Love ya | Texting // Jariana

►Seventeen◄

Ayrıldığımızda yatmasını söyledim. 2 saat 2 saattir sonuçta.

Odaya girdiğinde ben de -benim- odaya girdim ve kapıyı kapatıp yatağa oturdum. Justin'in telefonunu almıştım ve o görüştüğü kişiye bakmam gerekiyordu.

Son arananlara girdiğimde bu kişiyi tanımadığımı fark ettim. Arama tuşuna bastığımda bir kaç saniye sonra açıldı.

"Yine bir sorun mu var?" dedi. Sesimi çıkarmadığımda "Justin? Hey orada mısın?" dedi. Boğazımı temizledim ve erkek sesi yapmaya çalıştım.

"Merhaba." dedim. Ariana, tam, bir, salaksın! "Aman Tanrım!" dedi, "Ariana?" Ardından telefonu kapattı. Ne olduğunu anlamamış bir şekilde etrafıma bakınıyordum.

Bir süre sonra odaya Justin girince elim ayağıma dolaşmış bir şekilde telefonu saklama çalıştım. Bacağımın arasına bakarken "Ariana?" dedi. İşte şimdi sıçtın.

"Telefonum sende galiba?" dedi. Boğazımı temizleyerek "Yoo. Hayır?" dedim. Gözünü belerterek kapıyı kapattı ve yanıma geldi. "Verir misin?" dedi ve bacağımı açmaya çalıştı. "Yoo." dedim yine. "Ariana. Ver şu lanet telefonu!" dedi. Sesi biraz daha yüksek çıkmıştı. "Niye? Gizlediğin bir şey mi var?" dedim. "Hayır. Ben senin telefonunu alsam benden geri almaya çalışmaz mısın?" Biraz düşündükten sonra omuz silktim. "Vermeyeceğim." (benim değil mi vermeyeceğim xnskj)

Beni yatağa iterek üstüme çıktı ve "Veriyor musun vermiyor musun?" dedi. "Çekil üstümden." dedim ve göğüslerinden ittirmeye çalıştım. "Sen bilirsin." dedi ve beni gıdıklamaya başladı.

Altında debelenirken ayağa kalkarak elindeki telefonunu salladı. "Bir daha yapma bunu." dedi ve kapıya yöneldi. "Drew." dediğimde olduğu yerde durdu. Yanına gittiğimde bana döndü ve yutkunduktan sonra "Efendim?" dedi.

Bir süre göz göze bakıştıktan sonra "Ben açım." dedim. Rahatladığında "Tanrı'm Ariana. Tamam." dedi ve odadan çıktı.

Sanırım tek çarem o anlatana kadar salağı oynamaktı.