"Seni seviyorum." , "Seni seviyorum." , "Seni seviyorum." , "Seni seviyorum." ...
Dünden beri aklımdan gitmeyen cümle... Lanet olsun ki Drew, Justin'di. Bunu biliyordum ama emin değildim. Şimdi ise sonuna kadar emindim. Ve ne yapmam gerektiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bir aptal gibi davranıp onu öpmüştüm. Ona da öpmek denirse tabii. Resmen ön sevişme gibi bir şeydi. Tanrı'm. Beni affet, lütfen...
Telefonumun bildirim sesi ile irkilerek bildirime tıkladım.
Rickthesizzler: Hey?
Me: Hey.
Rickthesizzler: Sen iyi misin?
Hayır değilim.
Me: Evet, evet. Ya sen?
Rickthesizzler: Bana yalan söyleme Ariana.
Me: Söylemiyorum?
Rickthesizzler: Hissedebiliyorum.
Rickthesizzler: Kendinden nefret etme.
Me: Neden edeyim?
Rickthesizzler: Etmemelisin zaten.
Me: Etmiyorum zaten.
Rickthesizzler: Peki o zaman, ne yapman gerektiği konusunda en ufak bir fikrin bile yok.
Rickthesizzler: Yanılıyor muyum?
Me: Hayır.
Rickthesizzler: *:)*
Me: Nasıl gülebiliyorsun?
Rickthesizzler: Böyle *:)* Kopyalayıp yapıştırabilirsin aslında.
Me: -göz deviren emoji-
Me: Aman Tanrı'm! Hiç düşünmemiştim.
Rickthesizzler: Oh, espiri yapamasam bile gülerdin. Kızgınsın.
Me: Belki de!
Me: Lanet olsun o sensin Justin!
Rickthesizzler: Ben? Kimim? Anlamadım?
Me: Drew!
Rickthesizzler: Evet benim???
Tanrı'm! Kabul etti!
Me: Kabul ettin! Sen benim sapığımsın.
Rickthesizzler: Hey, hey. Hayır orada dur.
Rickthesizzler: Justin Drew'im anlamında demiştim.
Me: Siktir git
Rickthesizzler: -şaşıran emoji-
Me: Üzgünüm.
Oda kapısı tıklanmadan açılınca dikkatimi oraya verdim.
"Senin burada ne işin var?" dedim. "Seni görmek istedim." dedi. "Ciddi olamazsın, yani olmamalısın." dedim. "Ama ciddiyim." dedi ve gülümseyerek yanıma geldi.
Yatakta tamamen oturur pozisyona geldim. "Hastasın." dedi. Başımla onayladım. "Biraz üşütmüşüm." dedim. Elini anlıma koydu ve bana yavru köpek yüz ifadesiyle baktı. "Ateşin var." dedi, "Sana ıhlamur yapmamı ister misin?" (Ihlamur yabancılarda var mı bilmiyorum, yoksa da artık idare ediverin :3) "Zahmet etme." dedim. Başıyla onayladı ve ayağa kalkarak kapıya yönelirken "Bir kaç dakikada olur zaten." dedi. "Ama..." dememe rağmen odadan çıkarak kapıyı kapattı. Bir saniye sonra kapıyı açarak kafasını çıkardı ve "Sakın yerinden kalkma ve üşüyorsan yorgana sarıl... Şimdi uzan." dedi ve tekrar kapıyı kapattı. Aklıma Toulouse'u kaybettiği gün geldi. Neredeyse öpüşüyor olmamız, üç gün sonra öpüşmemiz ve sonra aptal gibi gidip resmen dudağını yemem...
"Ah! Lanet olsun!" diyerek yatağıma uzandım ve sırtımı kapıya döndüm. Bir yandan burnumu çekiyordum, bir yandan Justin'i bekliyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı ama beklemem lazımdı, beklemeliydim. Sonra tabii ki bekleyemedim... Karanlık.
****
//Demi Lovato , Stone Cold, ile okuyun...\\
Justin'den;
"Neden?" , "Neden ben?" , "Neden?" Dediği aklımdan çıkmıyordu... Beni öpeceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Hala şoktaydım aslında. Beni öpüşü, çok istekliydi. Belki de bana öyle gelmişti, bilemiyorum. Artık ondan hoşlanmadığımı anlamıştım. Ona ciddi ciddi AŞIKTIM. Ne kadar kötü bir şeymiş aşık olmak. Bunu ikinci kez görüyordum. Ama kalbim ve beynim AŞK! AŞK AŞK! diye tutturuyordu. Benim de lanetim buydu sanırım...
Hayatı sorgulamaktan nefret ediyorum. Bu durumda olmaktan nefret ediyorum. Beni sevip sevmemesini bilememekten nefret ediyorum! O hasta ve ben ona ıhlamur yapıyorum. Onun için ilk defa bir şey -yemek, içecek olarak- yapıyorum. Bu harika bir şey. Ama ilk değil...
Sıkıntıyla nefesimi verdim ve ıhlamuru karıştırmaya devam ettim. Kokusuna bayılıyordum ama tadı için aynı şeyi söylemem. Garip...
Üfleyerek ılıtmaya çalıştım ve merdivenlerden yavaşça çıktım. Yavaşça kapının yuvarlak kolunu çevirdim ve açtım. Arkası dönüktü. Sanırım uyuyordu? Elimdeki bardağı -yatağın yanındaki- komidine bıraktım. Yatağın diğer tarafına geçip yüzüne baktığımda uyuduğunu gördüm. O kadar masumdu ki... Bir an için onu hak etmediğimi düşündüm... Belki de hak etmiyorumdur...
Yorganı, uyanmaması için yavaşça açtım ve ayakkabılarımı çıkararak yattım. Yorganı üzerime çekerken onun açılan yerlerini kapatmaya çalıştım. Uyanmaması için kendimi fazlasıyla kasmıştım. "Tanrı'm..." diye mırıldandım, "Çok masum!"
Biraz daha kendimi yatağa yerleştirdiğimde ona döndüm. Yüzünü inceledim. Onunla aynı yatakta yatmam doğru muydu? Aklımda kötü bir düşünce yoktu... Bunu ona yapmak istemezdim, dokunmaya çekiniyordum. Ama istemsizce, tamamen istemsizce elim sıcacık yanağına değdirdim. Bir dakika... Sıcak! Alnına dokunduğumda yandığını anladım.
"Ariana!" diye seslendim oldukça yüksek bir sesle. Evde kimse yoktu! Hastaydı ve o yalnızdı! Bu kabul edilemezdi!
Biraz sarsarak "Ariana!" dedim. Tepki yok. Korku bütün yerime dağılırken elim ayağıma dolaşmıştı. Hışımla yataktan kalktım ve üstündeki yorganı ayağına kadar çektim. Her yeri yanıyordu! Usulca bacaklarından ve sırtından tutarak kucağıma aldım. Başı yere doğru sarkmıştı. Yok artık! Dikkatle kolumu boynunun altına aldım ve aralık kapıyı ayağımla sertçe açarak odadan çıktım. Kapının duvara çarptığını duymuştum. Umursamayarak hızla merdivenlerden indim. Tanrı'm! Ayakkabılarım!
Merdivenlerden tekrar çıkarak odaya tekrar girdim ve usulca onu yatağa bıraktım. Ayakkabımı giymem saniyelerimi almıştı. Tekrar onu kucağıma aynı şekilde alarak aşağı daha hızlı bir şekilde indim. Kapıyı büyük zorluklarla açarak çıktım ve ayağımla ittirerek kapattım. Güm! diye bir ses çıkmıştı. Oldukça yüksek... Ama o kıpırdamamıştı bile!
Tanrı'ya dualar ederek arabama ilerledim. Sokaktan geçen orta yaşlı bir adama yardım etmesi için ricada bulunmuştum. Başıyla onaylayarak hızlıca onayladı ve arka kapıyı açtı. Usulca arka koltuğa yatırdım ve hızlıca arabanın arkasından dolanarak şoför koltuğuna geçtim. Adama teşekkür ettikten sonra anahtarı çevirdim ve arabayı çalıştırdım.
"Tanrı'm lütfen... Bu kadarı yetmez mi?" Eğer ona gerçekten bir şey olursa, ben de onunla birlikte ölürdüm. Ve neden bu kadar abarttığımı bilmiyorum... Korku bütün bedeni mi sardığı için mi, yoksa ona gerçekten ama gerçekten aşık olduğum ve en ufak şeyde bile endişelendiğim için mi bilmiyorum. Her neyse umurumda değil! Yeter ki ona bir şey olmasın!
****
OH YEAH. Sonunda. Geç geldi üzgünüm. Sınavlar başlayacak ki bu sene BÜYÜK BİR ADIM ATIYORUM. Lanet olmasın ki! Sınavlar başlayacağı için daha geç gelme olasılığı yüksek...
Sizi seviyorum, muah, moonlighters ♥
![](https://img.wattpad.com/cover/45124532-288-k303480.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love ya | Texting // Jariana
Fanfiction❝Sen, beni gerçekten sevdiğine inanıyor musun?❞ dedim. ❝Bir neden söyle...❞ dedi. Ne demek istediğini anlayamamıştım. ❝Neyim eksikti ve sen onu seçtin?❞ ~ ❝Işığım olmaya hazır mısın?❞ ❝Peki ya sen benim ışığıma hazır mısın?❞ hikaye textinglikten çık...