21. Bölüm "Yağmur.."

6.9K 384 84
                                    

Multimedya : Erdem ve Sevda (temsili)

~~21. Bölüm~~

Gece kulübünden Erdem beni sürükleyerek çıkarıyordu. Ayaklarımı yere sabitlemeye çalıştım ama ayakkabılarım olmadığı için zorladıkça katlanılmaz bir acı veriyordu. Erdem'in parmakları, parmaklarıma kenetlendiği için kurtarmam neredeyse imkansızdı.

"Erdem nereye gidiyoruz? " dedim sitem ederek. Madem sürükleyerek götürüyordu bari cevap versindi öyle değil mi? Ama yok Erdem bey o zahmete bile girmiyordu.

"Erdem canım acıyor!" dedim bu sefer. Çünkü çıplak ayakla yürümekten ayaklarım ağrıyordu. Erdem durdu. Kaşlarını kaldırıp bana baktı. Bir şey görememiş olacak ki tekrar sürüklemeye başladı. Gözlerimi devirip beni sürüklemesine izin verdim. Ara sokaklardan geçtikçe yerdeki taşlar daha çok canımı acıtıyordu. Allah aşkına niye arabayla gitmiyorduk.

"Erdem bari arabayla gidelim. Ayakkabılarım yok ve canım acıyor." diye sitem ettim bu sefer. Erdem'in eli elimi bıraktı. Erdem ani bir hareketle beni kucağına alınca çığlık attım. Çığlığım boş sokakta yankılanırken refleks olarak kollarım boynuna dolanmıştı.

Erdem hala sorularımı yanıtsız bırakırken havadan düşen yağmur tanelerinden korunmak için Erdem'in göğsüne sığındım.

Çok geçmeden ayaklarım yerle buluşunca küçük bir taksi durağının önündeydik. Erdem beni bir taksiye bindirip kendide yanıma bindi.

"Erdem..." cümlenin devamını getiremedim çünkü Erdem sözümü kesmişti.

"Araba kullanamayacak kadar yorgun hissediyorum. Ayrıca bana gidiyoruz. Aileni merak etme dün gece Sena halletmiştir. Yani umarım. Lütfen başka soru sorma!" Bir nefeste söylemişti bütün bunları. Ama bu kadar sözcüğün içinden ilgimi çeken tek şey 'bana gidiyoruz' olmuştu.

"Asla.." diye itiraz ettim hemen. Erdem kaşlarını kaldırıp bana baktığında "Sana falan gitmiyorum ben. Eve gidiyorum." dedim kaşlarımı çatarak. Çünkü gitmek istemiyordum. Zaten eve gidince annemden bir ton azar işitecektim. Bir de Erdem'in böyle emrivakilerini sevmiyordum. Bana sormadan hakkımda karar vermesi beni çileden çıkartıyordu.

Erdem hiç istifini bozmamış, kafasını geriye yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Bu sinirlerimin iyice tavan yapmasına neden olmuştu.

Omzunu dürtükleyip "Alo sana diyorum!" dedim sesimi yükselterek. Ama nerde? Adamın umrunda bile değil.

Önüme dönüp ağzıma geleni saydırmaya başladım. Tabiki saçmaladığımın farkında değildim. "Sen bana emir veremezsin Erdem Haznedaroğlu. Ayrıca yaptıklarını unutmadım. Öküzsün sen. Şu anda beni kaçırıyorsun. Kız kaçırmak suçtur. Seni şikayet edeceğim. Dava açacağım sana. Sürüm sürüm süründüreceğim seni. Bir hafta falan vermiyorum sana. Ayy canım yaprak sarması çekti. Aman o nerden çıktı? Ne diyordum ben. Ha polis amcalara şikayet edeceğim seni. Bu yaptıklarının cezasını ödeyeceksin. Saçlarım da ıslandı zaten. O sarışın yellozu öptüğünü de unutmadım. Hem sen niye kolunu jiletle.." sözümü kesen Erdem'in sıcak dudaklarıydı. Kısa bir öpücüktü ama etkiliydi. Şu an takside olmamız yanaklarımın yanmasına sebep olmuştu.

Erdem bir nefeslik uzağımda duruyordu. Bu yakınlık kalbimdeki bütün hücrelerin halay çekmesine neden olmuştu. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken önce üst dudağı alayla yukarı kıvrıldı sonra pis bir sırıtış peyda oldu yüzünde.

BENDEN ÖNCE ÖLMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin