Bir insanın koşma hızı dakika da kaç metredir diye sorsanız o malum rekorlar kitabını açıp araştırmanıza artık gerek yok derdim. Çünkü bendeniz şu an Usain Bolt'un rekorunu egale etmek üzereyim. Kapının sesini duyduktan sonra yatağımdan yere zıplayıp, kapımı tek elimle açıp, dört panter gücüyle koridoru geçip, dış kapıya ulaşmam sanırım sadece on saniye sürdü. Tabi serçe parmağımı kapının pervazına vurduğum için son beş saniyeyi zıplayarak gitmem beni yavaşlatmış olabilir.
Nefes nefese kapıyı açtığımda tam Ateş belasından kurtulduğumu düşünürken kapıcı Selahattin'in saftirik oğlu Saadettin'i görmek hiç de iyi olmamıştı.
''Ne var Saadettin?''
''Şey Sevgi teyze yok muydu? Ona bir şey soracaktım da?''
Sadettin liseyi bir türlü bitiremediği için babası en sonunda pes etmiş oğlunu okutmak gibi bir düşünceyi aklından silmişti. Bizim zamanımızda lise üç yıldı, şu an dört. Fakat Sadettin ısrarla yedi yıl yapmaya çalışıyordu. Bu yıl ya liseyi dışarıdan bitirecekti ya da askere gidecekti.
''Akşam akşam ne soracaktın Saadettin? ''
''Hafta sonu liseyi bitirme sınavları var da. Anlayamadığım birkaç soru vardı onları gösterecektim. Babam Sevgi hanıma göster o bilir deyince ben de geldim. İçerde mi acaba?''
''İçeride buyur geç.''
Zavallı annem emekli olmanın dayanılmaz hafifliğini bu gece maalesef hissedemeyecek. Çünkü Saadettin'e birkaç soruyu anlatmak deveye hendek atlatmak kadar zor olacaktı.
Saadettin içeriye girdikten sonra kapıyı kapatacakken bir adet elin araya girmesiyle bir an kalakaldım. Ateş'in yüzünü gördüğüm an heyecandan kapıyı çarpmasaydım iyiydi...
Dışarıdan gelen ''Ahh..''sesi ile dişlerimle dudaklarımı kemirirken yavaşça kapıyı araladım.
''Ben çok özür dilerim yani sen birden kapının arasına elini koyunca, yani ben heyecandan şey ettim...Off iyi misin Ateş?''
Ateş beni başımdan başlayarak ayak parmaklarıma kadar yukarıdan aşağıya süzdükten sonra gülümsedi. Adamın elini kopartıyordum ama yine de gülüyordu. Sanırım alkollüydü. Yoksa benim elim kapıya sıkışsa yeri göğü inletirdim.
''Önemli değil fazla acımadı. Bu arada pijamaların çok güzelmiş.''
Süpermen baskılı askılı şortlu takımım birazcık çocuksu ama şirindi. Tabi sevdiğim adamın karışışına çıkmak için hiç de uygun bir kıyafet değildi.
''Şey ben uyuyakalmışımda. Sen neden geldin?''
''Ne demek neden geldin Mine? Tüm gün aramalarıma cevap vermedin. Geri dönüş yapmadın ben de evine gelmek zorunda kaldım.''
Ellerime belime koyarak çirkef kadın moduna geçme zamanı gelmişti.
''Pardon da dün geceden sonra beni basit bir mesajla savuşturan kimdi acaba? Çok eğlenmişmiş, sanki lunaparka gittik. Gece ararsın diye düşünürken ya da sabah bir mesaj atıp halimi hatırımı sorarsın diye umarken, beni yanıtsız bırakırken, neden benim de seni yanıtsız bırakmam gücüne gitti ki? ''
Vay be Mine sen de iyice hesap sorar oldun. Adam sana söz vermedi, sevgilimsin demedi. Sadece bir an yakınlaşıp öpüştünüz. Ne yani bir anda seni sahiplenmesini neden bekliyorsun ki?
Bana şaşkın şaşkın bakarken geri adım atmanın zamanı geldi diye düşündüm.
''Özür dilerim ben galiba dün geceye fazla anlam yüklendim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAY BURCU
HumorYAY BURCU: Herkese merhaba; Watpadd' deki üçüncü hikayem 'Yay Burcu' hayalperest ama asla vazgeçmeyen bir genç kızın hayatını anlatacak. Tanıtım bölümünde Yay Burcunu daha iyi tanıyabilmeniz için özellikleri yazılmıştır. Çünkü Mine de bu özellikleri...