle flört etmeyi bırak. Sevgilim var anladın mı? Söylediklerime kulak vermelisin. Bir daha görüşmesek iyi olur.
Kendimi zor tuttum. Kırmamak için çabalıyordum. Artık gitsem iyi olacaktı. Hem duş alacaktım hem de bu kızın yanında durmak iyi gelmiyordu. Ayrıca sürekli bir dokunma çabası... Saçlarımda şu var, üzerimdeki lekeli mi... Ada görse çok yanlış anlardı. Son cümlemi vurgulayarak ayağa kalktım. Ama sözleri yürümeme engeldi. Hatta kıpırdamama...
-Ah evet. Senin şu hala Araz'la birlikte olan sevgilin. Nasıl ikinizi birden iyi idare ediyor ama değil mi? İkiniz de mi kıskanmıyorsunuz? Hiç mi?
Yutkunup kendime geldim. Kendimde o gücü bulduğumu düşündüm ve bir adım attım.
-Görüşmek üzere, Yalın.
Son söylediği umrumda bile değildi. Cevap verecek halde değildim zaten. Sesim çıkar mıydı, bilmiyorum. Ben, ben şu ana kadar hiç böyle hissetmemiştim. Babam ve Emre vardı. eskiden bir de Araz. Okuldan, siteden arkadaşlarım da vardı evet ama bağlanmamıştım hiçbirine. Hiçbiri için ya bir gün benden bıkarsa diye korkmamıştım. Ben hiç korkmamıştım Ada'dan önce. Ve bu... Benden bir parça olduğunu düşündüğüm, hatta yarım olduğunu düşündüğüm ve onsuz soluk almak istemediğim Adam, bunu yapar mıydı gerçekten? Saçmalıktı. Düpedüz saçmalık. Ona bunu sormam da, kısa bir süreliğine de olsa garip davranmam da saçmalıktı. Ondan nasıl şüphelenebilirdim?! Bir keresinde cep telefonuna bakmayı bile düşünmüştüm. Kendimden utandım. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. O benim hayatımdı. Soluğumdu. Adamdı. Yaşamak istediğim, yaşamayacaksam da onda yaşamak istemediğim. Onsuzluk cehenneme benzer bir şeydi. O benim cennetimdi. Cennetimin elimden uçup gitmesi? Bir annem hiç olmadı. Beni bırakıp gitti. Ve sonra kimse olmadı zaten. Şimdi böylesine sevmişken olmayan annem için ayırdığım sevgimi dahi ona sunmuşken o da gider miydi? Hayatımı yokluğunda eksik hissedeceğim ikinci kadın da mı gidecekti yani benden?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adam
RomanceIssız bir Ada'ya bir Yalın ve bir mAraz düşerse ne olur... Artık ıssızlıktan çıkar öyle değil mi? Issız bir kalbi vardı işte Ada'nın, Yalın hayalleri vardı ve şimdi gerçeklerden mAraz mı doğacak? Yalın, ıssız ve belki de sonradan mAraz doğuracak bi...