Bölüm 15/ Alev'i baş göz etme seyansları

2.3K 267 35
                                    


Sonunda reklam filmini bitirmeyi başardık. Her ne kadar tüm gözler üzerimde de olsa alnımın akıyla bu işten sıyrılabildim. Tabi Rüzgar'ın bana desteğini unutamam. Adam kel mel ama her şaşırdığımda imdadıma yetişti, beni tolere etti. Azıcık daha kanım kaynadı bu adama. Öyle göründüğü gibi kaprisli burnu Kaf dağında tiplerden değil. Tabi azıcık daha ciddi olsa benim için daha hayırlı olacaktı. Çünkü Müge ve Alev'in bana olan tavırlarında hiç bir değişme yok. Neyse halledeceğiz bir şekilde artık. Şimdi tek düşüncem yarın çıkacağımız izci kampı.

Hala rüyalarıma giriyor. Ateş oymak başı ben onun yardımcısı oluyormuşum ve çadırı bir türlü kurmayı başaramıyormuşum tabi sonunda tüm obanın bulaşıkları bana kalıyormuş. Ter içinde uyandığım uykuların haddi hesabı yok. Yok bu kamp beni def gibi gerdi arkadaş.

Telefonumu elime aldığımda hızla burcumu okumayı unutmadım.

Sevgili yay; Yepyeni çevrelere girip yeni, insanlarla tanışacaksınız. Olaylar çok kötü gittiği anda birden lehinize dönecek ve günün parlayan yıldızı yine siz olacaksınız.

Allah Allah nasıl bir parıldama yaşayacağım acaba. Reklam filminin parlamasından mı bahsediyor ki? Neyse bekleyip göreceğiz. Burcum hiç yanlış çıkmadı bugüne kadar. Bazen bunu yazan kişinin Müge olmasından şüphelenmiyor değilim. Kadın her şeyi biliyor arkadaş bir yerlerden kopya çekiyor ama nerden.

O anda telefonum birden çalmaya başladı. Ekrandaki ismi gördüğümde ise minik bir yutkunma yaşadım. Ateş bey beni neden arıyor acaba? Belki kamp iptal edilmiştir. Hava durumunda yağmur görünmüyordu ama belki yanılıyorlardır belli mi olur.

''Efendim Ateş Bey.''

''Günaydın Mine. Nasılsın?''

''İyiyim teşekkürler. Siz nasılsınız?''

Kibarlığı da elden bırakmıyorum yalnız. Günün birinde Mine'ciğim diyerek başlayan telefonları duyacak mıyım acaba? O bana Mineciğim dedikçe benim de Mine'n kurban olsun sana diyeceğim günleri iple çekiyorum.

''Ben de iyiyim teşekkürler. Mine bugün iş çıkışı akşam yemeği için bize gelir misin diyecektim. Hem Can ile de tanışmış olursunuz. Yarın ki kamp için senin geleceğini biliyor. Kamp öncesi azıcık kaynaşmış olursunuz. Ne de olsa üç gün boyunca birlikte olacağız.''

Ne desem acaba? Aslında haklı yarın sabah çocuğun karşısına çıkıp ben senin babanın kamp eşiyim diyemem ya! Hem belki beni çok sever. Ne de olsa sempatiğim. Hatta beni babası ile görmek anne özlemini depreştirir ve bir de bakmışım ki Ateş'e giden yolun kapıları bana hızla açılmış. Bu fikirle gülümsüyorum.

''Tabi ki gelirim.''

''Tamam o halde, saat yedi gibi bekliyorum. Şirketin şoförü seni kapıdan alacak buraya bırakacak sakın taksiye binme.''

''Yok, hiç gerek yok. Ben kendim gelirim. Evi biliyorum nasılsa.'' Desem de Ateş Bey ısrarcı oluyor.

''Olur mu öyle şey. Sen altı buçuk gibi hazır ol yeter.''

'''İyi madem ısrar ediyorsunuz. Akşama görüşürüz o zaman.''

''Görüşürüz. Ha bu arada Mine...''

''Efendim?''

''Her şey için teşekkürler.''

Ağzımın yayılma halinden bahsetmeye gerek yok sanırım.

''Önemli değil. Görüşürüz.''

Telefonu kapattıktan sonra derin bir iç çekerek yatağa uzandım. Vay be akşam Ateş'in evine yemeğe gidiyorum. Üstelik bir de oğlu ile tanışacağım. Ya beni sevmezse?

YAY BURCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin