"Justin, sakin ol artık!" Burama gelmişti. Sabahtan beri bana çocuk muamelesi yapıyordu. Bu gerçekten çok sinir bozucuydu! "Ne yapmalıyım, Ariana? Neredeyse ölüyordun!" dedi. Göz devirip "Ne ölmesi? Sen abartıyorsun!" dedim. "Abarttığım falan yok! Ölüyormuşsun işte, ateşin 40 dereceye yaklaşmış ve sen hala bana abartıyorsun diyorsun!" dedi sesini yükselterek. Uzandığım yatakta oturur pozisyona gelirken "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Şimdiyse sesi yumuşacıktı. Çok dengesiz, hemde çok. Bunları düşünürken kaşlarımı çattığımı fark ettim ve hemen normal yüz ifademi takınarak "Kalkıyorum." dedim. Yorganı üstümden çekerek bir ayağımı kalkmak için sarkıtırken, Justin ayağımı tuttuğu gibi geri koydu ve yorganı elimden alıp geri üstüme örttü. Ne yapmalıyım? Vurmalı mıyım, bağırmalı mıyım yoksa ay canım arkadaşım beni ne kadarda düşünürmüş mü demeliyim? Şuan da hepsini yapacağım!
"Canım benim ya! Beni ne karada düşünürmüş!" dedim alayla ve koluna vurmaya başlayarak konuşmaya devam ettim. "Çok ama" Üst üste vuruyordum. "Çok düşüncelisin" Tekrar. "Çok teşekkür ederim" Tekrar. "Canım arkadaşım benim!" Ve tekrar. O gülerken ben sinirden köpürüyordum. "Bu kadar yeter Justin! Kalkıcam!" dedim sesimi yükselterek. "Hayır." dedi inatla. "Evet!!!" dedim bağırarak. "Hayır!" dedi o da sesini yükselterek. "Evet ya evet!!" O kadar bağırmıştım ki boğazım acımıştı. "Ne yapıcaksın kalkıp Ariana? Yüce İsa adına, yat işte!" dedi. "Ne yapayım Justin?" dedim sesimi yumuşatarak. Hafif alay tonu vardı. "Yatağa mı salayım!?" dedim. Sesim yine yükselmişti. 'Oh' diye bir ses çıkardı. Şaşırmıştı sanırım. Bir kızın çişi gelemez miydi yani? Çok mu olağan dışıydı bu durum?
"Pardon o zaman... Kalk tabii..." dedi. Tanrıya şükrederek kalktım ve koşar adımlarla -artık ne kadar koşar adımsa- banyoya girdim. İşimi hallettikten sonra aynaya bakarken telefon bildirim sesi geldi. Sıçradım çünkü hiç beklemiyordum. Tezgahın köşesindeki telefonumu alırken "Bu ne zaman buraya geldi?" dedim kendi kendime.
coochielover: Nasılsın?
Ciddi miydi bu? Hayır yani ben salak mıyım? Kaşlarımı çattığımı aynadaki yansımamda fark ettim. Umursamayarak Justin'e seslendim. Bir kaç saniye içerisinde kapıyı tıklattı ve "Bir sorun mu var?" diye sordu. "Evet." dedim. Ses tonum... çok garipti. Yüzümü buruşturduktan sonra boğazımı temizledim ve Focus'un bir kısmını söyledim.
"LANET OLSUN!" diye bağırdım. Daha doğrusu bağıramadım! Tanrı'm! NEDEN!
Justin hışımla içeri girdi ve anlamayan gözlerle bana baktı. Beklemeden "Sesim.." dedim, "Sesim gitmiş!" Gülerek kapıyı kapattı "İyileşir." dedi. Hiç bir şey olmamış gibi hem de! Sinirle telefonumun ekranını açtım ve programa girdim. "Çok iyiyim!" yazıp ona gönderdim ve Justin'in cebi titredi. Rahatlamış bir şekilde gözümü kapattım ama hiç rahat değildim. Bir süre gözümü kapalı tuttum ve derin nefesler aldım. Ardından gözümü açtığımda Justin ne yapacağını bilmez bir şekildeydi.
Buruk bir şekilde gülümserken "Merhaba Bay, Coochielover." dedim, "Tanıştığıma memnun oldum..."
****
LANET OLSUN!!! FOCUS MÜKEMMEL! VİDEOYU İZLERKEN ÖLÜYORDUM!!! SLAY SLAY SLAY! ♥ ♥ ♥
Ve... geç geldiği için özür dilerim :( (multi hakkındaki fikirlerinizi bekliyorum :3)
Sizi seviyorum, moonlighters, ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love ya | Texting // Jariana
Fiksi Penggemar❝Sen, beni gerçekten sevdiğine inanıyor musun?❞ dedim. ❝Bir neden söyle...❞ dedi. Ne demek istediğini anlayamamıştım. ❝Neyim eksikti ve sen onu seçtin?❞ ~ ❝Işığım olmaya hazır mısın?❞ ❝Peki ya sen benim ışığıma hazır mısın?❞ hikaye textinglikten çık...