Var mısın iddiaya?

1.2K 71 18
                                    

Kızlar günü bugün. Ve geç kaldım. Birkaç kez buluştuk, çok şey paylaştık okulda da, iyi kızlar. Normalde ne kadar utangaç ne kadar pısırık olan ben yaklaşık bir senedir ne kadar farklılaştım. Aslında onların yanında oluyor bu galiba. Duru fark etmese de çok güzel bir kız. Aslında biraz olsun kendinin farkına varsa yakar kavurur ama çok utangaç. Buna inanmıyor da zaten. Asya çok deli dolu bir şey, erkeklerle arası da iyi, ama arkadaş hepsiyle. Sevgili anlamında da hiçbir şey düşünmüyor zaten, gerek yok der hep. Böyle iyi. Onların yanında bir anda öne çıkıveriyorum.Güzellik konusunda abartı bir şey yok ama kendime özen gösteririm.Bugüne kadar da böyle bir arkadaş grubum olmadığı için sahip çıkmak istiyorum.Kızlar da benim lider gibi bir konumda olmamdan rahatsız değiller.Hep biraz arka planda kalmayı seviyorlar.Ben sahneye çıkmayı ne kadar istersem onlar o kadar kamera arkasında olmak istiyorlar.Ama bugüne kadar hep korkmuştum bundan.Şimdi kızlarla olunca biraz olsun özgüven geldi sanırım.Yalnız değilim ya.Gerçi erkek arkadaşım yok hala.Bir teklif geldi şu ana kadar ama berbat bir şekilde reddettim çocuğu.Öyle büyük bir aptallıktı ki.Çok tatlı ve kibar bir çocuktu ayrıca.Ben bile neden nasıl reddettiğimi anlamadım.Böyle bir problemim var işte.Hep soğuğum erkeklere karşı.Asya’nın onca arkadaşı var ve onlardan da sadece Deniz’le arkadaş olabildim.Notlarım biraz iyi ya, o yüzden ne kadar kötü davrandıysam da  -ki soğuk davranıp davranmadığımı bilmiyorum- yılmadı ve birlikte ders çalışmak istedi, en sonunda çalışmaya başladık.Hala da çalışıyoruz. Haftada bir gün okul çıkışı bir kafede oturup ders çalışıyoruz. Dersin ne olduğuna da sınavlara veya o haftaki eksiklerine göre karar veriyoruz. Ders ücreti olarak da içecekleri Deniz ısmarlıyor. İyi çocuk Deniz, yakışıklı da. Duru gibi biraz, farkında değil. Ama Deniz daha… Farkında olmasa da çok etkileyici bakıyor. Yürüyüşü falan çok… çok şey. Aman neyse ne işte! Karizma yani. Ya neler düşünüyorum ben böyle. Ders çalıştırdığım bir arkadaşım. Ama geometrisi harika. Hiç çalışmıyor mesela, yarım saat çalışır sınavdan önce, yüzü alır ve çıkar. Onun dışında da iyi dersi y… Var. Edebiyat.Ama ders olarak değil.Öyle güzel cümleler kuruyor ki bazen.Etkilenmemek için zor tutuyorum kendimi.Ya da tutamıyor da olabilirim.Dünkü çalışmamıza kadar benden hoşlandığını düşünüyordum bir süredir.Defterinin arasında bi’ şiir buldum.Şiir!Şiir yazıyormuş dedim kendi kendime.Harika değil mi?Aldım okudum, ben şiiri okuduğum sırada Deniz içeceklerimizi almaya gitmişti.Sonra dalıp gitmişim sanırım ya da ne olduysa artık bilmiyorum.Bana yazdığını düşündüm tabi ki.Aptal  ben! Elindeki içecekleri bırakıp “Ada!” diye seslendi birkaç kez. Sonra “Efendim?” diye yanıtladım ben de. Yüzünde elimdeki kağıdı gördüğünden dolayı  bir tuhaflık vardı.

Nerden buldun onu?

Geometri defterinin arasından çıktı.

Yüz ifadesindeki huzursuzluk beni  rahatlatmıştı biraz, ne kadar salağım! Sonra oturdu ve hoşlandığı kızı anlattı bana. Dün gece Deniz’den hoşlandığımı anladım. Zaten bana yaklaşan her erkeğe karşı bu tarz şeyler hissediyordum iyi bir şey gibi.Çocuk da arkadaş olarak görmüş beni, tam bir arkadaş.Dün gece bunları düşünürken Asya aradı, “Yarın Kızlar Günü yapıyoruz, itiraz istemiyorum.” dedi. Zaten itiraz da etmeyecektim.İyi bir fikirdi.İşte şimdi de kafeye gidiyorum.Asya hep güzel yerler bulur.Sonuçta erkeklerle takılıyor ve takıldığı çocuklar da kaliteli çocuklar. Beşiktaş’ta bir kafeymiş.Otobüste mahvoluyor üstüm başım.Hadi ayakta durmayı geçtim, nefes almak bile yoruyor insanı.Ne yapıyorlar anlayamıyorum? Sarımsak parfümü falan mı kullanıyorlar?Anca böyle bir koku ortaya çıkar çünkü.Evet.Sonunda geldim.Hatta otobüsten inmeden kafeyi de gördüm.Durağa çok yakındı.Zar zor indim şoförün bile “Arkalara ilerleyelim.” demeyi bırakacağı kadar dolu otobüsten.İnerken de az kalsın düşüyordum ya.Ben inmeden hareket etti, son anda indim.Birkaç kişi bağırdı bunun üstüne, işte böyle insanlar iyi ki var hala.Duraktan kafeye kadar ki kısa yolu söylene söylene geçirdim.Kafenin kapısından girer girmez Asya elini salladı havaya kaldırıp.Ben de aynı şekilde karşılık verdim.Sonra masaya gidip duvara bakan sandalyeye oturdum,tam onların karşısına.Yarım saatten fazla gecikmiştim.Montumu çıkarıp sandalyeme astım.Asya bayağı fırça attı geciktiğim için, garson kurtardı sağolsun.Siparişimi verdim,kızlar o işlemi halletmişler.Garson gidince Asya “Şuna baksana.” deyip gülümsedi Duru’yu işaret ederek. Duru benim arkamdaki bir yere bakıyor olmalıydı. Başımı çevirdim hemen. Beş erkek bir masada oturmuşlardı. Biri buraya bakıyordu –ki bu arkadaş olmalıydı Duru’yu bu şekilde aptal gibi gülümseten- ,yakışıklı duruyordu ama kızları oyuncak zanneden tiplere benziyordu, ama gerçekten yakışıklıydı ve bakınca bile bi’ tuhaf hissettim. İkisi iyi bir sohbete dalmış gibi görünüyordu–sarışın mavi gözlü olan ne güzel gülüyordu öyle- ,ikisi de oturmuş test çözüyordu. Onları buraya niye getirmişlerdi Allah aşkına? Onların masasına bakınca önüne döndü bizim olduğumuz yöne bakan çocuk. Yüzündeki o tatlı gülüşü de silindi, gamzeleri de kayboldu. Tatlı mı dedim ben, çapkın olmalıydı o.Kesin Duru’yu saf gördü tabi, biraz eğlensin istiyordu. Duru’nun bileğime hafifçe vurmasıyla ben de önüme döndüm.

AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin