Meets ( Part 2 )

802 67 8
                                    

   Okumadan geçmeğin! Önemli!

   Merhaba Sevgili Okuyucularım. Uzun ve doyumlu bir bölüm olduğuna, gelecek bölümlerin de uzun ve doyumlu olacağına emin ola bilirsiniz. Gelecek bölümlerde sizi sürprizler bekliyor! ;) Yeni bölümün çabuk gelmesini isteyenler, sınırı geçsin. Eminim ki oylamakla, yorum yapmak, bir bölüm yazmaktan daha kolay! :) Kitabım hakkında görüşlerinizi yazarsanız mutlu olurum! Uzun yoruma ithaf var!  Medyada bölümden kareler var ve şarkı ekledim. Seveceğinize eminim! ;)

Sınır : Vote 100 Yorum 30 ;) Önceki bölümü 600'e yakın kişinin okuduğunu düşünürsek, az bile!) Ne kadar çabuk sınır geçerse, bölümler de o kadar çabuk gelir!) 

İyi Okumalar! ;) 

   Dün ki konuşmamızdan sonra, Pınar numaramı almış, yarın bana konum atacağını söylemişti. Sabaha Pınarın mesajıyla uyanmıştım. Konum atmış, ve ne kadar çabuk gelirsek, o kadar mutlu olacaklarını yazmıştı. Mesajını yolladığı gibi Enise iletmiştim. Çok geçmeden de beni aramış, bir saate alacağını belirtmişti.

   Ben de kısa bir duştan sonra, siyah şifon, belinde deri kemerleri ve her iki tarafında derin yırtmacı olan elbisemi giymiştim. Makyaj olarak, toprak tonlarını kullanmış, elmacık kemiklerimi allıkla vurgulamış, dudağımı kontürlemiş, ve yine açık toprak tonunda rujla makyajımı tamamlamıştım. Saçlarımı maşalayıp, dalgalar haline getirip, hacim vererek salık bırakmış, aksesuar olarak sadece saat takmıştım. Nude topuklularımı giyip, siyah deri klaçıma üzerime parfüm sıktıktan sonra, parfümümü, allık ve rujumu atıp, odamdan çıktım. Amirayla Gizem kahvaltı masasının son eksiklerini koyarken, beni görmüş, ve beğeniyle süzmüştüler.

   " Tanrım inanılmaz gözüküyorsun " diyen Gizemi " Kesinlikle " diyerek destekledi Amira. Tebessüm ederek onlara teşekkür ettim. Kızların bakışları arkama kayınca, ben de arkama döndüm.

   Enis gelmişti ve o da çok şık gözüküyordu. Üzerinde siyah kandurası ve bordo kefiyesi vardı. O beni beğeniyle süzerken, ben de onu beğeniyle süzüyordum. Sonunda boğazını temizleyerek,

   " Hazırsan gidelim " diyerek sessizliği bozdu. " Hazırım " derken, yanına doğru ilerledim. Kızlara dönüp onlara el sallarken, bize hayranlıkla bakıyorlardı.

   " Annenle konuştunmu? " diye soran Enise sadece " Hayır " demekle yetindim. Annemle konuşmamıştım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Konuşursam ne tepki vereceğini bilmiyordum. Babamla daha yakından tanışma şansımı kaybetmek istemiyordum. Belki de babamı bu son görüşüm olacaktı. Bu hafta sonu İstanbula geri dönüyordum. Enisin doğum günü ve defile bittikten sonra.

   " Konuşman lazım ama " diyen Enisle düşüncelerimden ayrıldım. Kafamı sallayarak onayladım. Ama bu gün konuşamazdım. Yüz yüze konuşmak daha iyi olacaktı. Enis arabaya biner binmez konumu kontrol etmiş, en geç yarım saate orada olacağımızı söylemişti.

   Attıkları konuma varınca, burasının bir çiftlik olduğunu gördük. Geniş bir araziye sahipti. Araba büyük demir kapıların yanına varınca, çok geçmeden kapılar açılmıştı. Araba uzun bir yolda ilerleyip, tek katlı ahşap villanın önünde durdu. Villanın kapısından, önde babam, ardından karısı olduğunu düşündüğüm kadın, sonra da Cumahla Pınar çıkmıştı. Enisle birlikte arabadan inerken,

   " Hoş geldiniz " diyerek, bizi ilk babam, sonra da karısı Selamladı. Pınarla Cumah bizi gülümseyerek Selamlarken, babam bizi içeri davet etmişti.

   Kapıdan geçer geçmez, bizi geniş, yüksek tavanlı salon karşılamıştı. Tavana kadar yükselen pencereler, üzerinde beyaz tül perdeler, beyaz seramik zemin ve mavi yastıklı koltuklarla ortama huzur hakimdi.

OasisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin