Seni Seviyorum Demek Için, Sevgililer Günü'nü Beklemeyin ❕
Sevgililer Günü'nüz Kutlu Olsun ❕
Davetten çıkmış, eve döneceğimizi zannederken, Enis eve giden yola girmemiş, farklı bir yola sapmıştı. Nereye gittiğimizi sorarken de, ' Sürpriz ' diyerek geçiştirmişti. 20 dakikalık yolculuğun sonunda, kaldığı eve gelmiştik. Enis arabadan inince, ben de onun gibi arabadan indim. Binadan içeri girerken, binanın özel çalışanı Enis'i ve beni geçen defaki gibi saygıyla Selamlayıp, asansöre doğru yöneldi. Görevliyle birlikte asansöre binince, görevli Enis'e hiç bir şey sormadan, 51.katı bastı. Enisin evi 49'la 50.kattı. 51.katın ne olduğundan ve neden oraya gittiğimizden haberim yoktu.
Asansör 51.kata varıp, kapıları açılınca, görevli bizden önce çıkıp, açılan kapıyı, bizim geçmemiz için tuttu. Binanın en üst katıydı ve helikopter vardı. Şaşırmama fırsat tanımadan, elimi tutarak helikoptere doğru yöneldi. İlk Enis binip, daha sonra da benim binmem için elini uzattı. İkimiz de kemerlerimizi taktıktan sonra, Pilot arapça Enisle konuştu. Uçuşa hazır olduğumuzu söyleyip, helikopteri çalıştırınca, Enisle birlikte kulaklıklarımızı taktık. Nereye gideceğimizi söylemediğinden, sabırsızlıkla gideceğimiz yere varmamızı bekliyordum.
Gece Dubai bir başka güzeldi. Havadan şehri izlerken, sanki yere değil de gökyüzüne bakıyormuşum gibi hissetmiştim. Yer, sanki simsiyah gökyüzü, ışıklandırılmış binalarsa, yıldızlardı. Burj Al Arab Hoteli rengarenk ışıklarıyla kendini farkettirirken, buraya geldiğimden beri oraya gitmediğimiz aklıma geldi. Helikopter oraya doğru havada süzülürken, oraya gittiğimizi anladım.
Çok geçmeden, Pilot tekrar telsizle arapça konuşarak, inmek için izin aldı. Pistte helikopteri karşılayanlar hazır olunca, helikopter, piste indi. Özel görevli helikopterin kapısını açıp, inmem için elini uzattı. Arapça teşekkür edip, uzattığı elini tutarak, helikopterden indim. Enis'te ardımca helikopterden inip, yanımda durdu.
Az önceki görevli kendini tanıtıp, bu gün bize yardımcı olacak olan görevli olduğunu söyleyip, asansöre doğru yöneldi. Biz de onu takip ederek, açtığı kapıdan içeri girdik. Asansör altın işlemeli ve baya genişti. Burj Al Arab (Anlamı Arap Kulesi) Hoteli, Dünyanın ilk 7 Yıldızlı ve en lüks Hoteliydi. Yelkene benzediğinden, Yelken Hotel diyenler de vardı. Yelkene benzemesinden dolayı da, yanına Dalga şeklinde olan, Jumeirah Beach Hotel'i yapmışlardı.
Asansör durunca, görevli bizden önce çıkıp, gideceğimiz yere doğru yönlendirdi. Etrafımızı akvaryumdan tavan ve duvarlar sararken, akvaryumun altındaki yoldan ilerleyerek, restauranta girdik. Restaurant Denizaltı yolculuğu yapılan, sualtı akvaryumuna açılıyordu. Görevli restaurantın girişinde bizi beklerken, "AL Mahara Restaurantına hoş geldiniz. Bu taraftan lütfen " diye arapça konuşarak, bizi iki kişilik masaya doğru yönlendirdi.
Restoranda bizden ve müzisyencilerden başka, bizim gibi dört çift daha vardı. Onların da hepsine özel hizmet eden görevliler ve garsonlar vardı. Bir de akvaryumda bir o yana, bir bu yana yüzen balıklar. Garsona bir şey demesine gerek kalmadan, garson gelip, her ikimizin kadehini kırmızı şarapla doldurdu. Diğer garsonsa, karşımıza kapalı tabaklarda yemekleri bırakıp, kapaklarını alarak yanımızdan uzaklaştı.
Deniz mahsülleri ağırlıklı yemeklerden yerken, bizden üç dört masa önde, sahnede güzel şarkı söyleyen bayana dikkatimi verdim. Bayana, piyanist ve kemancı eşlik ediyordu. Üzerimizi değişmeye fırsatımız olmadığından, üzerimizde hala davette giydiklerimiz vardı. Ben beyaz elbise üzerine giydiğim siyah işlemeli abayamla, Enis'se davetteki kandurasıylaydı. Etrafımdaki çiftlere dikkat edince, onların da abayada ve kandurada olduğunu fark ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oasis
RomanceBazı Aşk'lar Okyanus gibidir. Görmesen de, sonunun bir yerde bittiğini bilirsin... Oysa ki, Enis'in Okyanus gözlerinde gördüğüm, Sevgimin, Sevgimizin Sonsuzadek Bitmeyeceğiydi! Aşk sürprizlerle doludur. Kimin olacağı, ne zaman, nerede, nasıl olacağı...