*"Earned It" -Ariana Grande. Grammy ödülleri bir harikaydı! Ve Ariana; Her zamanki Ariana'ydı! xD Ona gerçekten sunuculuk yakışıyor ♥
Veee karşınızda yılbaşı bölümü! Çoook geç geldi, üzgünüm :| Grammy ve Brit ödülleri için de yazmayı planlıyorum :)*
♥♥♥
// True Love, Ariana Grande ile okuyabilirsiniz \\
Yılbaşı gecesi, yılbaşı gecesi, yılbaşı gecesi... Halen daha ne giyeceğimi bulamamıştım ve her yer giysilerle kaplıydı, yürümeye bile zorlanıyordum. Oflayarak anneme seslendim. Sonra yine seslendim.. Cevap bile vermiyordu! Sinirle giysilerin üstünden atlayarak odanın kapısını açıp, kafamı çıkardım ve anneme seslendim.
Endişeyle "Ne oluyor, Ariana!?" diyerek yanıma vardı. "Bu gece için ne giyeceğime karar veremiyorum. Yardım edebilir misin, diye soracaktım." dedim bir nefeste. Azarı andıran bir ses tonuyla "Bunun için miydi! Sana bir şey olduğunu düşünmüştüm!" dedi, "Bir daha böyle şeyler yapma."
Gözümü devirerek kapıyı açabildiğim kadar açtım ve geri çekilerek girmesine izin verdim. "Annelere göz devrilmez." dediğinde istem dışı tekrar gözümü devirdim ve sıkıntıyla "Peki anne!" dedim.
Yine bir azar tonuyla "Buranın hali ne kızım? Gece ne giyeceğinden ziyade, burayı nasıl toparlayacağını bulmalısın öncelikle!" dedi. Oflayarak "Anne, lütfen!" dedim. Başıyla onaylayarak "Sana bir sürprizim var.." dedi ve eliyle bir dakika işareti yaparak odadan çıktı.
Birkaç dakikaya elindeki (askısında şeffaf koruması ile duran kırmızı bir elbise) ile içeri girdi. Fermuarı çekerek giysiyi serbest bıraktı. Şaşkınlıktan elim ile ağzımı kapattım ve "Anne!" dedim, titreyen sesimle. "Bu.. Bu çok güzel!"
"Bunu bu gece giymeni istiyorum.." dedi. Memnuniyetle başımı salladım ve elbiseyi elime aldım. Gerçekten bayıldığım nadir elbiselerden biriydi bu... Uzun zamandır bunu almak istiyordum, fakat bir türlü bulamamıştım!
♥♥♥
"Sevgili konuklar... Lütfen masalarınızdaki size özel verdiğimiz maskelerinizi takınız. Çünkü yeni yıla tam tamına 1 saat kaldı!"
Çok mutluydum ve hiçbir şey mutluluğumu bozamazdı. Maskemi 'insan' gibi taktım. Yanımda dikilen Frankie'ye göz devirerek "Keşke biraz daha az yabani doğsaymışsın Frankie ki, güzelim maskeyi koparmaymışsın." dedim. Gülerek omuz silkti ve "Yedeği var, güzelim." diyerek diğer maskeyi salladı. "Sanırım senin gibi 'hayvancıkların' koparacaklarını tahmin etmişler ve ikincisini koymuşlar. Çünkü bende ikincisi yok. Umarım onu da koparmazsın..." dedim gülümseyerek. "Hım.." dedi, "O zaman Justin'in de dediğin 'hayvancıklardan' çünkü o da koparmış ve yanına bakarsan Hailey ile gülmekten yarılmak üzereler..."
İstemeden de olsa yanıma baktım ve.. Lanet olası Frankie haklıydı evet, gülmekten yarılmak üzereydi.. Hem de Hailey ile! "Bu kıza gerçekten dayanamıyorum.." dedim ve bununla yetinmeyip "Ördek şey.." diye mırıldandım. Gerçekten Justin'in beni bu kız için bıraktığına inanamıyorum. Aslına bakarsak Selena'yı da Kendall için bırakmıştı! Tam bir erkek orospususun Justin Drew Bieber!.. Ama ona karşı hislerimi inkar edemiyorum...
Hiçbir şeyin mutluluğumu bozmasına izin vermemeye çalışarak önüme döndüm ve kadehimden bir yudum aldım. 1 saatin çabuk geçmesini istiyordum. Bu kadar strese ölebilirdim.. Sahneye çıkacaktım ve burada 1 milyona yakın kişi vardı.. Ya da bana öyle geliyordu bilmiyorum. Sadece fazla stresliydim.
Yanımdaki tatlı mı tatlı Madonnama baktım. Beni desteklediğini hissetmem için elimi yavaşça sımsıkı tuttu ve gözlerimin içine bakar çok içten bir gülümseme yolladı. Onu her zaman sevmiştim, bana hep yakın gelmişti ve onu idol edinmiştim. Onunla bu mesafeye ve bu içtenliğe varabileceğimi hiç düşünmemiştim. Beni gerçekten önemsiyordu, aynı benim onu desteklediğim gibi beni sonuna kadar destekliyordu. Gerçek anlamda o benim her şeyimdi diyebilirim. Tabii ki bu hareketi karşılıksız bırakmayarak bende elini sımsıkı kavradım ve kafamı omzuna yerleştirdim. Her yerin paparazzi kaynamasının yüzünden her yerde flaşlar patlıyordu. Bu çok can sıkıcıydı ama Madonna'yla bu pozumuzu internette görmek harika olabilirdi.
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Sanki yaşadığım bütün kötü anları silmek istiyormuşum gibi bir halim vardı, biliyorum. Onu kafamın içinden atmak istiyorum çünkü beni yoruyor. Bu yük çok ağır ve ben düşündükleri kadar güçlü değilim. Herkesin bir çizgisi vardır ve benim çizgimi bu fazlasıyla aşıyor. Tabii ki her şey dört dörtlük olmayacak ama sıfırda sıfırlık olması hayatımı mahvediyor. Ona karşı hissetmemem şeyleri hissediyorum. Beraber yan yana olmamız bile büyük bir yanlışken ben onunla nasıl bir gelecek düşünebilirdim ki? Bu büyük bir aptallık olurdu. Ve.. ben her saniye büyük bir aptallık ediyordum.
Gözlerimin yandığını hissettiğim an hemen kafamı çektim ve masadakilerden izin istedim.. Bir his... sanırım bu puştluk hissi oluyor ama onların önünden geçmek istedim. Üzerimi ve saçımı düzelterek kendimden emin adımlarla yürümeye başladım. Üstümdeki kuyruklu elbise yardımsız beni biraz zorluyordu ama pes etmeyecektim. Masaya her yaklaştığımda kalbim daha çok sıkışıyor ve daha çok yorgun hissediyordum. Oraya bakmamalıydım ama gözüm ona kaydığında gerçekten çok geçti. Göz göze geldikten sonra baştan aşağı beni süzdü ve ifadesiz bir şekilde gözlerimin içine baktı.
Kafamı eğerek adımlarımı hızlandırdım ve ara yerden sağa döndüm. Burada kimsecikler yoktu. O kadar sakindi ki elimde olsa bütün gece burada kalabilirdim.. Lavabonun kapısını iterek içeri girdim. Kendimi gerçekten kötü hissediyordum, kullanılmış ve atılmış gibi hissediyordum. Bu iğrenç bir histi! Dayanılmazdı! Ondan nefret etmem için büyük bir nedendi, ama her zaman başarısız oluyordum!
Ne vardı ki, ondan neden vazgeçemiyordum? Beni tamamlayan kişi miydi, ya da beni yok eden? Yoksa kalbim şarkısının yarısını onun kalbinde mi bulmuştu? Buna aşk diyorlarsa; ben âşık olmak istemiyorum, aşk yaşamak falan!
Beni ayakta uyuttu, beni sevmiyordu. Seven biri, sevdiğine bunu yaşatmazdı öyle değil mi? Neden onun acı çekmesini ister ki? Ne düşünür, anca benim gibi aptallar çeker bu acıyı. Diğerleri siktir eder. Ama ben edemiyorum! Benim için önemli olan tek şey o mu? Bilmiyorum ama bu hisler beni evete doğru çekiyor. Onu başka kızların yanında görmek canımı yakıyor.
Bunları düşündüğüm için kafama sıkmak istiyorum, ona istediğini veriyorum belki de... Aslında o istediğini anladı. Tek istediği anlık zevklerini yatıştırmaktı, ama onun doyabileceğini düşünmek.. Hah, bu çok zor. O istediğini alabilecek kapasitede; zeki, güzel ve çekici... Neredeyse her kızın istediği şeylere sahip, ama... Tek bir şey; onun son bulamayan açlığı, benim için her şeyi mahvediyor. Kızları kolaylıkla altına alabilir ama asla kolunun altına almıyor.
Ona ulaştığınızı düşündürüyor, ama aslında yakınından bile geçemiyorsunuz. Siz ona değil, o ihtiyacını karşılayacak size ulaşıyor ve sizde buna kanıyorsunuz!
"İnsana aklını kaybettirmeyi nasıl başarıyorsun, Bieber? Kendine nasıl bağımlı yapabiliyorsun?"
***
Şu an manyak rahatladım çünkü Şubat'tan bu aya kadar bu bölümü zar zor yazdım. Sonunda bitirdim ve yayımladım! Daha fazla bekletmemek için kısa yazdım... ama uzun bölüm gelecek -,-
Çok kötüyüm!
("♥♥♥" sonraki yerleri yazarken sırasıyla; "All Bad, All That Matters, Bad Day ve Confident" dinlenmiştir :3)
Ayrıca uzun sürmesinin bir nedeni daha; Yeni bir sezona başlanması.. Yani yepyeni manyak konular kurguladım! I fell like a dangerous woman, u know :P [Kendimi kötü bir kadın gibi hissettim, biliyor musun?]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love ya | Texting // Jariana
Fanfic❝Sen, beni gerçekten sevdiğine inanıyor musun?❞ dedim. ❝Bir neden söyle...❞ dedi. Ne demek istediğini anlayamamıştım. ❝Neyim eksikti ve sen onu seçtin?❞ ~ ❝Işığım olmaya hazır mısın?❞ ❝Peki ya sen benim ışığıma hazır mısın?❞ hikaye textinglikten çık...