Bölüm 27/ Ateş ve Barut

2.2K 222 34
                                    

Hala inanamıyorum. Sanki çok güzel bir rüyadayım da hiç uyanmak istemiyorum. Gerçi bizim evde uyumanın hele de güzel rüyalar görmenin bedeli her zaman dürtülerek uyandırılmak oluyor ya neyse!

İçimden hep ''Bim bam bom dinleyin dostlar benim de artık bir sevgilim var!'' diyerek sürekli aynı şarkıyı söylemek, anneannemin dediği gibi sıpalar gibi tepişmek geliyor.

Yıllar süren abazalığımı yirmi iki sene sonunda bozmuş oldum. Hem de kimle? Koskoca büyük patron yakışıklı ve adaleli Ateş Aslanlı ile. Ben amortiye razıyken büyük ikramiye çıkmış daha ne olsun.

Kendimi onun yanında biraz sönük bulduğum doğru. Şampuan reklamlarındaki kızların saçlarını yıkmadan önceki ilk hali gibiyim. Hatta o yanımda olunca elimi ayağımı nereye koyacağımı da hep şaşırıyorum. Ağzımdan çıkanları kulağım duymuyor, beynim algılamıyor ya da beyne oksijen mi gitmiyor bilinmez saçmalayıp duruyorum. 'He de he de he de' diyen kekemeler gibi oluyorum resmen. Adamsa Türk dil kurumunun sayfalarından fırlamış gibi. Hep düzgün ve kurallı cümleler kuruyor noktalama işaretlerine bile uyarak konuşuyor ve hatta -de ekini ayrı söylemeyi bile unutmuyor. Ben yazarken şaşırıyorum daha ne olsun.

Doğru Ahmet'le yanlış Mehmet gibiyiz onunla, bunun da farkındayım ama gönül işte. Söz dinlemiyor.

Dün gece beni eve bıraktığında bugün için uçakla İstanbul'a beraberce dönmeye karar vermiştik. Benim yaptığım tatilin asıl amacı ondan biraz olsun uzaklaşıp unutmaya çalışmak olduğu için artık geçerli bir sebebim kalmadığına göre onunla dönebilirdim. Yani sevgilimle. Sevgilim dedim değil mi? Ahhh söylemesi bile çok güzelmiş. Gerçi Ateş gibi ağır abinin 'sevgilim, bebişim, cicim...'' gibi sözler söylemeyeceğinin farkındayım ama yine de bana uygun bir hitap bulacaktır herhalde. Mesela; Küçüğüm...Yok bu çok Türk filmi tadında oldu. Cüneyt Arkın'ın vardı ona benzeyen filmi, sevmedim bu tabiri. Ya da Mine'm...Bak bu olabilir ama Mine deyince diş minesi de aklına gelebilir yani. Peki şu nasıl; prensesim... Yok bu da babaların çocuklara söyleyeceği türden oldu zaten adamla aramız da bir dünya yaş farkı var bir de prensesim derse hiç olmaz. Neyse birkaç saat sonra öğreneceğim zaten nasıl hitap edeceğini...

Onun gibi orijinal bir adam eminim ki güzel ve özel bir hitap bulur. Annemlere işlerin sıkıştığını ve bu sabah mutlaka gitmem gerektiğini biletimi de geceden aldığım yalanını söylemek zorunda kaldım. Her zamanki gibi Sabuş yemedi ama gözlerimdeki ışığı görünce gülümseyerek;

''Hadi bakalım kara kız her şeyin hayırlısı. Unutma göster ama...'' diye başlayan cümleleri sıraladı. Tabi son kısmı kulağıma söylediği için bizimkiler bir şey anlamadılar. Kadının aklı fikri namusumda!

Şu an yanımda el çantam taksiden inmek üzereyim. Ateş'in evimizin civarına girmesi tehlikeli olacağı için havaalanında buluşmayı teklif etim. Zaten küçük bir çantam vardı, fazla bir şey almamıştım yanıma.

''Geldik Mineciğim.''

''Ha tamam abi. Ne kadar borcum?''

''Para istedim mi senden? Hadi bakalım Allah zihin açıklığı versin güzel güzel okulunu oku, gel.''

Taksici Ahmet abinin gönlünün çok zengin olduğunu söylemiştim değil mi?

''Yok abi sağ ol okurum da al lütfen parayı '' diyerek zorla avucumdaki elli TL'yi uzattım.

''Sabuş sultan ile biz hallederiz aramızda. Hadi bakayım görmemiş olayım. Kendine harçlık yap sen o parayı .''

Memleketimin taksicisi bile başka anacım. Harçlık yap dedi bana, daha ne olsun. Öğrenciye duyulan saygı, sevgi sonsuz maşallah.

YAY BURCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin