Minik dudaklarına kısa bir an kendi dudaklarımı bastırdıktan sonra anında hızlanan kalbimle birlikte geri çekildim.
Elimi kalbime götürüp tavana bakarken yüzümde tarif edemeyeceğim bir gülümseme vardı. Son olarak diğer elimi de dudaklarıma götürüp fısıldadım.
"İyi geceler öpücüğümü de aldığıma göre, rahatça uyuyabilirim. Yeniden iyi geceler, Sehun." Gözlerimi kapatmadan önce son söylediğim şey bu olmuştu.
****
"Sana yaptıklarımın bir anlamı yok, Luhan. Ve artık böyle düşündüğün için seninle takılmak istemiyorum." Sehun anlamsız bakışlarla söylerken mırıldanarak karşılık verdim.
"Ama... Ama ben seni seviyorum, Sehun. Bırakma beni, lütfen."
"Umurumda değil. Şimdi def ol!" Sehun beni Tatstar'dan yaka paça dışarıya atarken bağırmaya başlamıştım.
"Sehun! Sehun, lütfen!"
"Luhan? Luhan, bana bak!" yüzümde hissettiğim yavaş ama beni sarsacak olan tokat ile nefes nefese gözümü açtım. Göz kapaklarımın açılmasıyla bana, üstüme eğilerek, endişeyle bakan Sehun'u görmüştüm.
Aklıma az önce gördüğüm rüya gelince bir anda onun etkisiyle atılarak kollarımı Sehun'un boynuna doladım. Sanki beni gerçekten bırakabilirmiş gibi sımsıkı tutup, kendime daha çok çekmiştim.
"Hepsi bir kâbustu. Bak, geçti... Ben yanındayım, korkma." Sehun tek eliyle belimi hem tutup hem okşarken, diğer eli de güven verircesine saçımda geziniyordu.
"Yanımdasın, değil mi? Bırakmayacaksın beni..." Saçlarıma birkaç kez rahatlamam için öpücük kondurduğunda ben de yavaş yavaş rahatladığımı hissetmiştim.
Bir gün Sehun'u göremeden duramayan ben, onun beni bırakma düşüncesiyle bile berbat hissetmiştim. Aslında onu kaybetmekten bu kadar korktuğumu az önceye kadar ben bile bilmiyordum.
Ama şimdi yanımdaydı ve beni sıkıca sarıyordu, değil mi? Şu an korkmam için bir sebep yoktu çünkü Sehun tamamen, canlı kanlı bir şekilde, yanımdaydı.
"Bırakmayacağım..." mırıldandığında iç çekip kollarımı boynundan ayırdım. Sehun da beni bıraktığında başımı mahcubiyetle eğip dudaklarımı ısırmıştım.
"B-Ben... Seni uyandırıp, rahatsız ettiğim için özür dilerim." Utandığım için az çıkan sesime rağmen Sehun'un beni duyabilmesini ummuştum. Ki duymuştu da...
Çenemden tutup ona bakmamı sağladıktan sonra konuştu.
"Herkes kabus görür, ufaklık. Öncelikle bunda utanman gereken bir şey yok, bana rahatça bakabilirsin. İkinci olarak beni uyandırmış sayılmazsın, ben zaten su içmek için kalkmıştım. Son olarak bana eğer hep öyle sarılacaksan, ben her kâbusunda yanında olmak isterim..." son lafı dudaklarımın kontrolüm dışında kıvrılmasına sebep olmuştu.
"Eğer uyandığımda bana sen bakacaksan ve sarıldığım kişi sen olacaksan, ben her zaman kabus görmeye razıyım." Söylediğim şeyden sonra gülümseyip saçlarımı karıştırmış ve öyle konuştu.
"Uyuyalım hadi." Onu sadece başımla onaylamış ve sonra yastığa geri koymuştum. Sehun da yüzü bana dönük bir şekilde yattığında direk gözlerini kapatmıştı ama ben en azından bu gecelik gördüğüm kabus yüzünden onun yanımda olduğunu hissetmek istiyordum. Bu yüzden de elimi aramızda duran eline uzattım.
Elini tutmadan sadece üstüne koysam da Sehun hissettiği temasla gözlerini açıp, önce elimize sonra da bana bakmıştı ve ben o bakışından sonra açıklama yapma gereği hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSTAR
Fanfiction**** "Bana yardım eder misin?" beklemeden sorduğumda bana baktı. "Ne konuda?" "Senin gibi olmayı bana öğretmen konusunda..." "Ne?" söylediğim şey ile bu sefer bakışlarında şaşkınlık hakim olmaya başlamıştı. "Duydun işte... Bana nasıl bu şekilde güç...