Bölüm 18

1.3K 121 25
                                    

"Herşey için teşekkürler."dedim sarılıp iyi dileklerini sunan Bay Wilson'a. İlk görevimizi yerine getirmiştik , benim ilk görevimi tabi ki ve eve dönme vakti gelmişti artık. Helikopterin olduğu eski çiftlik arazisine göz gezdirip diğerlerinin peşinden helikoptere bindim. Uçuş için hazırlıkları tamamlayan Raven kalkışa hazırız dediğinde koltuğuma yaslanıp kemerimi bağladım.

"Sen de benim gibi görevde başarısız olduğumuz hissine kapılmıyor musun?"dedim hemen yanımda oturan Yasmen'e dönerek.

"Hayır. Sen neden böyle bir hisse kapıldın?"

"Çok açık değil mi? 10 kişi öldü belki bunu hakettiklerini düşünen yanım olabilir ama Amber, sence de boşa ölmedi mi?"

"Bilmiyorum ama böyle bir büyü yapıp Sidney'i geri döndürmek bu sorumluluğu da yanında getiriyor. 11 kişinin kaybıyla sonuçlanmış bir görev olabilir ama nice 11 leri kurtardık bunu da düşün."

Haklılık payı vardı Yasmen'in tüm söylediklerinde ama neden içim rahatlamıyordu bir türlü. Genç bir kızın 10 kişi tarafından istismar edilmesi sonra yaratık olarak geri getirilmesi, bu olaydaki en üzücü olay tartışılmaz Sidney'in ölümüydü. Hayalleri vardı belki, geleceğe dair umutları ama hepsi uçup gitmişti. Kader böyle acımasızdı çoğu zaman. Böyle umursamaz ve trajik.

******************

"Özledim seni."dedi Barlas kollarını boynuma doladığında, tepkisiz bir şekilde onun güçlü kollarının arasında kaldım.

"Sadece üç gün oldu."dedim.

"Seni özlemem için yarım saat bile yeterli."dedi bu kez. Hala sarılıyor olmasından rahatsızlık duyuyordum. Ama içten bir şekilde sarılıyor olmasına da bir şey diyemiyordum belki de onun dostluğuna ve sevgisine muhtaçlığımdandı tepkisizliğim. Rahatsızca kımıldadım kolklarının arasında. Bir an koridorun girişinde bir çift maviliğe kenetlendi gözlerim. Raven'ın mavi gözleriydi, duvara yaslanmış bizi izliyordu. Kıpırdamadan olduğu yere mıhlanmış gibi. Hafifçe hareketlendim ve  Barlas'ın kollarının arasında sıyrılıp ayrıldım. Barlas'ın gülümseyen yüzüne baktım.

"İlk görevin gayet iyi geçmiş. Tebrikler."dedi. " Ölmediğin için minnettarım."

"Görev hakkında konuşmasak."dedim yüzümü buruşturmamaya çalışırken, ne oldu, bir problem mi var gibi sorularla karşılaşmak istemiyordum. "Üç gündür bu görevle uğraşmaktan sıkıldım." dedim sadece. Amacım konuyu en kısa yoldan kapatmaktı.Sonra John'un ofisine geçtik rapor vermek için.

"İyi iş çıkardınız çocuklar." dedi John masanın başında oturduğu sandalyede hafif öne doğru eğilirken. Ellerinin masanın hemen önünde birbirine kenetledi. "Her iki grupta başarılıydı."

Diğerleri Central Park yakınlarındaki bir vampir yuvasına saldırmıştı. Noah bir kaç küçük sıyrık almıştı. Onun dışındaki herkes gayet iyi görünüyordu.

"Şimdi odalarınıza geçip dinlenin sabah görüşürüz."dedi. Hepimiz aynı anda yerimizden kalkıp odadan çıktık. Saat gece yarısını geçiyordu.

"Bahçe de bir kahve içmeye ne dersin?"dedi Barlas.

"Odama gidip biraz dinlensem iyi olacak." diye yanıtladım. Bedenen ve ruhen yorgundum. Ya da ondan kaçıyordum.

Yavaş adımlarla ve tamamen bezgin hissetmenin verdiği enerjisiz bir şekilde çıktım tüm merdivenleri ve bana ait Dünya'ma, odama girdim.

Valizimi  yatağın hemen kenarına bırakıp fermuarı açtım ve kafedeki yaşlı adamın hediye ettiği rüya kapanını çıkardım. Yatağın başındaki tabloyu çıkarıp yerine rüya avcısını astım ve tabloyu yatağın altına ittim. Çantadaki eşyaları çıkarırken arasından bir şey yere yağımın dibine düştü. Eğilip aldım ve Bay Wilson'un akşam yemeğinde çektiği fotoğrafla karşılaştım. Giderken elime tutuşturmuştu hiç bakma fırsatım olmadığından hemen çantaya iliştirmiştim ben de.

MUHAFIZLAR Cehennem LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin