Ben neredeyim? Ne içtim? Dünya neden dönüyor. Kafam mı iyi?
Neden mi böyle konuşuyorum? Çünkü aynı koltukta saatlerdir oturmuş bana yapılan çeşit çeşit işkencelere hiçbir şey demeden bekliyorum. Popom oturmaktan dümdüz oldu. Dizlerimde kesin kireçlenme olmuştur. En son bu kadar oturduğumda Yüzüklerin Efendisini izliyordum. Dile kolay dört saate yakın sürmüştü.
Son beş saattir üzerimde baştan sona sürülen şeylerin haddi hesabı yok. Acaba ne renk bir şeyler çıkacak ortaya ben de merak içindeyim. Sakın Recep İvedik gibi olmayayım. Aman Allah korusun!Ellerime ve ayaklarıma bakım yapıldı. Manikür pedikür her şey tamamlandı. Kadınların tırnaklarını kestirmek için kuaföre gidip bir sürü para vermeleri ne saçma kardeşim. Bunlar iyi yanlarıydı hele şu sir ağda denilen şeyi kim bulduysa elimden çekeceği var. Ben de mübarek kıl yumağı gibiymişim sök sök bitmedi.
Bir de Memoş bana bakıp;
''Kızzzz bir kilo verdin valla'' deyip gülmez mi? Ahh ben sana yapacağımı bilirdim ama sana yapan yapmış zaten...
Neyse ki saçlarımın rengine dokundurmadım. Memoş illa sarıya boyayalım diye ısrar etti ama kabul etmedim. 'Kibariye' gibi olmaya niyetim yok, her ne kadar beyaz tenli olsam da siyah saçlıyım kardeşim bir ay sonra dibiyle bucağıyla uğraşamam ben onların. Boyları biraz kısaldı ve aralarına biraz karamel ışıltılar atıldı. Fena da olmadı hani...
Gözlüklerim artık yok kuaförden önce özel bir göz merkezine gidip lenslerimi aldım ama lazerle kesin sonuca ulaşacağım hafta sonu. Tamamen gözlerim ayna gibi olacak. Bu arada benim de gözlerim elaymış ya! Yıllardır bu şişe arkası gibi olan gözlüklerle ben yeşil sanıyordum bir de ablam bakıp hava atıyordum. Acıda olsa gerçeği anladım yine de güzel sayılır rengi...
Şu an her şey bitmek üzere tabi bu kıyafetlerle kıçımı başımı kapatmak için uğraşmam biter ve bu ayakkabıların üzerine çıkıp yürüyebilirsem. Alev bir ara uğrayıp kendi kıyafetlerinden getirdi ama sağ olsun eteği olmayanını seçmiş ayrıca ayakkabıların topukları cinayet aleti sayılabilecek bir yükseklikte. Bu eziyet değil de nedir ya. Gözünü seveyim converslerin.
Giyindim, hazırım ve ilk denemem. Havaya giriyorum hemen! Leydi Diana gibiyim ve kütt...Düştüm, ne olacak bu ayakkabılarla Diana bile yürüyemezdi rahmetli. Hemen ayağa kalktım. Memoş'ta bana gülüyor seni topik seni. Ben sana gösteririm şimdi,
'Memoş sevgilin var mı senin? Gerçi bu tiple kim alır ki seni?''
Ohhh gol, bir sıfır öndeyim ama Memoş durur mu;
''Yok bebişim, aman boş ver senin gibi kıl yumağı olan bir sevgilim olacağına hiç olmasın daha iyi.''
Ahh Mine aldın mı cevabını adam senin aslını gördü kızım, artık dalga geçer durur.
''Tamam Memoş seninle uğraşılmaz. Hadi bana şimdi şunların üzerinde nasıl kolay yürüyeceğimi öğret.''
''Kızzz sen önce normal yürü de topuklularla sonra yürürsün buraya girerken gördüm yaylana yaylana yürüyordun.'' Şimdi tepem atıyor işte;
''Memoş bak bebişim kızdırma istersen beni, hani benim dedem fenni sünnetçidir ona göre.''
Memoş'un yüzü kıpkırmızı. Dedem gerçekten de fenni sünnetçiymiş, şu fenni ne demek bir bilseydim bari. Dedeme bir gün sormuştum oda bana 'usulüne göre bu işi yapanlara denir' demişti, hayır anlamadım bu işin usulü mü var kimisi ucundan kimisi kökünden mi kesiyor. Tövbe tövbe aklıma da neler geliyor.
''Kızz hadi yürüsene...''
Memoş'un cırtlak sesi yankılanınca hemen yürümeye başladım tabi popom ayakkabılardan dolayı bir sağa bir sola gidiyor. O zaman anlıyorum kadınların niye sallanarak yürüdüklerini demek ki ayakkabıdan...
''Mine hayatım harika olmuşsun.'' diyerek Alev gidi içeriye.
''Gerçekten mi bak Alev doğru söyle beğendin mi?''
''Canım beğenmek ne demek bayıldım. Benden bile güzel olmuşsun kıskandım şimdi seni bak.''
'Şaka yapıyor olmalısın. Kimse benim patronumdan daha güzel olamaz.''
''Yalaka ''diyen Memoş'un sesi girdi aramıza...
Ters ters bakındım. Hayır az kaldı ama tutuyorum kendimi...
''Hadi çıkalım istersen daha yemeğe gideceğiz.''Bu saatte ne yemeği ya benim niye haberim yok?
''Yemeği evde yerim ben öldüm bittim Alev ya!'' dedim isyan edercesine, kolay değil saatlerdir fenalık geldi. Evime gidip şort giyeceğim ve tüysüz bacaklarımı uzatıp keyif yapacağım.
''Olmaz ağabeyim ve Cem bekliyor ''
Ne dedi bu kız şimdi ağabeyim bekliyor mu? Ben ona daha kızgınım hem aradan biraz geçmesi gerekmez miydi ya? Tüm filmlerde böyle oluyordu, sabah hakareti ye akşam kuğuya dönüş olmuyordu ki!
''Ya Alev ben bile daha bu görüntüme alışamadım bir kaç gün geçseydi de sonra insan içine çıksaydım.'' Alev kocaman siyah gözlerini devirdi.
''Saçmalama Mine gayet hazırsın. Hem bekliyorlar bizi, bak yarım saate geliriz dedim.''
''Ne yani benim geleceğimi de biliyorlar mı?''
''Evet Mine ile geleceğiz dedim. Hem seni böyle görünce ne kadar şaşıracaklar düşünsene''
Hıı Allah bilir ne kadar şaşıracaklar daha bu sabah dedikodumu yapıyorlardı koskoca adamlar, sanki hiç işleri güçleri yok. Yine de Aleve bugün duyduklarım hakkında bir şey demedim. Şimdi abisine ilgi duyuyorum falan sanır. Halbuki yok öyle bir şey. Tamam adam azıcık yakışıklı olabilir. Biraz da çekici azıcık da seksi biraz da...
''Mine ?''
''Ha efendim ?''
''Hadi gidiyoruz.''
Son kez aynaya baktım ve boyumu on santim yükselten topuklularla yürümeye çalışarak Memoş'un elini sıktım.
''Her şey için teşekkürler Memoş sen olmasaydın ben ne yapardım.''
Memoş birden beni kendine çekip sarıldı.
''Gel kız buraya dilin pabuç kadar ama sevdim seni, bir şey değil tatlım ne de olsa parasını taksit taksit ödeyeceksin.'' dedi ve elime bol sıfırlı bir fatura iliştirdi. Hah adam giderayak sana geçirdi Mine sen hala teşekkür et.
Yutkunuyorum kredi kartımı uzatıp ilk taksiti çektiriyorum. Ah Babam kesin beni öldürecek. Alev arabaya doğru ilerlerken ben dükkanın kapısından son kez Memoş'a baktım.
''Memoş?''
''Söyle tatlım?''
''Dışarıda gökkuşağı var, diyorum ki altından geçersen belki aslına dönersin.''
Ahhhh son dakika golü. Memoş ardımdan sayıp sövüyordur kesin. Bense gözlüklerimi takıp saçlarımı hıh diye savurup yürümeye devam ettim.
Alev'in arabasında restorana doğru ilerlemeye başladık. Bana arka koltuktaki bavulu gösterdi.
''Ne o evimi terk ettin'' dedim gülerek.
''Hayır canım onlar senin için, senin kıyafetlerin yani. ''
Yok artık bana kıyafet mi almış daha neler.
''Alev sağ ol ama ben kabul edemem, zaten bu üzerime giydiğim elbiseyi alarak mahcup ettin beni, neyle öderim ki ben onları? Hem maaşımdan da kesemezsin. Memoş iliğimi kemiğimi kuruttu sağ olsun. Sanırım son bir yılım ona çalışmakla geçecek.''
''Hayır Mine ya! Bir dinlesen, yeni almadım hiçbirini, onlar benim kıyafetlerimdi. Geçen sene Rüzgar'a olan garip aşkımdan yine krize girip tam beş kilo birden almıştım. Artık otuz altı bedene sığmayınca ben de otuz sekiz beden bir sürü kıyafet aldım ama çoğunu hiç giyemeden tekrar zayıfladım. Hepsi çok güzeller atmak istemedim. Yine de onları dolabımda görmek istemiyorum bana o şişman günlerimi hatırlatıyor.''
Sağ ol yani Alev, şişman falan ayıp oluyor biraz ama. Hem ben şişman değil iri kemikliyim.
''Yanlış anlama benim boyum kısa o yüzden otuz sekiz beden beni balık etli yapıyor ama senin benden on santim uzun boyun var. Sana tam olur diye düşündüm yine de bol gelenleri terziye verirsin yapar sen de pot durmaz o kadar''
Ona bakarak gülümsedim, bu kızı karşıma kesin bir melek diye çıkardı Allah'ım! Gerçi Ateş sayesinde tanıdım Alev'i ama olsun o bana ördek dedi. Hem de çirkin ördek. Bu dediğini mutlaka yutturmam lazım.
''Tamam kabul ediyorum ama bir şartla ben de sana bir şeyler vereceğim yoksa kabul edemem.''
Gülümseyerek başını olur anlamında salladı. Tabi 'ne verecek bana zaten her şeyim var' diye düşündü ama ona günü gelince öyle bir şey vereceğim ki bana bir bavul daha kıyafet getirecek. Hem de otuz altı beden, yarın ilk işim rejime girmek olacak çünkü...
Arabanın durmasından geldiğimizi anladım. Beraber arabadan indik. Hayır olamaz! Restoran maalesef tanıdık. ''Beyaz İnci' deniz ürünleri restoranı. Allah'ım ne olur yine garip bir yemek gelmesin!Kendimi 'Kezban sosyetede' filminde gibi hissettim. Üstümü başımı düzelttim. Derin bir nefes aldım ve tüm havamla yürümeye başladım. Ve işte onları görüyorum, masada oturuyorlar. Önce Alev'e bakıp gülümsediler. Bana doğru bakıyorlar, ağızlarımı açık ne? Sanırım tanıyamadılar. Daha çok bakarsınız böyle...
Tam yanlarına ulaşmışken birden ayağım ayakkabılar yüzünden burkuldu ve hopp Ateş bey'in kucağına düştüm. Daha yeni görüntümle ilk görüşmemizde adamın kucağına oturdum ya. İlerde çocuklarımız sorarlarsa;
''Baba annemin sana aşık olduğunu ilk ne zaman anladın'' diye;
''Ananız daha ilk geceden kucağıma oturdu ''demez mi. Rezil olduk veletlere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAY BURCU
ComédieYAY BURCU: Herkese merhaba; Watpadd' deki üçüncü hikayem 'Yay Burcu' hayalperest ama asla vazgeçmeyen bir genç kızın hayatını anlatacak. Tanıtım bölümünde Yay Burcunu daha iyi tanıyabilmeniz için özellikleri yazılmıştır. Çünkü Mine de bu özellikleri...