Bölüm 20

1.1K 109 16
                                    


Bir an sadece bir anlık korku bedenimin alev almasına yetmişti. Alışkındım belki tehlikelere atılmaya ya da alışkın olmam gerekliydi. Diğerleri böyle bir durumla karşı karşıya olsaydı ne yapardı?Eminim ki Bellinda başını dertten kurtarmayı iyi bilirdi bir büyü yapardı belki. Ya da ustaca bir hamle. Ama ben bu işten sıyrılmanın bir yolunu bulamıyordum. Boş levha bir kafa yapım vardı benim. Bir planım dahi yoktu.

Adam çalılığın tam arkasında durdu. Karanlıkta sesin neyden kaynaklandığını bulmaya çalıştığına adım gibi emindim. Nefesimi tuttum. Sindiğim ağacın hemen yanındaki çalılığın arasında öyle sessizce bekledim. Ne olacaksa önüne geçemezdim sonuçta. Ama aptal gibi kendimi belli de edemezdim. Elimden geleni yapardım tabi ki. Sonra başka bir adamın seslenişini duydum.

"Freddy!" yüzümü sesin geldiği noktaya çevirdim. Sakin ve temkinli bir hamleydi benimki. Biraz deli cesareti biraz merak. Çalılıktaki yaprakların arasından seslenen adamın silüetini gördüm. Keskin bir barut kokusu burnuma kadar ulaşmıştı. Adam Golem'in yanına doğru adımladıkça koku daha da belirginleşti. Barut ve şarap kokusu birbirine karışmıştı adeta. Adam elinde tuttuğu kalın odun parçasıyla yaratığın sırtına vurdu. Hiç etkilenmemişti yaratık, hatta santim oynamamıştı yerinden.

"Beyinsiz. Başımıza yine iş açtın değil mi?" bir kez daha vurdu. Çalılığın hemen arkasındaki daha kısa boylu olan adam hızla diğer adama doğru yürüdü.

"Bir ceset daha." dedi Freddy olduğunu öğrendiğim adam. Sesindeki bezginliği anlayabilmiştim. "Daha fazla burada kalamayız. Bir an önce sinogaga geri götürmeliyiz." diye cevap verdi

"Haham Judah hala bir haber bekliyor ama."dedi diğeri.

"Sürekli onun isteklerini gerçekleştirmekten sıkıldım. Bir kaç milyon dolar için çektiklerimize bak." diye sinirle yanıt verdi Freddy ve hızla yanlarından geçip ilerlemeye başladı. Hemen arkasından diğer adamda hareketlendi. Bir iki adımdan sonra döndü ve hareketsizce bekleyen Golem'e doğru baktı.

"Hadi yürü!" diyerek Golem'in de peşinden gelmesini sağladı.

Onların uzaklaştığından emin olduktan sonra ayağa kalktım. Bir kaç dakika ayaklarımın uyuşmasına yetmişti. Belki de korkudan kasılmamın sonucuydu bu ağrılar. Bir iki adım sonra koşmaya başladım. Onların tam tersi yönünde geldiğim noktaya, parka çıkana kadar koştum.

Ormandan çıkıp parka vardığımda ellerimi dizlerime dayadım. Soluğumun normale dönmesine yetecek kadar dinlenmeliydim. Ciğerlerim acıyordu artık. Her nefeste acıyı soluyordum sanki.

************

Merdivenleri tırmanıp Belinda'yla kaldığımız odaya geçtim. Hızla yatağında uyumakta olan Belinda'nın yanında aldım soluğu. Omuzuna dokunup hafifçe sarstım. Belinda tek hamlede kafasını kaldırdı. Elinde ise tam boğazıma dayanmış olan bir bıçak. Tenimde bıçağın keskin ve soğuk yapısını hissetmiştim. Yutkundum.

"Benim sakin ol!"diyebildim. Bileğini kavradığımda.

"Neden böyle uyandırıyorsun?"dedi Belinda bıçağı boynumdan çekerken.

"Hemen gidip All'a da haber vermeliyiz." Hemen hareketlenip silahlarımızın olduğu çantayı koyduğumuz dolaba yöneldim. "Onu buldum."

"Neyi buldun?"dedi Belinda yatakta oturur pozisyona gelerek.

"Golem ve yanındaki iki adamı."Çantayı dolaptan alıp sehpanın üzerine bıraktım.

"Neredeler?" Belinda'nın sorusuna ne cevap vereceğimi bilmiyordum sonuçta sadece ormanda görmüştüm onları.

MUHAFIZLAR Cehennem LorduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin