İçimden başka birilerine ait sesler duyuyordum. Fısıltıyla hep aynı kelimeleri seslendiriyordu. Raven'ın bilincini kaybetmek üzere olduğunu anlıyordum ve bu benim daha da fazla panik yapmama sebep oluyordu. Ne Raven'a ne de beynimde şiddetle yükselmeye devam eden seslere odaklanabiliyordum.
Kelimeler aklımda vücut bulduğunda bu cümlelerin Raven'la birlikte Noah'a yaptığım büyünün kelimeleri olduğunu anladım. Yalnız başıma bunu yapabilir miydim bilmiyorum ama denemek zorundaydım. Daha kötü ne olabilirdi ki? Elimi yerde yatan Raven'ın kalbimin üzerine koydum. Kalp ritmi yavaşlamaya başlamıştı."Dayan Raven."dedim beni duymasını umut ederek.
Auxilium volo uti mihi risu ordinem Angelorum Caeli, opinionem necesse adjuvet angelum salutis notitia . Auxilium volo uti mihi risu ordinem Angelorum Caeli, opinionem necesse adjuvet angelum salutis notitia.Auxilium volo uti mihi risu ordinem Angelorum Caeli, opinionem necesse adjuvet angelum salutis notitia
Her bir kelimede güçsüzleşiyordu sesim. Bedenim titriyor nefes almakta güçlük çekiyordum. Ama devam etmeliydim, zorundaydım. Cümleler bittiğinde içimde bir şeylerin beni zorladığını hissettim. Sanki vücudum içten beni parçalıyor. Her bir kemiğimi kırıp daha yükseklere çıkıyordu. Göğüs kafesimdeki kemikler kalbime batıyordu. Kanım sanki bir asit gibi damarlarımı yakıyordu. Sadece bağırıyordum. Acıdan bayılabilirdim. Ama acıyı unutmalıydım. Psikolojikti her şey eğer acıyı unutursam o zaman kaybolurdu. Bir an odaklanmaya çalıştım Raven'ın kanayan yarasına. Olmuyordu yapamıyordum. Ölüme yakınmışım gibi geliyor başka şeylere odaklanmak bile içinde bulunduğum eziyete engel olamıyordu. Belki de ben de ölüyordum.
Parmağımla yarayı yokladım. Delik tamamen kapanmıştı ama Raven kendinde değildi. Ayağa kalktım yardım getirmeliydim. Etrafı buğulu görüyor net bir görüntü elde edemiyordum. Yalpalayarak merdivenlere doğru yürümeye başladım. Sonra dizlerimin üzerine düştüm. Kafamı kaldıramayacak kadar kötüydüm. Bir silüet gördüm adımı sesleniyordu. Ama ses bozuk bir kasetten yükselen uğultu gibi geliyordu. Burnumda bir ıslaklık hissediyordum. Silüet bana yaklaştı ve kolumdan tuttu.
"Raven." dedim sadece son gücümle onu gösterdim yerde kıpırdamadan duran bedeni. Sonra etraf tamamen karanlığa büründü.
**************************
Gözlerimi acıtan parlak ışığı gördüğümde gözlerimi biraz aralamayı başarmıştım. Barlas yüzüme bakıyordu. Gözlerimi açmak zor geliyor aynı zamanda başımda şiddetli bir ağrı hissediyordum.
"Kavin iyi misin?" kolumdan tutup doğrulmama yardım etti. Etrafıma baktığımda evin mutfağındaydım. Buraya nasıl geldiğim ise tartışma konusuydu.
"Raven nasıl?" dedim titreyen sesimle. Barlas şaşırmış bir ifadeyle yüzüme baktı.
"Yürü babama gidelim sen iyi değilsin."dedi ayağa kaldırırken.
"Kötü bir şey mi oldu? doğruyu söyle."dedim yalvarırcasına. Tek kelime etmeden John'un odasına sürükledi beni. İçeri girip koltuğa oturdum. Başım şiddetli bir ağrının esiri olmuştu. Kelimeleri kafamda toparlamaya çalışıyordum.
"John! Raven nasıl?"dedim. John Barlas'a baktı. Sonra yine bana döndü. Yavaşça yanıma oturup elimi tuttu. Kötü bir şey olmuştu buna emindim.
"Ne olduğunu söyle bana."dedim.
"Kavin biliyorsun bir yıl önce Ravin'ı kaybettik."Bu imkansızdı. Daha yeni yaşamıştık o olayı. Benim onu kurtarmış olmam gerekiyordu. Denemiştim. Bir yıl geçmiş olamazdı.
"Daha yeni o partideydik. Ancak bir kaç gün geçmiş olabilir."dedim. Bazı şeyleri yerine oturtmaya çalışıyordum.
"İlaçlarını almadın mı sen?" dedi John.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHAFIZLAR Cehennem Lordu
ФэнтезиTanrı'nın en sevdiği Lucifer diğer melekler gibi insanın önünde diz çökmedi. Ona göre kendisi topraktan yaratılmış bir varlıktan daha üstündü. Sonunda kibrine yenik düştü ve cennetten kovuldu. Kendi için hazırlanmış olan cehenneme sürgün edildi. Ama...