Entrikalılar Bölüm 19

3.9K 1.2K 103
                                    

Sensizliğin adına, "sessizlik" koydum canıma dokundu...

Multi Medya;

Kavun Necati'nin sinsi gülüşü.

Zarfı elime alıp, kapıya doğru gittim. "Sağım solum önüm arkam saklanmayan sobe..." deyip etrafı kolaçan ettim fakat etrafta kimse yoktu. Üşüyüp tekrar içeri girdim. Zarfı açıp baktığımda, bankadan kredi bilgilendirmesi için bir kağıt gelmiş. "Benim bankalarla işim olmaz ki..." deyip zarfı buruşturup, Necati'nin yanına gittim ve zarfı kafasına fırlattım. Kulağına denk gelince Necati, "Ahh!" diye ses çıkardı. Necati'ye sinsi bir bakış attım. Koridorun oradan sesler gelince oraya yöneldim. Kapıcı gelmiş. "Burası mı olacak?" dedi. Bende "Evet, burası olacak." deyip tekrar Necati'nin yanına geldim. "Senin kapıcılar geldi Necati." diye seslendim. Necati'ye baktığımda, mutfak önlüğünü giymiş bir vaziyette ellerini kıvırarak, "Nerden benim kapıcım oluyor ayol." diyerek gülmeye başladı. Necati'ye iyice yaklaşarak, "Siktir git lan." diyerek tepki gösterdim. Necati kafasını 180 derece döndürerek, "Ne yapıyorum oğlum sana bir şeyler hazırlıyoruz yaranamıyoruz." dedi. Bende, "İyi tamam tamam lanet hayvan olası pislik." dedim. İçeriye geçerek, oturdum. Kapı ustaları, "Bitmek üzere..." diye seslenince bende zürafa ve su aygırı karışımında, "Necatöööööö!" diye bağırdım. Necati panikleyerek, "Ne bağıyorsun lan?" dedi. Bende kaş göz işareti yapıp, kapının orayı gösterdim. Necati, "Hee" diyerek, ustaların yanına gidip ücreti verdi. Kapıcı, "Bu sefer kimse kıramaz, kimseyi bıraktım sen bile kıramazsın, kavunlar kıramaz..." diyerek Necati'yle dalga geçti. Ustalar işini hallettikten sonra, Necati eline süpürge alıp, kapının orayı temizledi. Temizlik yaparken, "Necati şuralara da el atıver." dedim. Seksi bir bakışla, "Olur yavrum." deyip güldü. 

Televizyonu açtım kanepe uzanıp seyrediyordum fakat Necati bir türlü bana rahat vermiyordu. Tam böyle açmışım belgeli, Necati sürekli televizyonun önünü silmeye başlıyor. Adama bir belgesel baktırmıyorlar. Belgeselleri nedense çok severdim. Aslında ben, "Belgeselleştirmediklermizden misiniz yoksa belgeselleştiremediklerimizden misiniz?" diyerek kendi kendimi motive ederken en sonunda, Necati'nin götüne tekmeyi yapıştırdım. Az kalsın, kafası televizyona girip büyük bir derinlik açacaktı. Necati kendini toparlayıp, televizyonun karşısına dikildi. Arkasından görebildiğim kadarıyla, gergedanlar Necati'nin arkasından işler çeviriyor gibime geldi. Gülmeye başladım. Necati, "Bir de gülüyor musun lan." dedi. Bende, "Yok ya ona gülmüyorum, arkana bak sana tecavüz ediyorlar." deyince, Necati arkasına bakıp, "Hassitövbe..." diye bir tepki gösterdi. Koşa koşa üzerime atladı. Neredeyse ince bağırsağım ile kalınbağırsağım kardeş olup işkembem ile dans edecekti. Necati'yi zar zor ittirdim. Mutfaktan, su taşma sesi gelince, Necati apar topar mutfağa koştu. En azından koştu sayılır. Bu onun koşmuş hali sanırım. Bende televizyona odaklanmışken, kapı çaldı. Tam, "Necati!" diye seslenecektim ki vazgeçtim. Kanepeden kalkıp, kapıya doğru gittim. Kapıyı açtım baktım karşımda Harun. Elinde bir poşet vardı. Poşeti elinden büyük bir hızla aldım. Sanrım belgeselde ki kaplanın hızını geçtim. Artık kendi kendime böyle ara sıra can sıkıntısına yarışmalar yapıyordum. Yapmamın amacını kesinlikle bilmiyorum. Sanırım büyük bir işsizlik içerisindeyim. Harun, "Ne düşünüyorsun? Bak fırından bir şeyler aldım sizin için. Necati'ye yetmez diye baya çok aldım." Harun'a bakıp sarıldım. "Vay benim kardeşim ya ne kadar da düşünceli bir insansın. En azından Necati gibi kapı kırmıyorsun." dedim. Necati'ye yine bağırdım, "Necati bak kim geldi. Hem de senin en sevdiğin tarzda birisi geldi." diye seslendim. Necati yine koşturarak gelince hemen kafam dank etti. Harun'u da kenara çektim. Kapı açıktı ve Necati koşturmasını durduramayıp kapıdan dışarı çıktı. Çıkış o çıkış. Kendisini en son karşı evin duvarına yapışırken gördüm. Tıpkı bir sülük gibi yapışmış bir haldeydi. Necati yavaş bir şekilde kafasını bize doğru döndürüp bu sefer yavaş yavaş üstümüze doğru geliyordu. Elimden simitleri kapıp, tekrar mutfağa gitti. Kapıyı örtüp, Harun'la birlikte oturma odasına geçtik ve belgesel izlemeye devam ediyorduk. 

Necati içeriden, benden daha fazla bağırarak seslendi. Belgesellerde ki hayvanlar bile bu kadar bağırmaz. "Çağkaaaaaaaan! Haruuuuuuuun! Hadi gelin..." diye bağırdı. Çiftliğinde Necati babanın. Neyse konumuz bu değildi. Nerde kalmıştık heh, bizde Harun'la kalkıp mutfağa doğru gittik. Necati çayları doldurup masaya koydu. Duble bardak olduğu için bir buçuk çay kaşığı şeker atıp karıştırdım. Necati, Harun'un getirdiği simitleri, börekleri ve poğaçaları tabağa koyup servis etti. "Büyruuuun efendim." diye seslendi. Bizde her zaman olduğu sabah kahvaltısını bu şekilde hunharca tıkınarak geçiriyorduk. 

Ağzım doluyken, kapı çaldı. Harun'la Necati bana bakarken ağzım dolu şekilde, "Ben bakarım." demeye çalıştım. Gülmeye başladılar yine. Kapıya doğru gittim. Kapıyı açtım ve karşımda Mete'yi gördüm. Bir an şok oldum. Gerçekten hala buraya gelmesi beni çok şaşırtmıştı. Mete bana bakıp, "Daha henüz bir şey bitmedi Çağkan. Sen bana git dedin ama ben tam anlamıyla gitmeyeceğim." dedi. Mete'ye bakıp, "Hadi lan ordan. Siktir git şurdan!" dedim. Kafiyeli bir şekilde konuşmam çok hoştur biliyorum. Mete hala kapı da beklerken, arkadan Harun geldi. Cebinden 1 TL çıkartıp, Mete'ye verdi. "Hadi hadi bi doymadınız ya... Sürekli kapı kapı dolaşıyorsunuz." dedi. Harun, Mete'yi sanırım dilenci sandı. Mete, Harun'un verdiği 1 TL'yi cebe atarak, "Şimdi gidiyorum ama sonra yine geleceğim. Dediğim gibi henüz senle işimiz bitmedi." demesine karşın bende sinirlenip üzerine doğru yürümeye başlayınca, Mete yavaştan gitmeye başladı. Kapıyı kapatıp, Harun'la birlikte tekrar mutfağa gittik. Necati hala tıkınmaya devam ediyordu. "Kimdi o hayırdır Çağkan?" dedi. Bende, "Kim olacak, Mete şerefsizi gelmiş." dedim. Harun araya girip, "Hadi ya dilenci değil miydi lan o? Ben boşuna 1TL para mı verdim. Bir de cebine koydu parayı. İnsan almaz." dedi. Necati, "Ne dedi yine o şerefsiz?" dedi. Ağzıma zeytin atarak, "Tehdit etmeye çalıştı. Yok efendim bu burda kalmayacakmış. Ben bu lafları çok duydum. Saçma salak konuşuyor işte." dedim. Necati kafa sallayarak, hala tıkınmaya devam ediyordu. Sonra aniden çok pis bir şekilde geğirdi. Karnını ovuşturarak, "Ohh be ne yedim yine. Çok şükür bugünde doyduk." dedi. Harun, "Sen doymamışsındır boz ayım benim." dedi. Necati, elini Harun'un omzuna atıp diğer eliyle yumruk yaptı ve Harun'un kafasını yumrukla okşuyormuş gibi değişik bir harekette bulundu. Bunu neden niçin yaptığını henüz bende bilmiyorum. Bir yandan yine pis pis sinsi gülüşler sergiliyordu. Ben bunun gülüşlerine hala anlam veremiyorum. Sanki bir şey yapacak gibi ama yapmıyor. Ne olur olmaz yine de tedirgin olmak en iyi bana kalırsa...

Bu sefer çayları ben doldurudum deyip, boş bardakları aldım ve başladım bardakları doldurmaya. Bir bardağı doldururken bardak kendi kendine çatladı. "Kesin hayırsız bir şey olacak." demeye kalmadan bir kez daha kapı çaldı. 

Emeğe saygı açısından, okuduktan sonra oy verip, yorum yapmayı esirgemeyiniz.

Facebook Grubu;

Entrikalılar Wattpad







Entrikalılar  (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin