Entrikalılar Bölüm 18

1.8K 1.3K 141
                                    

Gönlümden geçen gibi değildi her şey... Sadece hayallerle süslenen bir şey...

Berna iyice bize doğru yaklaşmıştı. "Selaaaam." diyerek yanımıza geldi. "Hoşgeldin Berna. Hayırdır senin ne işin var burada?" diyerek karşılık verdim. Berna, masaya doğru bakarak, "Ben sizin kokunuzu alırım." dedi. Bende Berna'ya doğru gülerek döndüm, "Doğru Necati'nin çoraplarının kokusu her yere yayılıyor. Haklısın. Neyse gel otur. Sana da kebap söyleyelim." dedim. Berna da Harun'un yanına oturup, garsonu çağırdım. "Bir buçuk ilave ve yanına yine yayık ayran olsun." dedim. Sohbet muhabbet devam ederken, Berna sağına doğru sürekli dönüp, Harun'a bakıyordu. Harun, Berna'yı dikkate almayıp karşı masalarda ki kızları kesmeye çalışıyordu. 

Garson kebapları getirdi. Karnımız çok açtı hayvan gibi takınmaya başladık. Kebap yerken bile Berna, Harun'a bakmaya devam ediyor ve tebessüm ediyordu. Kebaplarımızı bitirdikten sonra Berna, "Eee ne yapıyoruz?" dedi. Bende durdum durdum turnayı gözünden vurarak, "Seni bilmem ama biz Hacı Hüsam'ı da alıp, okeye gideceğiz." dedim. Necati elini masaya vurarak, "Hacı Hüsam'ı boşverin Berna gelsin o halde." dedi. Harun olmaz gibisinden mimikler yapsa da, "Tamam o zaman." dedim. Adisyonu alıp, kasaya gittim ve hesabı ödeyip çıktık. Telefonu çıkartıp, taksiyi aradım. Dışarısı acayip bir şekilde soğuktu. Soğuktan ağzımızdan dumanlar çıkıyordu. Necati bize doğru dönüp, "Üşüyor musunuz?" deyip güldü. "Benim yağlarım acayip ısıtıyor beni. Siz üşümeye mahkumsunuz." derken taksi geldi. En öne ben bindim. Arkaya, Necati, ortaya Berna ve onun yanına da Harun oturdu. Berna, Harun'a doğru sokulmaya başladı. Harun, "Bir an önce varsak iyi olur." dedi. Şoför, "Nereye gidiyoruz abiler?" dedi. Taksiciye, "Mokattora Grima Oyun Salonu'na gidiyoruz." dedim. Taksici bana doğru garip bir şekilde bakıp, "Orası neresi?" dedi. Bende, "Sen sürmeye devam et ben sana tarif edeceğim." dedim. Taksici sürmeye devam ederken, radyoyu açtı ve slow müzik çalıyordu. "Abi şunu değiştirir misin ya içim gidiyor." diye seslendim. Taksici radyo frekansını değiştirip, hareketli bir radyo kanalını açtı. Necati arkada kopmaya başladı. Bu durumdan Berna rahatsız oluyordu. Çünkü göbeğiyle eziyordu. Harun, Necati'ye dönüp, "Oğlum az rahat dursana!" dedi. Berna bu durumdan hoşlanmış olsa ki tebessüm etti. Oyun salonuna geldik. Necati arkadan parayı uzattı, taksiciye verdi. Taksici paraya bakıp, "Bu ne lan eski para bu. 500 bin lira kağıt para." dedi. Bende, "Necati yapacağın işi... Al abi ücreti." deyip taksiden indik. Oyun salona giriş yaptık. Boşta olan bir masaya oturduk. Garson yanımıza gelip, "Ne vereyim abime?" dedi. Necati garsona dönüp, "Ne veresin abime? Okey takımı getir. Bir de herkese benden çay." dedi. Tabi Necati bunu sadece bizim masa için sandı. Garsonlar tüm masalara çay dağıtmaya başlayınca, Necati şaşırmaya başladı. Adisyona 28 adet çay yazıldı. Okey takımı ve çaylar da geldi.  

Masaya bakıp, "Necati sen karşıma geç. Ortaklıklı oynayalım. Nede olsa Hüsam yok. Artık hesap kime kalırsa." dedim. Harun suratı asmaya başladı. Bir şeyler diyecek ama kıza ayıp olmasın diye seslenmek istemiyordu. Taşları dizip oyunu başlattık. İlk eli Necati ile bizle kazandık. Oyuna devam ediyorduk...

***

1 saat sonra...

1 saat sonra oyunu Necati'yle biz aldık. Baya bir şeyler yeyip içtik. Berna, "Tebrikler. Kumarda kaybeden aşkta kazanırmış." deyip Harun'a yine tebessümlü bakış attı. Berna, adisyonu alıp kasaya giderken, Harun elinden tuttu. "Ben öderim." diye seslendi. Berna itiraz ederek, "Olmaz ikimiz kaybettik, o zaman yarı yarıya ödeyelim." dedi. Harun kafa sallayarak, "Peki o zaman." dedi. Kasaya gidip, kasiyere adisyonu verdiler. Kasiyer, "90 Lira 75 Krş" dedi. Harun ve Berna yarı yarıya parayı ödeyip, oyun salonundan çıktık. Necati, Harun'a, "Nasıl yendik amaaaaa!" deyip sinir etmeye çalışıyordu. "Hadi artık evli evine köylü köyüne iki taksi çağırıyorum. Birisi Berna, diğeri bizim için." dedim. Taksiyi beklerken biraz ağaç olduk. Donup kalacaktık. Donmadan önce taksi geldi. Berna ile tokalaştık. Berna en sona Harun'a bıraktı ve Harun'la tokalaşırken sarıldı. Harun yine şok oldu. 

Bizde taksiye bindik. Mahallede inip bizde kendi aramızda tokalaşırken ben bilerek gıcıklık olsun diye en sona Harun'u bıraktım. Harun, "Abi napıyorsun ya. Zaten sinir oldum iyice. Bizde siz başlamayın." dedi. Necati bize bakarak, "Ooo çifte kumrular hadi geç oldu, yarın daha İrem'le buluşacağım." dedi. Herkes evine doğru ayrıldı. Yorgunluğun ardından kapıyı açmakta zorluk çektim ve "Kapı Kıran" lakabı olan eski Kaan arkadaşımı hatırladım. Kapıyı kırarak açtım. Necati'ye yeniden yaptırırım ne de olsa o alışık. "Tam yapılmamış kapı." deyip Necati'ye yeniden kapıyı yaptırırım. Kapıyı zar zor yeniden oturtup kapattım. Yatağa doğru giderken, "Miyav" sesleriyle kedim Çağır yanıma geldi. Bacaklarıma sürtündükçe içimde garip hisler oluşmaya başladım. Kafamı silkeleyip mutfağa girdim ve buz dolabının kapağını açtım. Sütü alıp bir kaba boşaltıp kedinin önüne koydum. Odama geçip üstümü değiştirdim ve yine her zaman ki yatağıma uzandım. Fakat burnuma kötü kokular gelmeye başladı. Biraz kalkıp, etrafa doğru bakındım. Necati'nin pis kokan çoraplarımı burda kalmış. Üstelik benim dolaptan benim çoraplarımı giymiş. Hemen yatağın altında bulunan ilk yardım çantasını açıp, içinden gaz maskesini aldım ve taktım. Çorabın yanına gittim ve ucundan tutarak hemen camı açtım. Camdan dışarıya salı verdim çorapları. Evin camlarını soğuğa rağmen açtım. Üzerime daha kalın şeyler giyerek ısınmak için hareket etmeye koşmaya başladım. 15-20 dakika sonra pencereleri kapatıp, gaz maskesini çıkarttım ve ilk yardım çantasına yeniden koydum. Işıkları kapatıp yatağıma geçtim uzandım. 

Yatağımdan büyük gürültüyle uyandım. Kalkıp hemen apar topar kapıya doğru gittim. Gelen Necati hiç şaşırmadım doğrusu. Kırık kapıyı yere düşürmüş. Bahane arıyordum şimdi tam oldu kendisi taktırır. Necati hayretle bana bakıp, "Ben böyle girmek istememiştim, birden düştü. Neyse inanmayacaksın zaten yenisini bir daha taktırırız." dedi. Necati içeriye tam anlamıyla geçmeden. Cebinden kavun kılıflı telefonunu çıkarttı. Kapıcıyı arayıp, adresi verdi. "Hadi geç içeri de bana bir şeyler hazırla Necati." dedim. Necati mutfağa gidip, çay suyunu koydu. Ben de televizyondan şarkı kanalı açarak şarkılar eşliğinde günü mutlu geçirmek istiyordum. Eve kedi, köpek, gergedan girmeye başladı. Tamam gergedanı biraz fazla abartmış olabilirim ama kedi, köpek girmeye başladı yani. Malum kapı açık ve içerisi sıcak. "Hoşt, hoşt" diye garip sesler çıkartmaya başladım. Ev artık yol geçen hanına dönmüş bir vaziyetteydi. 

Evin içine birisi zarf atıp kaçtı. Zarfı elime aldım...

Emeğe saygı açısından vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

Facebook grubumuz;

Entrikalılar Wattpad











Entrikalılar  (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin