Bölüm 4

2.2K 172 13
                                    

Babamın bir melek, benimse yarı insan yarı melek olduğumu söylüyorlardı. Bana kalırsa ya delilerle dolu bir eve düşmüştüm ya da çok içtiğimden sızmış saçma bir rüyanın içindeydim. Şu an fazlasıyla aç olduğumu varsayarsak ikinci teorim gerçekliğini yitirmiş bulunuyordu çünkü insan rüyasında açlığı bu denli güçlü hissetmez. O zaman deli oldukları teorim üzerinde düşünüp buradan kaçmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu. Kimsenin buradan elimi kolumu sallayarak çıkmama izin vermeyeceği ortadaydı.

Ayağa kalkarak "Lavobaya gitmeliyim." dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Raven memnuniyetsiz bir şekilde kapıyı açtı. Benden rahatsız oluyor gibi görünüyordu. Umursamadan kapıdan çıktım.

"Girişteki sağdan ikinci kapı." diye bağırdı Raven ama ben arkamı bile dönmeden dediğini yapıp lavaboya girdim. Yüzümü yıkayıp dağılmış saçlarımı topladım amacım zaman kazanmaktı tabi. Gözlerimin altındaki mor halkalar daha da belirginleşmişti. Güneş ışığını yansıtan küçük pencere dikkatimi çekti. Hemen klozetin kapağına çıktım ve pencereyi açtım. Ama pencerenin önünde demir parmaklık bulunuyordu. Çıkış kapısını denemeliydim öncelikle. Hem bir kaç adım yanıbaşımdaydı hemde onlar bana yetişene kadar ben çoktan kapıdan çıkmış olurdum. Her zaman koşma konuşunda başarılıydım. Yeterince hızlı koşarsam kimse bana yetişemezdi.

Kapının ses çıkarmasını önlemek için yavaşça kapıyı açıp koridoru kontrol ettim. Kimse olmadığına kanaat getirdiğimde ise ses çıkarmadan çıkış kapısına kadar geldim ve kapıyı açıp dışarı fırladım. Merdivenleri indiğimde içeriden " Kaçıyor." diye bir bağırış duydum ve hızla binanın sağına doğru koşup ormana girdim.

Güneşli bir hava olmasına rağmen uzun ve sık ağaçlar yüzünden orman oldukça karanlıktı ama bunu umursamadan koşmak zorundaydım. Çünkü arkamdan koşma ve bağırışları duyuyordum.

"Kavin yapma çok tehlikeli." diye bir kız sesi duydum.

Ağaç köklerine takılıp düşmeyi göze alamıyordum o yüzden de dikkatli ama hızlı koşmaya devam ettim. Nefesim kesilmeye, ayaklarım titremeye başladığında biraz yavaşladım ama durmadım. Nereye gittiğimi bilmeden koştum, koştum. Sonunda boşluk bir alanda durmak zorunda kaldım çünkü tam önümde bir adam durdu ve oku bana doğru çevirdi. Ayakta duracak enerjim kalmadığında ise diz çöktüm. Gözlerim kapalı bir şekilde nefesimi düzene sokmaya çalıştım. biraz olsun kendime geldiğimde gözlerimi açtım ve tam karşımda hala oku bana dönük olan adamın belden aşağısının bir ata benzediğini gördüm. Korkuyla geriye doğru çekildim. Tanrım nasıl bir yere düşmüştüm böyle? O sırada arkamda ayak sesi duydum ve ayağa kalkarak koşup Raven'a sarıldım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Aklımın almadığı olaylar yaşıyordum. Raven omuzuma dokundu. O an korkudan ona sarıldığım aklıma geldi ve geri çekilip sinirli olan yüzüne baktım. Sanki garip yaratıkla karşılaşan oymuş gibi.

Barlas'a döndüm bu kez " Orada bir şey var. Bir yaratık." dedim, sanırım ilk kez sesim bu denli titrek çıkıyordu. Raven garip yaratığın yanına gitti ve karşısında durdu.

"O bizden Mike. Sakin ol!" Mike diye bir adı bile olan garip yaratık oku indirdi ve arkasındaki kılıfa yerleştirdi. Hafif bir tebessümle bana baktı.

"Dikkatli olmanızı öneririm küçük hanım. Bu orman pek tekin değildir."

Küçük bir çocuk gibi kafamı salladım. Mike revarans yapıp bizi selamlayarak arkasını dönüp uzaklaştı.Barlas yanıma geldi bense hala titriyordum.

"İyi misin?" Sinirle ona baktım.

"Sence? Babamın bir melek olduğunu söyleyen tanımadığım insanlar tarafından kaçırılıp zorla tutuluyorum. Sonra ormanda garip at görünümlü bir adamla karşılaşıyorum. Buna göre iyi mi olmalıyım?Sen  olaaydın ne hissederdin?"Çenesini kaşıdı.

MUHAFIZLAR Cehennem LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin