Çok geç oldu fakındayım bekleyen herkesten çok özür dilerim. Sizi daha fazla bekletmek istemedim. Bölümü bitir bitirmez paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz.
Yağız
Babamın yanından umutsuz bir şekilde ayrıldım. O kadar ayrılıktan sonra yüzümü düşürüp karşısına çıktım ama o yine soğuk tavırlarıyla beni ret etti. Elin kızına elini bile kımıldatamazmış. Çünkü buraya mecbur kaldığım için gelmişim. Dediği doğru başka bir seçeneğim olsa şirketin kapısından bile geçmezdim. Sonuç olarak gelmiştim. Son kişi olsa da kapısını çaldım ama babam ne yaptı yine yardım etmedi. Mağlup bir şekilde şirketten çıktım. Son şansım da gitmişti. Su'yu nasıl bulacaktım. Babamla birlikte tüm umudumda bitmişti.
Çıkışta arabasına dayanmış Arslan pisliğini görmeyi tabi ki de beklemiyordum. Güneş gözlüğünü çıkarıp bana doğru geldi.
“Baban sorunlarına çözüm olmadı sanırım.” Dedi tam önümde durdu. Şuan ağzını burnunu dağıtmak için kendimi zor tutuyorum. Babama geldiğimi bildiğine göre Su’dan da haberi vardı. Belki de o kaçırmıştı. Bizim sevgili olduğumuza bozulmuştu. Belki de ta o andan beri bunu planlıyordu. Bu kadar sessizlik sırf doğru an içindi.
“Su’yu sen kaçırdın de mi? Söyle lan nerede sevgilim?” yakasına yapıştığını sanki bunu bekliyormuş gibi tepkisiz kaldı.
“Birincisi Su'yu ben kaçırmasına. İkincisi nerede olduğunu biliyorum.” Dediğinde şok olmuştum. Benim yapamadığım şeyi Arslan başarmıştı. Benim garip bir şekilde güçsüzleşiyordum. Sanki birisi beni kısıtlıyormuş gibi. Ellerim yavaşça Arslan'ın yakasından düştü. Arslan yakasını düzeltip bir adım geriledi.
“Sana neden inanayım ki nereden bileceğim bana tuzak kurmadığını ya da senin kaçırmadığını?” diye sordum. Bakışı daha da sertleşti.
“Kaçırsam herhâlde buraya gelip de yerini bildiğimi söylemezdim.” Aslında bir bakıma doğru söylüyordu. Yine de bu bir tuzak olduğu tezini çürütmüyordu.
“Sana iyi şanslar ama ben başımın çaresine bakabilirim.” Dedim arkamı dönüp bir kaç adım attıktan sonra beni durduran söyledikleri oldu.
“Başka bir seçeneğin kaldı mı?” bütün yaptıklarımı araştırdığı bariz ortadaydı. Ona güvenemezdim. Ne istediği belli bile değildi.
“Bunu neden istiyorsun? “arkamı dönmeden sordum. Sorunun cevabını gerçekten merak ediyordum.
“Onu kurtarsam bile ilk koşacağı kişi sen olacaksın. Seni de yanıma alsam işini kolaylaştırmış olurum.” Dedi yüz ifadesini görmüyordum ama cidden merak ediyordum. Bile bile Su'yu onun eline bırakamazdım. Resmen yanında olmak için kurtarmak istiyordu. Yavaşça adımlarla yoluna devam etti. Buna izin veremedim.
Su
Ne kadar zamandır uyuyorum bilmiyorum. Arada gözlerimi aralayıp etrafı izliyordum. Soğuk zeminden farklı olarak yumuşak yatakta yatıyordum. Elimi tutan kişiye bakmak istiyordum ama seçemiyordum. Kokusunu tanıyordum ama bununda aklımın oynadığı bir oyun olabileceğini düşünüyordum. Zaman geçtikçe gözlerimi daha uzun zaman açık tutabiliyordum. Bu iyi bir şeydi sanırım. Gün geçtikçe belki de şartlar geçtikçe daha da güçleniyor.
Yüzüme değen güneş ışınları beni rahatsız ediyordu. Elimi kaldırıp önüme siper ettim. Uzun sürmeden ışık kayboldu. Aradı fazla sürmeden elimde sıcaklık hissettim. Elimi indirip bana bakan gece karası gözlere döndüm. Ne hissettiğini gözlerinden okuyabiliyordum. Özlem ve aşk ağır basan duygulardı. Acaba şuan bende öyle bakabiliyor muydum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİN YILIN ŞAFAĞI (TAMAMLANDI) #Wattys2018
Romance"Beni kullan!" dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. "Onu kendinden uzaklaştırmak için beni kullan bu sevgililik oyununa yanında devam edelim. Bırak bizi sevgili sansın. Böyle olursa senide rahat bırakır." aslında güzel fikirdi ama bu tehlikey...