Kilere baktığımda yaşlı bir kadının rafları düzenlediğini gördüm. Orta boylarda beyaz saçları omuz hizasında salık bırakmıştı. Kadın beni gördüğünde gülümsedi. Beyaz yüzünün aksine koyu kahve gözleri ışıldıyordu.
"Elindeki bıçak benim için değildir umarım." dedi ve yanımdan geçip elindeki patates çuvalını tezgaha bıraktı. Hemen elimdeki bıçağı tezgaha koydum.
"Sizi daha önce burada görmemiştim." dedim.
"Yemeklerin kendiliğinden yapıldığını mı düşünüyordun." dedi. "Ben bu evim aşçısıyım."
"Bilmiyordum." diye cevap verdim. İlk gün kahvaltı gördüğüm kadını birliğin tek çalışanı zannediyordum.
"Ben Alicia." dedi.
"Memnun oldum. Bende Kavin." kısa tanışmadan sonra bıraktığım su şişeleri tekrar elime aldım. O arada Alicia çuvaldaki patatesleri tezgaha boşalttı. Tek bir el hareketiyle patateslerin kabukları soyuldu. Şaşkınlıkla ona baktım. O fark etmeden şişelerle birlikte mutfaktan çıkıp merdivenlere yürüdüm. Aynı anda merdivenlerden inen Alie ile karşılaştım.
"Alie!" bana döndü. "Mutfakta Alicia diye bir kadın var ve o." duraksadım. Doğru kelimeyi bulmaya çalışıyordum.
"Ve o büyü mü yapıyor." dedi gülümseyerek.
"Evet."dedim.
"O bir cadı."dedi. Gayet normal bir şey söylermiş gibi. Böyle şeyler bir tek bana farklı geliyordu sanırım. Doğru ya aralarında bir tek ben bu Dünya'dan habersiz büyümüştüm. Bazı şeylere alışmak zaman alıyordu.
"Tamam." diyerek odama giden merdivenleri çıkmaya başladım. Ne kadar alıştığımı sanıyor olsam da bu ev bana her gün farklılıklar yaşatmaya devam ediyordu. Bir ev ayaklanıp yürümeye başlasa şaşmayacak kıvama gelmiştim.
Merdivenleri çıkmaya devam ederken Raven'la karşılaştık ikimizde aynı anda bir sağ bir sol yapmaktan bir türlü geçemiyorduk ve bu benim nedensizce gerilmemi sağlıyordu. Sonunda durdum ve kenara kaydım. Yüzüne bakma gereği duymadan geçmesine izin verdim. Hızlı adımlarla yanımdan geçip gitti. Görmezden gelme olayı ikimizinde işine geliyordu sanırım. Çünkü ne ben ne de o konuşmak için bir girişimde bulunmuyorduk. Aynı evde iki yabancı gibi yaşayabileceğimizden pek emin olamasam da gidebildiği yere kadar bu durumun böyle devam edeceğine adım gibi emindim. Ta ki bir gün ikimizden biri pes edene kadar. Odama girip kendimi sıcak suya teslim ettim. Sırtımdan aşağı süzülen su vücudumun gevşemesini sağlıyordu. Dünya'daki en güzel şeyin sıcak bir duş olduğuna bahse girerdim. Vücudun haz duymasına sebep olan bir durumdu ve bir o kadar rahatlatıcı.
Üzerimi değiştirip kütüphaneden aldığım Hayatı Paylaştığımız Varlıklar adlı kitabı elime aldım ve yatağa uzandım. Ne kadar çok bilgi o kadar savunmamı kolaylaştırırdı. Nasıl yaratıklarla karşı karşıya olduğumuzu öğrenmeliydim ve ne kadar çabuk öğrenirsem o kadar kardı benim için.
Vix
Yeraltında yaşarlar. İnsanlara zarar verirler. Tek ayaklı (veya ayaksız), tek gözlü ve kel olarak betimlenirler. Dişleri demirdendir. Zararlı ve iğrenç görünümlü hangi canlı varsa bunların eseridir. İnsanları yoldan çıkartırlar, bazı kimseleri delirtirler. Leş yerler. İnsan ruhunu kaçırabilirler. Arka arkaya sıra halinde yürürler ve yeryüzünde görünmez olurlar. Kara ruhlar, insanoğlunu genelde yalnızken veya korumasız, çaresiz, hasta oldukları ve sıkıntılı dönemlerde yakalarlar. Görünmezdirler, onları ancak şamanlar görebilirler. Yeryüzünden yeraltına gelenleri de kendileri göremezler. İnsanların, kötü ruhlardan korunmak için evlere ve bahçelere dikilen heykellerin, totemlerin veya simgesel direklerin dönüşmesiyle ortaya çıkmışlardır. Son derece tehlikelidirler. Geniş obruklarda ve mağaralarda yaşarlar. Şamanların ortaya çıkarma büyüsü sayesinde varlıkları görüldüğünde yakılarak yok edilirler. Bu büyü okunur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHAFIZLAR Cehennem Lordu
FantasyTanrı'nın en sevdiği Lucifer diğer melekler gibi insanın önünde diz çökmedi. Ona göre kendisi topraktan yaratılmış bir varlıktan daha üstündü. Sonunda kibrine yenik düştü ve cennetten kovuldu. Kendi için hazırlanmış olan cehenneme sürgün edildi. Ama...