Güney Kore'de yaşayan üç iyi dostuz biz. Her zorluğa birlikte göğüs germiş ve her zorluktan iyi bir şekilde çıkmıştık. Ama son bir aydır hayatımızda hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyordu.
Oturduğumuz tüm evlerden kapı dışarı edilmiş ve iş bulamamıştık. Eğer bu ülkede öğrenciysen ancak part time iş yapabiliyordun. Onun da parası insanı geçindirecek kadar yeterli olmuyordu. Bunun yanı sıra Ji hyun sinirli yapısıyla defalarca kovulmamıza neden oluyordu. Bize sarkıntılık yapan erkekleri dayakla güzel bir terbiye ediyordu.
Bizim 'koruyucu meleğimiz' evet ama artık huzurlu bir iş bulup bu sefillikten kurtulmamız gerekiyordu.
Elimizdeki bavullarla Seul sokaklarında. Evsiz , işsiz ve çulsuz olarak dolaşmaktan başka çaremiz yokken.
'Kaçıncı atılışımız sayamadım artık" diye sitem etti Sae jin. Uzun süre suskunluğundan doğrusu bir sitemin geleceğini anlamıştım.Sae Jin sakin bir yapıya sahip olsa da tersi çok fenaydı. Bu yüzden damarına basmamaya çoğunlukla özen gösterirdik.
"Keyiften mi ödemiyoruz insanlarda vicdan kalmamış" diye söylendi Ji hyun. O da sinirli bir yapıya sahipti ama Sae Jin'den tek farkı bunu her zaman yapmasıydı.
"Pekala sakin olun ve derin nefes alın" dedim. Artık buna bir son verip mantıklı düşünmeye çalışarak.
"Nefes alınca gökden ev mi incek!!" diye söylendi yine Ji hyun. Ne beklenirdi ki!
"Aish! Ne haliniz varsa görün" diye bağırıp hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Yola atladığımda yeşil ışıkta kalkışta olan arabayı farketmemiştim ve bana çarpıp beni yere savurmuştu. Ne olduğunu anlamamış, kendime gelmeye çalışırken. Gözlerimi araladığımda karşımda gördüğüm sekiz kafa beni şaşırtmıştı
"Soo Jung !" diye bağıran kızlar iki genci itip yanıma geldiler
"Hastane hastane" demişti şaşkın bakışlı genç.
"Ne hastanesi delirdiniz mi ? Bunu basın duyarsa başımız belaya girer Bts isminin zedelenmesini istemezsiniz" sanırım bu menejerdi konuşmasından anladığım kadarıyla.
BTS ! BTS! BTS!İsim kafamda defalarca yankılanırken. Televizyonda gördüğüm şu başarılı grup olmalıydılar.
"Şimdi gözlerini kapa ve oyunculuğunu sergile"
Ji Hyun'un yine bir şeytanlık peşinde olduğu belliydi ve bu sefillikten kurtulmak için bunu yapmam gerektiğini düşünerek.
Bir anda bayılma numarası yaptığımda
"Ölüyor!" diye bağırdı Ji hyun
"Ne ölmesi ne diyor bu!" diye bağırdı biri
"Nabzına bakın" diye bağırdı bir diğeri,gözlerim kapalı olunca isimlerini bilsem bile seslerden çok tanıyamıyordum
Ji Hyun elimi kaldırıp bıraktığında sertçe yere vurdu. İnlememi içimde tutup oyunculuğumu sergilemeye devam ederken
"Böyle bakıcak mısınız? arkadaşıma bir şey olursa sizi dava ederim" diye kükredi Ji hyun
"Soo Jung lütfen ölmeee!" diye başımda bağıran Sae Jin durumu hala çakamamıştı safım benim.
"Tamam hadi taşıyın" dedi menajer . Yedisi birden beni kaldırdığında keyfime diyecek yoktu. Arabaya bindiğimde başım birinin bacaklarının üzerindeydi
"Kızı neden benim üzerime attınız !" diye söylendi. Sanki ben ona meraklıymışım gibi.
"Hyung şuan önemli olan bu değil"
Akıllı çocuk ! Tebrik edeceğim daha sonra.
"Hadi gidelim artık" dedi karizmatik sesli bir diğer kişi
"Ya ben uyuyordum ya!"
"Yoongi simdi sırasımı uyumanın" diye söylendi o karizmatik ses yine.
Uzunca bir süre kalabalık sesler eşliğinde nereye gittiğimizi bilmeden yolculuk yaparken araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım. Kapının açılma sesi geldiğinde.
"Hadi hemen içeri taşıyın kimse görmeden" dedi menajer
"Şirketin haberi olmalı bu durumdan"
"Hoseok! böyle bir şey yaparsak başımız belaya girer"
"Ama hyung!" Demişti Hoseok, az önceki de muhtemelen Jin'di başımın üzerinde konuşuyordu.
"İlk kez tanımadığımız kızlar yurda girecek. Daha doğrusu bir kız girecek. " deyip gülen bir diğeriyle.
"Ya hyung cidden normal değilsin"
Herkese hyung diyordu sanırım maknaeydi bu, rahat bir yere yatırıldım.
"Başı kanıyor" demişti bir tanesi
Cidden kanıyor muydu? Gerçi bacağımda ağrıyordu .
"Nabzı atıyor. Sanırım bayılmış uyanır bekleyelim" dedi doktor edasıyla Jin. Ne bu rahatlık canım ya cidden ölsem?
"Pekala kızlar bu olay aramızda kalacak hepimizin iyiliği için arkadaşınız uyanınca gidersiniz" demişti karizmatik ses
"Ya arkadaşım ölseydi siz nasıl insanlarsınız. Ona bir şey olursa sizi dava-"
"Ne kadar istiyorsunuz?"diye sordu menajer bir anda , Ji hyun'un sözünü kesip.
"Anlamadım parayla satın alamazsınız bizi"
"Ne istiyorsunuz?"
"İş" dedi Ji Hyun bir anda tatlı ses tonuyla
"İş mi? Ah koca şehirde bizden mi iş istiyorsunuz?" dedi karizmatik ses ve o büyük ihtimalle Namjoon'du
"Bakın biz bu şehirdeki tüm işlere başvuruda bulunduk. Yanıt yok kalacak bir yerimiz bile yok, lütfen ne iş olursa yaparız yeter ki para kazanalım." dedi Sae Jin
"Pekala,ama eğer tek bir yerde bu haberle ilgili bir şey duyarsam işte o zaman sizi hapse attırırım"
"Merak etmeyin efendim" dedi Sae Jin
Uyanma vaktim gelmişti artık anlaşılan
"Ah! Büyükanne sen misin? Işığa doğru mu gidelim? Pekala"
"Işık mı? Olamazzz" diye bağırdılar hep bir ağızdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[BTS] OUR STORY ✔
FanfictionÜç iyi dost Soo Jung,Sae Jin, Ji hyun Evden atılan,işlerinde talihsizlikler yaşayan üç genç kız. Ve karşılarına gelen büyük şans Bts'le tanışma ve sonrasında olucak tatlı ilişkiler BTS fanı ARMY'nin kaleminden