Bölüm 31/Sarımsaklı yoğurt

1.7K 197 27
                                    


İki elimi Amerikan polisiye filmlerindeki gibi kaldırdım. Şimdi yavaşça arkamı döneceğim ve ağzımı yamultarak;

''Heyy sakin ol dostum. Hadi ama, benim Mine. İndir silahını konuşalım.'' Diyecektim. Kimi kandırıyorsam! Ne arkamdaki Amerikan polisiydi ne de ben de o konuşmayı yapacak yürek vardı.

''Ateş etmeyin lütfen benim Mine. Ateş beylerin misafiri. Hani daha az önce kapıdan geçtim ya. Dün öğlende Ateş Bey'le gelmiştim. Alev Hanım'ın asistanı. Hatırlamadın mı Ahmet abi ya!''

Bir yalvarmadığın kalmıştı Mine aferin yani. Adama da Ahmet dedin. Ne bileyim canım Türkiye'de en çok kullanılan isim Ahmet'miş. Belki o yüksek olasılık beni bulur.

''Tamam hatırladım. Sen şu yardımcı kızsın. Birkaç sefer daha gelmiştin. Ayrıca benim adım da Ahmet değil Kamuran ''

''Kamuran mı? Kamuran diye güvenlikçimi olur ya?'' dediğimde dilimi ısırmam sözlerimi geri almamı sağlamamıştı tabi.

''Beğenmedin mi küçük hanım. Sen ne isterdin? Burada eve zorla girmek isterken tüm alarm sistemini çalıştıran ben değilim. ''

''Ben çok pardon Kamuran bey. Yanlışlıkla söyledim, yoksa Kamuran benim en sevdiğim adlardandır. Çalıkuşunu elli kere okudum ben. Çok severim Kamuran ismini. Hatta ilerde oğlum olursa...''

O kadar da değil Mine! Bence bu kısımda daha fazla konuşmasan iyi olur.

''Şu alarmın şifresini gireyim. Beş dakika içinde girilmezse yeniden devreye giriyor.''

Sayın güvenlikçi şifreyi girerken mit ajanlarını kıskandıracak gizlilikte tek eliyle tuşları kapatarak benim görmemi engelledi. Sanki evi soymaya geleceğim tövbe tövbe. İnsan kendi evini niye soysun ne de olsa ilerde benim evim olacak.

Adam şifreyi girerken ben de sempatiklik olsun diye konuşmaya başladım.

''Anahtarımı almayı unutmuşum da. Ben de yan kapı açıktır diye düşündüm, değilmiş.''

''Madem anahtarın yok ne diye kapıyı hırsız gibi zorluyorsun. Aslında Ateş Bey'i aramam lazım ama neyse ki sen de ekmek peşindesin. Şimdi kovulur sun falan işsiz kalma benim yüzümden. Tamamdır şifreyi girdim. Artık sorun kalmadı.''

Aman Allah razı olsun. Pabucumun güvenlikçisi. Sanırsınız ki Cumhurbaşkanlığı sarayını koruyor. Altı üstü üç beş villaya gözcülük yapıyor. Tüm gün elektrikli sobayı yakıp, kameradan geleni geçeni izliyorum ayağına yatarak, cep telefonu ile mesajlaştığını bilmiyoruz sanki. Neyse insanlık sen de kalsın Mine. Gider bir de Ateş'e söyler, gemi maketini yerine koymadan başını belaya sokmasın.

''Sağ ol abi. Kimse bilmesin dediğin gibi işimden olmayayım. Alarm da sustuğuna göre ben içeriye gireyim. ''

''Ne o elindeki koca kutu? İçinde sakıncalı bir şeyler yok değil mi?''

Çattık! Ne gibi sakıncalı bir şey sokacaksam kutuyla.

''Yok merak etmeyin Alev hanımın istediği birkaç sipariş . Odasına yerleştireceğim zaten. Hadi size iyi çalışmalar, benim de çok işim var. Şimdi gelir patronlar.''

''İyi bakalım öyle olsun. Bir daha anahtarını unutma yardımcı kız.''

''Teşekkürler unutmam Kamuran abi.''

Söylemesi komik gelse de adam uzaklaşana kadar kendimi tuttum. Görüşümden çıktığında rahat bir nefes alarak yan kapıdan içeriye girdim. Elimdeki kutuyu hızla Ateş bey'in odasına çıkarttım. Dikkatli şekilde kutuyu açarak yamuk gemi maketini aldığım yere yerleştirdim. Bir iki adım geriye çekilerek şöyle bir uzaktan baktım. Yahu bu geminin nesi sanat eseri anlamış değilim. Baktıkça bakıyorum ama kafam basmıyor. İçimdeki; o yamuk direği ve kırık gibi duran dümeni elime uhu'yu alıp düzeltme isteğimi engelleyemiyorum arkadaş. En iyisi odadan bir an önce çıkmak yoksa dayanamayıp yeniden düzelteceğim.

YAY BURCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin