BÜYÜYÜNCE GEÇER...

92 21 4
                                    

Yorumlarını bekliyorum...

Medyadakiler Yağız,Su,Esin ve Hira....

Yağız


Uykumdan bir telefon sesiyle uyandım. Bu saatte hangi kafasız arıyordu. Saate baktığımda vakit gece yarısı civarıydı. Uyku sersemiyle kalkmadan telefonu masanın üstüne uzanıp aldım. Ekranda ki ismi görmemle yerimden kaldım. Bu saatte cidden düşündüğüm nedenle aramıyordur umarım. Aradan bir gün bile geçmeden kendisini yine kulübe vurmuş olamazdı.

"Efendim Koray " dedim. Sesimdeki korkuyu ben bile alabiliyordum.

"Kızı görenler var koçum sana mekanın adresini mesaj atarım." deyip telefonu kapattı. Bu kız beladan hiç uzak duramaz mı? Daha sabah ne demiştim ya bir kulağından girip diğerinden çıkıyor mu acaba? Telefonu çarpar gibi sehpanın üzerine bıraktım. Ellerimle gözlerimi sertçe ovalayıp yerimden kalktım Üzerimi değiştirirken Koray'dan da mesaj gelmişti. Mekanın ismini okuyunca daha dikkatli baktım.

"Kimin mekanına gittiğini biliyor musun? Küçük hanım" Of bu kız ne zaman büyüyecek ya. Resmen mıknatıs gibi belaları çekiyor buda yetmezmiş gibi kendi ayağıyla gidiyor. Hayatımız hep böyle mi gidecek. O belaya gidecek, ben ona doğru çekileceğim. Sonuç olarak ikimizde beladan eksik olmayacağız. Benim için sorun olmazdı. Benim göbek adım belaydı. Kapıdan sessizce çıktım. Esin'e duyurmadan çıkmayı düşünüyordum. Aşağı inen merdivenlere gelmek üzereydim az kaldı bir kaç adım daha sonra kapının oraya gelecektim.

"Nereye gidiyorsun benden kaça bileceğini mi sandın?" gelen sesle olduğum yerde kaldım. Ah Esin kulağını küt demiriyle mi deldiler kızım? Ben bile kendi sesimi duymakta zorlanırken nasıl duydun? Bu da yetmiyormuş gibi yakalanmıştık. Peki bu evden nasıl çıkacaktım? Bir plan kurmalıydım. Gerçi bir kaç dakikada da biraz zordu ama olduğu kadar artık.

"Dışarıya çıkacağım izninle" dedim önümü Esin'e döndüm. Ağzım açık Esin' e öylece bakakaldım. Buna küt demiri de az.

"Bende tam dışarıya çıkalım mı diye sana soracaktım tesadüfe bak." psikopatça bir gülücük attı. Bu haksızlık ama ya beni gafil avladı. Hem ne ara hazırlanmıştı. Kız değil mi işte şeytan şebeği. Kıyafet, makyaj, saç hepsi tam takım hazırdı. Bu resmen bu odamı dinlemeye giriyordu. Bu evde özle bile saygı kalmamış yazık.

"O elbiseyle mi çıkacaksın dışarıya başka bir isteğiniz var mıydı? Hemen git üstüne doğru ,dürüs şeyler giy" dedim. İlk defa onun kıyafetlerine karıştığımın farkındaydım. Aslında plan tam olarak şöyleydi. O üstünü değiştirmek için odasına girdiğin de toz olacaktım. Tabi Esin bu numarayı yerse. En başarılı yaptığım plan bu vardı. Bunu yemezse de muhtemelen dibimden ayrılmazdı.

"Hemen bekle değiştirip geliyorum " diye kapıya yöneldi. Oh be ucuz yırttık Allahtan yemi yutmuştu. Zafer sevincimi yapıyordum. Esin'e, Su'yu tarif edemezdim. Su'yu gördüğü ilk an hastane meselesi açılacaktı. Bu mesele kapansın istiyordum. Biraz erken sevinmiştim. Ben zafer sevincini yaşayamadan tekrar bana döndü yüzünde muzip bir sırıtış vardı.

"Yemezler canım aklından ne geçtiğini bilmediğimi mi sanıyorsun? Ben üzerimi değiştirmek için odama girdiğim an tüyeceksin " dedi. Bu kadar iyi bir kuzen olmak zorunda mıyım? Bu kadar zeki olmak zorunda mıydı? Anladı işte Esin'e bir şeyi ilk defa söyleyip veya ilk defa yaparsan hemen çakar. Ona çıkarsız bir iyilik yapmam genelde ama bu küçük şeyler için geçerliydi. Bir nevi bunu kendim için yapıyordum. Çünkü biliyordum götüren kadar başım da susmayacaktı ve ben yine düşsün diye götürecektim. En iyisi acısız bir şekilde halletmekti.

BİN YILIN ŞAFAĞI   (TAMAMLANDI) #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin