26. Bölüm ^Sana Aşığım..^

6K 334 99
                                    


Keyifli Okumalar... :) :) :)

~~26. Bölüm~~

Oturduğum sert yer yüzünden yerimde rahatsızca kıpırdandım. Havaalanında hostes geçişini izinsiz kullandığım için güvenlikler polisi aramışlardı. Erdem  de buna sebep olduğu için hemen yan tarafımdaydı. Kaç saattir bu soğuk nezarethanede duruyorduk bilmiyordum.

Belki üç, belki altı..

Sert tahtanın üzerinden kalkıp demirlere doğru yürüdüm. Artık çocuklarıma anlatabileceğim bir nezaret anımız da olmuştu. Olsun zaten ağır bir suçum yoktu. Erdem de yanımdaydı. Bir kaç saat daha dayanabilirdim sanırım.

Demirlere tutunup sıkıntıyla nefesimi bıraktım. "Erdem!" dedim sıkıldığımı belli ederek somurturken.

"Bir saniye bile yanımdan ayrılmana tahammülüm yok!" diye tısladı kısık ve öfkeyle dolup taşan bir sesle.

Başımı parmaklıklara yaslayıp gerçekleşmeyeceğini bilerek de olsa  Erdem'i görebilmeyi diledim. Daha sonra yaptığım saçmalığın farkına varıp üzgünce gözlerimi kapattım. " Barışmamızın ilk saatlerini geçirdiğimiz yere bak!" dedim sitemle.

Boşlukta yankı yapan birkaç tok ayak sesi işittim. Sanırım Erdem de benim gibi parmaklıkların ucuna kadar gelmişti.

"Madem o kadar çok yalnız kalmak istiyorsun buradan çıkınca daha zevkli şeyler yapabiliriz." dediğinde, onu tanıyan biri olarak sırıttığını anlamak hiç zor değildi. Gözlerimi kocaman açıp inanamazca ona baktım. Ama aramızdaki duvar elbette buna engel oluyordu.  Sessiz kalmam üzerine birkaç dakika sonra yüksek sesli bir kahkaha patlattı.

"Hemen fesat anlama sinemaya falan gideriz diye düşündüm." dediğinde utançla kafamı yere  çevirip parmaklıklardan uzaklaştım.

"Pislik!" diye tısladım dişlerimin arasından. Sinirle geriye dönüp sert tahtanın üzerine otururken Erdem'in cevabı dudaklarımda küçük bir tebessüm oluşturmuştu.

"Seni seven bir pislik olabilirim belki."

***

Sonunda Ufuk gelip bizi kurtardığında  Erdem'in arabası olmadığı için Ufuk'un arabasındaydık. Ufuk arabayı kullanırken Erdem ve ben arka taraftaydık. Başımı Erdem'in göğsüne yaslamış ve özlediğim tarçın kokusunu içime çekmenin hazzıyla gözlerimi kapatmıştım.

Erdem'in vücudumu saran kolları gevşediğinde başımı Erdem'in göğsünden kaldırmadan yüzüne baktım. Tutuklu olduğum kahveleri huzurlu bir şekilde kapanmıştı. Kemikli yüzü rahat bir ifadeye bürünmüştü. Elmacık kemiklerine düşen kirpikleri hafifçe aralandığında kahve irisleri ortaya çıkmıştı.

"Varlığını hissetmenin bu  kadar güzel olduğunu unutmuşum." dedi yorgun ve pürüzlü sesi. Gözlerimi gözlerinden alamazken   bizi içine çeken çemberin etkisine kapılmıştım.

Kocaman bir yangın beni alevlerin içine çekerken bir yanımda büyük bir hüzün peyda oldu. Elimi kaldırarak Erdem'in yüzüne koydum. Erdem hafif bir tebessüm ederek yüzünü elime yasladı.

"Seni çok seviyorum." dedim hüzünle. Bu cümleyi ona söyleyememiş olmak içimde bir volkan misali büyümüştü. " O gün o kelimeleri içimden gelerek söy..."

BENDEN ÖNCE ÖLMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin