Aklımdan geçen kelimeleri birbirine bağladım. O kelimeler düğüm olup boğazımda kaldı ne yutabildim ne çıkarabildim. Sadece bir çığlık döküldü dudaklarımdan o da karanlığa karıştı, kayboldu.
Bir bodruma benziyordu bulunduğumuz yer, çok büyük değildi. Duvarlar yer yer yosunlanmış ,ciğerleri yakacak kadar yoğun rutubet kokusu hakimdi odaya. Hafif loş olan ortamı duvardaki küçük camdan sızan cılız gün ışığı aydınlatıyordu. Çıplak ayaklarımda soğuk toprağı hissediyordum.
"Sen!" dedim beni bağladıkları sandalyenin tam karşısındaki sandalyede gözlerini dikmiş bana bakan Barlas'a "Sen nasıl hain oldun?"
Dudakları kıvrıldı ve yüzünde bir gülümseme belirdi." Ben hain olmadım." Ayağa kalktı."Ben hep haindim."
Demir kapı gürültüyle açıldığında yüzümü kapıya çevirdim. Barlas hemen kapıya adımladı. Cehennem hizmetkarı görüş alanıma girdiğinde sırtımı sandalyeye yasladım. Sanki kaçabilecek yerim varmış gibi...Gözlerindeki alev içime kazındı. Onlar kordan bedenlere sahip cehenneme hizmet için yaratılmış yaratıklardı. Bunu daha önce kitapta okumuştum. Barlas'ın karşısında durup bir dizinin üzerine çöktü ve yüzünü Barlas'a çevirdi. Yaratık konuşmaya başladığında binlerce farklı çığlık kulaklarımı doldurdu. Kulaklarımı kapatmak istedim o an ama bu tabiki mümkün olmadı. Barlas'a baktığımda bu durumdan hiç rahatsız olmamamış gibi çığlıkları dinliyordu. Başını salladı.
"Anladım! Şimdi çık dışarı." Yaratık ayağa kalkarak kapıdan çıktı ve tekrar kapıyı kapattı.
Yüzümü buruşturup Barlas'a baktım. Sanki midemdeki tüm safra ağzımın içini doldurmuştu. Barlas tekrar karşımdaki sandalyeye oturdu. O tanıdık gülümsemesi yüzüne yayıldı. Eskiden sıcak gelen gülümsemesi şimdi dondurucuydu. Kehribar gözleri karanlığa teslim olmuş siyaha bürünmüştü.
Sonunda kendimde konuşacak gücü bulduğumda
"O yaratıklar senin anneni öldürdü Barlas. Sen nasıl olur da onların tarafında olursun aklım almıyor." diye bağırdım. "John'un ne hale geleceğini hiç düşündün mü?"Ellerini aralıklı olan ayaklarının arasında birleştirip bana doğru eğildi. Karanlık gözlerini yüzüme çevirdi ve kahkaha attı. "Şuan beni düşündüğüne şaşırıyorum. Ya da John'u. Şuan kendin için endişelenmen gerekmiyor mu?" Yüzünü bana daha da yaklaştırdığında geri çekildim. "Sana ne yapacağımızla ilgili en ufak bir fikrin yok değil mi? Seni neden buraya bu şekilde bağladığımı da bilmiyorsun."
"Bilmiyorum doğru. Bana ne yapacağını umursamıyorum. Seni birlikten uzaklaştırmış olmak bana yetiyor." dedim ve bende ona doğru eğildim. Nefesini yüzümde hissediyordum.
"Söylesene Barlas sırtımdaki o dövmeler senin eserin mi?" şaşırdığı gerilen yüzünden anlaşılıyordu. Bu kez o geriye yaslandı ve sırtını sandalyeye yasladı. "Dövmeleri gördüm. Bu dövmeleri Ramona'yı benden uzaklaştırmak için yaptığını da biliyorum. Ama bu kadar zahmete niye girdiğini gerçekten merak ediyorum." Ayağa kalktı ve odada turlamaya başladı."Bunları biliyordun ve hiç bir şey yapmadın mı?" Tam karşımda durdu. "Benim bir hain olduğumu biliyordun ve kendini korumak için hiç bir şey yapmadın mı?" diyerek bağırdı.
Kahkaha attım. "Şimdi bana kendimi senden korumadığım için kızıyor musun?"
"Bu kadar salak olabileceğini düşünmemiştim." Tam karşımda durup karanlık gözlerini üzerimde gezdirdi. " Birliktekileri korumak için kendi ayaklarınla teslim oldun. Başına geleceklerden haberin bile yok." Gülümsüyordu yine.
"Her şey beni kandırmak için değil miydi? Beni sevdiğin yalanı gibi." Onun yüzü düşerken ben gülümsedim. "Raven'ı da bu yüzden karaladın. Birlikten kaçacağını teslim olmayacağını biliyordun. Beni kaçırdığında tüm gözler Raven'a yönelsin diye. Çünkü sen birliğe geri dönüp hainliklerine devam edeceksin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHAFIZLAR Cehennem Lordu
FantasyTanrı'nın en sevdiği Lucifer diğer melekler gibi insanın önünde diz çökmedi. Ona göre kendisi topraktan yaratılmış bir varlıktan daha üstündü. Sonunda kibrine yenik düştü ve cennetten kovuldu. Kendi için hazırlanmış olan cehenneme sürgün edildi. Ama...