19. VAZGEÇME

184 17 3
                                    

Suyla ve terle karışan vücuduma rağmen koştum. Unutmam lazımdı. Lanet olsun!
Ciğerlerim patlamak üzereydi ama koşmaya devam ediyorum. Deniz dalgaları sesi ve yağmur sesi bir müzik gibi geliyordu. Çoraplarıma kadar ıslanmıştım ama bu benim umrumda değildi. Evet kaçıyordum acılarımdan kaçıyordum. Üzerime geldikçe kaçıyorum. Ben sahiplenmiyordum onları sadece onlardan kaçıyordum. Nefes bile almadan. Belki korkağımdır kim bilir?
Minik bir bedenin masumiyeti ziyan edildi. Yağmur damlalarıyla karışık gözyaşlarım, ıslak bir bedenden başka hiçbir şey değildim ben.

2 saat önce :

"Ne demek bebek doğmıyacak!" sinirle doktora döndüm. Hani doğacaktı ne oldu?

"Annesi ve babası istemiyor Pamira Hanım ve gerisi sizi ilgilendirmez " dönek doktor!

"Onu öldüreceksiniz siz pislik herifler, ne kadar adisiniz siz bencil insanlar onun da canı var o piç adam yüzünden lanet olsun nerde o aşağılık herif! "

"Sakin olun lütfen " dedi. Bir de utanmadan ! Boynuna astığı steteskopu tuttum ve sıkmaya başladım. Ben bunu öldürürdüm. Adam çırpınarak elimden kurtuldu. Boğazı kıpkırmızı olmuştu. Tekme atmaya başladım. Tırnaklarımı yüzüne geçiriyordum. Birden arkadan iki adam ve bir hemşire geldi. Kadın kocaman iğnesiyle bana yaklaşıyordu. Açık kalan elimle kadının suratına tokat geçirdim ve iğneyi yere düşürdüm. Dikkatlerini dağıtınca hastaneden çıktım ve deli gibi koşmaya başladım.

Yaptığım şeyleri hatırlayınca daha hızlı koşmaya başladım. Ta ki ayağım takılıp çamur birikintisine uçuş yapana kadar. Küfrederek ayağa kalktım. Her tarafım çamur olmuştu. Sinirle birikinti üzerinde zıplamaya başladım. Sonra kendimi yere attım. Hava çoktan karardığı için etrafta kimse yoktu. Çamur berbat bir şeydi. Ama şimdi iyi gelmişti. Tekrar ağlamaya başladım. Bu sefer çamura vurarak ağlıyordum.

O bebek bu gece ölüyordu. Bir can daha bu hayata veda ediyordu. Belki kendisi gitmek istiyordur, belki de gelmek hayatı tanımak ve öğrenmek istiyordur. Kalbim acıyordu. Daha hızlı ağlamaya başladım. Sonra ani ruh değişikliğmde bir anda kahkaha atmaya başladım. Bok gibi halimle ıssız mezarlığa yürümeye başladım. Etraf gerçekten çok korkutucuydu ama bu benim umrumda bile değildi. Hızımı arttırdım ve mezarlığa ulaşana kadar ağladım. Sonunda kendimi güvenli yere annem ve babamın arasına bıraktım. Yine çamurlaşmış toprak.

"Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş " dedim burnumu çekerek.
"Ben bilmem siz bilirsiniz elbet, ama bu gece ben de öğrenecem "
Tekrar ağlamaya başladım.
"Biliyorum söz vermiştim ama " boğazımdan kaçan hıçkırıkla sarılıp ağlamaya devam ettim.
"Ben sözümü tutamıyorum, sizin gibiyim işte üzgünüm " yine o gün ve yine! Babamın haberi, annemin yıkılıp kendini öldürmesi. "Merak etme anne bu sefer bilekelerimi kesmeyeceğim, bu sefer ki farklı olacak " dedim ve gülümsedim.
"Merak etme baba acı çekerek değil, bu sefer olacak sizin aranızda olacam, ruhlarımız beraber olacak " dedim ve ayağa kalktım. Elimdeki saate baktım 21.18 . Gök gürlemesiyle yerinden kalktım.
"Tam 12'de sizlerle beraber olcağım, söz " dedim ve arkamı döndüm. Birden aklıma bir şey geldi ve tekrar arakamı döndüm.
"Ben sözlerimi tutmazdım, bu ilk olacak " dedim ve koşmaya başladım.

Bilindik sokaklardan geçtim ve eve vardım. Kimse olmadığını bildiğim için rahatça anahtarı çevirip içeri girdim. Merdivenlere yöneldim. Yavaşça çıkıp kendi odamdaki banyoya girdim. Üzerimdekilerden kurtuldum ve soğuk zemine oturdum. Telefonun ısrarla çalmasına sinrilenip elime aldım ve açtım.

Saçma sapan sesler geliyordu.
"Vuu Pamiraaaa Uras sana şarkı söylüyor valla bak dinle."
Demet!
"Ne oluyor Demet o sesler ne ?" Uzun süre cevap gelmeyince bağırmaya başladım. Sonunda Burçağın sesi duyuldu.
"Pamira Demet biraz içti, biz bir bardayız Uras mı bu sahnedeki?"
Demet mi içmişti?
"Pamira, Uras'ın mekanına gelmişiz bir şarkı söylüyor bak tam sizi anlatıyor dinle " sinirle kaşlarımı çattım.
"Hemen ordan çıkın! " diye bağırdım.
"Pamira sadece dinle olur mu?" Uras'ın sesi.
Lanet olsun!
Birden gitar sesi geldi.

SAHİPSİZ ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin