Birlikte zor zamanlar geçiriyordum. Bir yandan anlam veremediğim garip rüyalar bir yanda annemin acı içinde karşıma çıkan ruhu. Ne yapmam ne düşünmem gerektiğini kestiremiyordum artık. Ruh sağlığımı bile yitirmek üzereydim. Tek bir şey istiyordum, herşeyden uzaklaşıp kaçmak. Hatta her şeyden çok bunu istiyordum.
O gün odadan çıkmadan yanlızca yattım. Bir kaç kez Barlas gelmişti beni neşelendirmek için ama amacına ulaşamadan gitmek zorunda kalmıştı. Bir iki kere de kızlar geldi. Son gelişlerinde kendimi iyi hissetmediğimi ve rahatsız etmemelerini söyleyip göndermiştim onları. Hatta bunu Barlas'a da iletmiş olacaklar ki o da son bir kaç saattir odama adım dahi atmamıştı. Psikokojimin allak bullak olduğunun onlarda farkındaydı. O yüzden beni kendi halime bırakmışlardı emindim.
Benimse hiç kimse umurumda değildi. Aklımda sadece annem ve söyledikleri vardı. Durmadan düşünüp duruyordum. Birliktekileri düşünüyordum. Tek tek analiz ettim hepsini. Bi ara All' dan şüphelenmiştim. Hatta sadece All'un hareketleri şüphe uyandırıcı geliyordu. All' un bunu yapması için ne gibi bir sebebi olabilirdi ki? Yoktu. All'un bunları yapması için bir sebebi yoktu. Ya da ben bilmiyordum. Sonra Yasmin'i düşündüm. O da birliğe yeni katılmıştı. Doğru düzgün tanımadan içimize almıştık onu. Ama beni kurtarmıştı. Bana zarar vermek istediyse neden kurtarmıştı ki. Onu da elemiştim casus listemden. Hatta onu düşündüğüm için kendime bile kızmıştım. Birliktekilere bu kadar iyiliği dokunan birini suçladığım için.
Daha sonra bunları düşünüp yorulduğuma karar verdim. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Sıcak suyun karşı konulmaz güzelliğine teslim olmak için hazırlandım hem belki de annem tekrar gelirdi. Ben rahatladığım zaman görüyordum onu. Bunu farketmiştim. Bu da muhtemelen melek güçlerimle alakalı bir durumdu, ruhları görebilme yeteneği. Hayal olmadığına emindim artık. Kesinlikle annemim ruhunu görüyordum. Her zaman yaptığım gibi yapıp kendimi suyun rahatlığına teslim ettim. Hiç bir şey düşünmeden öylece suyun yüzeyinde dalgalanan saçlarımı izledim.
*****************
İkinci günün sonunda odamdan çıkmaya karar verdim. Kimse ortalıkta görünmüyordu. Hızla aşağı kata inip ortak salona gittim. All vardı bir tek o da kitap okuyordu. İçeri göz attığımı görünce başını kaldırdı. Yüzüme baktı.
"Afedersin!" dedim odadan çıkmak için arkamı döndüğümde
"Kavin!" dedi. Durdum ve ona doğru döndüm. Oturduğu sofada hemen yanını gözleriyle işaret edip "Oturmak ister misin?" dedi. Yapacak bir işim yoktu. Herkes muhtemelen odasındaydı. Ben de teklifini kabul edip onun gösterdiği yere değil tam karşındaki koltuğa oturdum. Tamam aslında All'la sohbet etmeyi özlemiştim. Birlikte beni en çok onun soğuk esprileri neşelendiriyordu. Hafif gülümsedi ve başını salladı.
"Kaçıyorsun." dedi aynı anda tek kaşını kaldırdı.
"Kaçmıyorum." diyerek arkama yaslandım ve kollarımı önümde birleştirdim. "Burası oradan daha rahat."
"Öyleyse," dedi yerinden kalktı ve hızla gelip yanıma oturdu tabi ki beni de tek kişilik koltuğun kıyısına sıkıştırdı. "Ben de burada oturabilirim" gülümsemesi o kadar yayıldı ki gözleri kısıldı yanaklarını sıkmak istedim o an. Ama tepki vermeden baktım yüzüne. Zıpladı ve " gerçekten rahatmış."
Güldüm bu hareketine . Hatta kahkaha attım. Ama ona hala kızgındım. Sahi ben ona neden kızgındım. O an herşeyi unuttum ya da unutmak istedim. Sadece güldüm. Kolunu omuzuma attı ve "Özür dilerim. "dedi hafif mahcup tavrını takınarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHAFIZLAR Cehennem Lordu
FantasyTanrı'nın en sevdiği Lucifer diğer melekler gibi insanın önünde diz çökmedi. Ona göre kendisi topraktan yaratılmış bir varlıktan daha üstündü. Sonunda kibrine yenik düştü ve cennetten kovuldu. Kendi için hazırlanmış olan cehenneme sürgün edildi. Ama...