Soo Jung'dan
Ji Hyun'un sesiyle uyandığımda Jin'in yüzüyle karşı karşıyaydım, dolgun dudaklarına gözlerim kaydığında daha çok heyecanlanmıştım göz göze geldiğimizde hızla beni bıraktı kendimi yeniden yastığın üzerinde bulmuştum.
"Sadece telefonumu alıyordum" deyip pembe kapaklı gösterdi , bense olduğum yerde kalmıştım. Odadan çıktığında "Sanırım daha geç gelmeliydim" deyip manidar bir gülüş attı ji Hyun
"Ah utanç verici" deyip kızaran yüzüme elimi koydum "Bu aralar sıkça yüzün kızarıyor bunun nedeni Jin olmasın" kızgın bakışlarımla yerimden kalkıp "Aish! Bilmiyorum beni rahat bırak" diyerek kapı dışarı edip kapıya yaslandım. Hızla atan kalbime elimi koyup o anı bir daha gözümde canlandırdım ancak o an bunu yaptığımı farkedince başımı iki yana sallayıp başıma vurarak işime devam etmeye karar verdim.
Ji Hyun'dan
Odadan çıktığımda şeytani bakışlarımı atıyordum ki Jimin'i farkettim dikildiği yerde bakışlarını bana dikmiş bakıyordu.
"Ne bakıyorsun?" Diye sorduğumda başta şaşırmış gibiydi göğüs hızasında bağladığı kollarını açıp dikleştikten sonra
"Yemek al açım" dedi. İfadesizce ona bakarken "Neden kendin almıyorsun? Bir sürü işim var benim" diyerek ilerlerken önüme geçip bakışlarını gözlerime dikti.
"Sence?" Diye sorduğunda gözlerimi devirip derin bir nefes aldım. "Para" deyip elimi uzattığımda başıyla işaret ederek
"Gidip içerideki Noonadan al. Tavuk istiyorum soslu olanların her çesitinden alabilirsin yanına da kola" deyip gidiyordu ki kolundan tuttum. Kolundaki elime baktı sonra bakışları bana döndü
"Benimle gelemez misin? Seul'u bilmiyorum buralı değilim " hafifçe gülüp
"Buranın çalışanısın farkında mısın? Dediğinde tekrar gözlerimi devirip elimi kolundan çektim
"İyi be bir şey istemiyorum kendim giderim 1 saat gecikirsem anla ki kayboldum"
Umrumda değil der gibi bakıp odaya girdiğinde sinirle ardından baktım insan daha kibar olur , odun ya! Unni'nin yanına giderek para alıp çıktım, hala üzerimde olan Jin oppanın kapşonlusunu kafama geçirip ellerimi cebine soktum.
Dükkana girip kafama göre bir kaç çesit alıp çıktım sonraki marketten kolayıda aldım ama dikkatimi çikolatalar çekmişti üç tane alıp kasaya ödedikten sonra çıktım.
İlerlerken bir anda her yer bana aynı gelmeye başlamıştı nerden gidicektim?
Jimin'den
Provaya ara verdiğimizde kendimizi yere bıraktık bir şişe suyu mideme indirip serinledikten sonra gözüm saate kaydı.
"Eğer bir saate gelmezsem anla ki kayboldum"
Bir saat çoktan geçmişti odadan çıkıp etrafa bakındım
"Sae Jin! Ji Hyun geldi mi?"
"Nereye gitti ki?" diye sorup elindeki kovayı yere bıraktı. Daha haberi bile yoktu!
"Neyse üyeler sorarsa biraz hava alıp geliyorum" deyip çıktım.
Nedense vicdan azabı sarmıştı beni, o benden rica etmişti ama bilmediği şehirde onu yalnız bıraktım. O bir kız ve başına neler gelir belli olmazdı. Şirketten çıkıp etrafa bakındım yola çıkmıştım ki
"Beni mi arıyorsun?" demişti arkamdan bir ses, arkamı döndüğümde bana bakıyordu duvara yaslanmış.
"Bu da nerden çıktı hava almaya çıktım"
"Pekala ama çok kalma sonra bir yerlerin donar hasta falan olursun hava soğuk haa tabi geldiğinde yemek bulmak istiyorsan daha erken gel" deyip şeytani bakış atıp gitti.
Ah! Neden onu düşünmüştüm ki inat edip burada kalmak istesem de bu soğukta ölebilirdim ayrıca açtım hızla peşinde gidip asansörü yakaladım bana bakıp gülümsedi.
"Hadi sen beni aramaya çıktığını itiraf et ben de bu olanı kimseye anlatmayayım"
"Hah! Tehdit demek git kime söylersen söyle" kapı açıldığında önden inip içeri girdim birlikte pratik odasına girdik. Poşeti yere bıraktı. "Diğer üyelere de ayırın fazla aldım" deyip gidiyordu ki
"Siz de bizimle yiyin acıkmışsınızdır" dedi Hobie oppa
Başını sallayıp kızları çağırarak yanımıza oturdu.
Sae Jin'den
Bts'le birlikte yemek yemek aklımdan geçicek en son şeydi hayali bile o kadar imkansızken şu an yanımdaydılar,hepsi iştahla yerken
"Hey yesene!" diye uyarmıştı beni Soo jung
Dalıp gittiğim yerden çıktığımda çubuklarımı alıp tavuklara uzandım. Jungkook'la aynı anda tavuğa çubuğumuzu uzattığımızda bakışlarım ona döndü eliyle önce almamı söylediğinde tavuğu çubuğumun arasına sıkıştırıp ağzıma attım
"Kaç yaşındasınız ?" diye sormuştu ağzına tavuk sıkıştıran Taehyung
"Ben 18 " demiştim.
"20 " demişti Ji Hyun
"22 " demişti Soo Jung
"Oo sana abla demem gerek" demişti Taehyung Soo Jung'a
"Hayır ismimle hitap et ben öyle şeylere takılmam" dedi Soo Jung ona biz de abla demezdik sonuçta arkadaştık, alışmıştık.
"Peki aileniz?" diye sormuştu Hobie oppa
"Onlar Seulde yaşamıyor biz okumak için geldik. Tatilde olduğumuz içinde bir işte çalışmak istedik, ailemize yardım etmek için. Hem alışmıştık buraya 1 yıldır burdayız" demişti Soo Jung
"Bir yıl mı?" diye sordu Jimin şiddetle Ji Hyun'a bakıyordu, Ji hyun ise sırıtıyordu ah yine ne yapmıştı bu kız!
"Cidden..." Jimin şiddetle oturduğu yerden kalkıp giderken
"Ne oldu şimdi buna?" demişti Hobie oppa
"Ben bir bakıp geleceğim" deyip kalkmıştı Ji hyun,
Merak etmiştim yine ne işler çeviriyordu bu Ji hyun..
Sizce Jimin kızmakta haklı mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[BTS] OUR STORY ✔
FanfictionÜç iyi dost Soo Jung,Sae Jin, Ji hyun Evden atılan,işlerinde talihsizlikler yaşayan üç genç kız. Ve karşılarına gelen büyük şans Bts'le tanışma ve sonrasında olucak tatlı ilişkiler BTS fanı ARMY'nin kaleminden