►Twenty Five◄

544 38 5
                                    

"Pijamanın altına topuklu ayakkabı giymesi değişikmiş..." Bu Kendall'ın sesine benziyordu. Gözümü açmaya çalıştım. Aynı zamanda kurumuş olan dudağımı yalıyordum. Etraf biraz bulanıktı ama birinin aceleyle üstüme geldiğini görebiliyordum.

"Ariana?" Justin... "Su ister misin?" diye sordu. Cevap beklediğini anladığımda hafifçe başımı salladım. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Gerçekten ne olmuştu?

Justin bardağa su koyarken kalkmaya çalıştım ama başarısız oldum. Bu kadar bitkin düşecek ne yaşamıştım ki? Kendall'ın yardımı ile yatakta oturur pozisyona gelmiştim. Çok garip hissediyordum... Justin en ufak şeyde bile benim için endişeleniyordu ama bilmiyorum... Bu biraz daha farklıydı..

Suyu içtikten sonra "Ne oldu?" diye sordum. Sesim berbat çıkmıştı, tam bir berbatlık ötesiydi. Olanları daha çok merak etmeye başlamıştım artık.

"Hatırlamıyor musun?" dedi. Merak her yerimi kaplarken "Hayır," dedim, "Hatırlamıyorum?" Başını öne eğerek "Ya kim olduğumu?" dedi. Alayla gülerek "Sen Justin'sin," dedim, "Tabii ki hatırlıyorum!" Bu sorusu gerçekten çok saçmaydı. Hışımla başını kaldırdı ve "Hayır..." dedi, "Bu imkânsız!" Kendall'a döndüğümde endişeyle dudağını dişliyordu.

"Ne demek Hayır?" dedim, "Sen Justin değil misin?" Sinirden mi yoksa komik bir halde oldukları için mi gülüyordum, bilmiyorum! "Mesajlar?" dedi bu sefer. "Ne mesajı?" dedim. "Lanet olsun!" diye bağırdı ve karşımdaki koltuğa kendini sinirle attı. "Bu iyi bir şey..." diye fısıldadı Kendall. Ama duymuştum ki... "Ne iyi bir şey?" dedim, "Hatırlamamam mı?"

Justin ne yapacağını şaşırmış bir biçimde "Sapığını hatırlamıyor musun?!" dedi. Delirmiş gibiydi! Yine... "Ne sapığı, Justin!" dedim. "Ne sapığı?" dedi bu sefer, "Yaptığını hatırlamıyor musun," dedi, "Yani olanları hatırlamıyor musun, demek istemiştim." Kıvırtmaya çalışır bir hali vardı sanki, aynı zamanda da yoktu. Ama üstelemeyecektim. Bu sefer üstelemeyecektim... "Hayır," dedim, "Hatırlamıyorum..."

***

2 Saat Önce, Justin'den; (Dikkat okurken ölmeyin :3)

"Ama zıt kutuplar birbirlerini çekerler değil mi?" dediğinde dudaklarımız birbirine değdi. Gözümü kapatarak karşılık verdim. Tuttuğu yanağım yanmaya başlarken belini sımsıkı sardım. Diğer elini boynuma dolarken kendini bana bastırarak sırtımı kapıya dayamamı sağladı. Öperken ki tutkusu o kadar gerçekti ki ve o kadar masum... Bir an için kendimden nefret ettim, ölesiye nefret ettim...

Dudaklarımızın hareketleri hızlanırken bacağını belime koydum. Yanlış mı yapıyordum? Ona istemeden zarar mı veriyordum? Öpücüğü beni o kadar büyülemişti ki bunları düşünmeden hareket etmiştim. Kendimi kontrol edemiyordum. Etmek istemiyordum belki de...

Diğer bacağını da kendisi belime koyunca onu daha sıkı tuttum. Dönerek onu kapıya yasladım ve daha tutkulu öpmeye başladım. Araya dillerimiz girerken banyonun kapısını kilitledim. Sanki ikimizde kendimizi kaybetmiş gibiydik. Öpücüklerimiz vahşileşirken onu yere indirerek bedenimden ayırdım ve tişörtümü çıkardım. Dudağını ısırdığında daha fazla dayanamayarak pijamasını üstünden çıkardım.

Tanrı'm... Bir insan nasıl bu kadar kusursuz olabilirdi... Gözümü vücudunda gezdirirken ister istemez dudağımı ısırdığımı fark ettim. "Justin..." dedi. Bu durumda sesi o kadar tahrik ediciydi ki! LANET OLSUN!

Sakinleşmeye çalışarak "Efendim?" dedim. Gözümün içine baktı ve sadece sustu. Gözünü kapatarak derin bir nefes alırken ona doğru yaklaştım. "Oyun...artık...bitti..." dedi zorlukla ve beklemediğim bir şekilde üstüme yığıldı! Beklemediğim için ikimizde yeri boyladık ve ben onu tutamadım! Tutamadım!

Ben popomun üstüne düşmüştüm ama o yerde yatıyordu! Dizimin üstünde ona süründüm ve ilk olarak boynundan ardından bacağının altından tuttum ve ayağımdan destek alarak kalktım. Banyo tezgahının üzerine düşmeyecek şekilde oturttuktan sonra kapının kilidini açarak onu tekrar kucağıma aldım. Yatağa usulca bıraktıktan sonra neden pijamanın altına topuklu giyerek tuvalete gittiğini düşünerek, topuklu ayakkabısını çıkardım. Biz çok değişiktik. Deliydik belki de...

Banyoya geri giderken "Ama zıt kutuplar birbirlerini çekerler değil mi?" dediği aklıma geldi... Pijamasının üstünü yerden alarak tekrar yanına gittim. Üstünü tersine çevirdiğimde ayıcıklı bir pijama olduğunu gördüm. Şaşırmamıştım aslında. O hala küçük bir çocuktu. Büyümüşte küçülmüş gibiydi... Bilemiyorum, o öpücükten sonra benim için sadece çocuk değildi. Daha fazlasıydı... Bir bedende milyonlarca özellik taşıyor gibiydi.

Bu düşünceleri kafamdan atarak, üstünü giydirmeye çalıştım. Bayağı zorlanmama rağmen başarmıştım. Kendi üstümü de giydikten sonra ilk olarak Kendall'ı aradım...

"Ya da sevişmenize bakın..."

Anılar kafamda tekrardan canlanıyordu...

"Tanıştığımıza memnun olduğum, Bay Coochielover!"

"Tam. Bir. Pisliksin!"

"Ariana Grande ile Justin Bieber beraberler mi?"

"Ya da sevişmenize bakın..." , "Ya da sevişmenize bakın!" diye mırıldandım sinirle. Gerçekten tam bir pisliktim! O ise tam bir kristal...

"Ama zıt kutuplar birbirlerini çekerler değil mi, Ariana?"

****

Ayy :3

Çok kısa olmadı umarım ve "texting", "hikayeye" dönüşüyor! Zaten uzun zamandır hikaye gibi yazıyorum... Ama texting de devam edecek tabii ki. :3

Sizi seviyorum, moonlighters, ♥



Love ya  | Texting // JarianaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin