Etekleri Tutuşmak

298 31 21
                                        

Arkadalar vote yorum konusunda elimizi korkak alıştırmıyoruz. Bu konuda cimri olmamızı gerektirecek hiçbir şey yok. hemn ne demişler, eleştiri ustalaşmanın ilk basamağıdır. Böyle bir şey demişler mi ya?Neyse, varsa eleştirilerinizi de bekliyorum demek istedim bir önceki cümlemde. Umarım beğenirsiniz. Yorum bekliyorum demeyeceğim bir kez daha, öyle olduğunu biliyorsunuz. İyi okumalaar.

Pazar günü. Hem de en yakın tatil bir sonraki haftasonuyken dokuz buçukta kalktık. Hayır, anlamıyorum ki, beş buçukta hazır olmamız gerekiyorsa neden sabahın köründe uyanıyorum ben? Pazar günleri için konuşuyoruz sonuçta. Gerçi normalde bırakın ne kadar uyurum, hiçbir fikrim yok.

Annemi daha kahvaltıdan bir telaş sardı. Yardım ediyorum hazırlamasına, ikimize ikişer krep yapana kadar annemlikten çıkıp bizim sınıftaki şu "Ay geçen gün de Berkecan'la buluştuk, inanır mısın sevgilimle buluşmak için giyeceğim kıyafeti iki saatte seçtim." diyen kızlar gibi ergence tavırlar sergilemeye başladı. Bu arada dinlediğimden falan değil de sınıfın ortasında bağıra bağıra onu anlatan kızın fotoğrafını gördüm de, iki saatte etek diye geçinen yirmi santimi zorlayacak bir kumaş parçası giymiş. Hey Allah'ım. Nerde kalmıştım ben, annem. En son ne zaman onu böyle gördüğümü hatırlamıyorum bile. Pasta kek yaparken falan güzel olmazsa diye gerilir falana ama heyecan başka bir şey. Yok akşam nasıl olacak, yok ne giyeceğiz, mekanla ilgili problem olmazmış Erdem Beyimiz iyi bir yer seçermiş mutlaka. Bir de şimdi ilk kez oğluyla tanışacakmış, o nasıl biriymiş acaba, ben tanışacağım, acaba biz anlaşabilir miymişiz, gece nasıl geçermiş... Nasıl baydı anlatamam. Etekleri tutuşmak bu oluyor galiba somut olarak.

Ocağın önünde krebi yaktı ya, bir de annemden bahsediyorum bakın, annem yani, benim annem yaktı. Yemek yerken kibar olmam gerektiğine bile girdi, ki benim bu konuda çok hassas olduğumu kendileri gayet iyi bilir. Zar zor yaptık kahvaltıyı. Yemekte iki kez çayını tazelemek zorunda kaldı. Alt tarafı bir krep yiyecek. İkinci krebi yemedi, durduk yere kilo almasınmış da, yok şimdi fazla gelirse...

Sonra odasına girdi de bir iki saat rahat ettim. Saat bir falandı, ya da biraz geçiyordu bilmiyorum, kuaföre gidiyoruz diye çıktı bir anda. Ne kuaförü ya diyen iç sesimi duyar gibi oldunuz değil mi? Yemek için kuaföre mi gideceğiz yani? Ufak at da anneciğim...

-Anne, benim maharetli ellerim... Ben kendime yeterim bence. Sen koş süslen Erdemciğin için.

-Adaaaa!

Ne kadar iki arkadaş gibi olsak da telaffuz ettikten sonra haddimi aştığımı fark ettiğim bir cümle olduğundan üstelemedim.

-Ya anne önemli olan sensin. Ben kendimi hallederim, sen yalnız gitsen.

Bunu söylerken süt dökmüş kedi rolüne girmesem az önce söylediklerim için iyi bir fırça yerdim.

-Tamam ama dörtte hazır ol bak. Ben gelirim.

-Anne beş buçuktu hani?

-Kızım beş o beş. Ayrıca sen dörtte hazır olacaksın. Bir saate anca çıkarsın sen! Ortalığı da toparla biraz. Hadi çıktım ben, dinle anneyi.
-E tabi, toparlayayım, olur da yemek dönüşü bir kahve-

-Ada azıcık susmayı dene de elin çalışsın kızım!

Ölümcül bakışın ardından kapıyı bir çarpışı vardı ki, daha güvenli olsun şu çelik kapıyı değiştirelim diye para biriktiren bendim sanki diyecektim yani. Ayrıca ben ben olmasaydım,

Ada canım sen hayırdır derdim bi' yani.

Bu annemle çok yakın olduğum'u çok aşan bir durum ve yürek yemiş gibi davranışlar. Kendimi hiç iyi görmüyorum ama hadi hayırlısı.

AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin