**Şarkı önemli ve iyi okumalar**
"Hayır..." Yüzündeki gülümseme anında silinirken ben gülmemek için yanaklarımın içini ısırmakla meşguldüm.
İşte şimdi senden bugünün acısını çıkaracaktım, Sehun. Ne de olsa intikam benim için ılık makbuldü...
"Ne?" Sehun bana yakından bakarken onun gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı ve şaşkınlık bir parça canımı acıtmıştı.
"Dedim ki... Hayır." Ellerini yüzümden yavaşça ittirirken söylemiştim.
"Luhan, anlayamıyorum. Neden? Benimle birlikte olmak istediğini sanıyordum..."
"Bugüne kadar öyleydi de..." Dayanma gücüm, Sehun'un bakışları yüzünden gerçekten zorlanıyordu. Ben onu bu şekilde üzgün göreceğimi düşünmemiştim. Sadece ne saçmaladığımı sorup, sinirlenir ve inat eder sanmıştım ama şu anki bakışı bunlardan uzak bir hayal kırıklığı barındırıyordu.
"Ne değişti bir anda? Tüm gün onca şey yaşamışken, bir saat öncesinde sarmaş dolaş öpüşürken, şu an fikrini ne değiştirdi?" Sehun çaresizce sorduğunda derin nefes alıp gözlerinin içine baktım. Onu üzgün görmeye dayanamıyordum.
"Ne mi değişti? Bir bakalım... Sabah senin rahatsız olduğun söylendi bana, çok endişelendim. O yolun nasıl geçtiğini bilemedim ama sonunda yalan olduğu ortaya çıktı!" omzuna çok acıtmadan vurup, devam ettim.
"Sonrasında kapıyı anahtarın olmasına rağmen açmadın!" bir kez daha vurmuştum.
"Ben sinirlendikçe sen karşımda pis pis sırıtıp beni daha da delirttin!" Sehun ne dediğimi ve yaptığımı anlamaya çalışırken ben her seferinde yeniden vuruyordum. Sanırım orası bugün morarmazsa bir daha morarmazdı.
"Ardından beni tüm hislerinden haberim olmadan yeniden öpüp ağlattın! Sonra bana sevdiğini söyleyip beni yeniden delirttin! Bence çok şey olmuş..." cümlemi bitirip göz devirdiğimde Sehun bana hala aynı bakmaya devam ediyordu.
Zeki Sehun'un bugün şaka yaptığımı anlaması neden bu kadar uzun sürmüştü?
"Luhan, ben üzgünüm. Amacım san-" Sehun'un cümlesi benim atmaya başladığım kahkaha yüzünden bölünürken Sehun'un bu sefer kaşları çatılmıştı. Ama daha fazla dayanamamıştım çünkü onu istemediğime inanması çok saf ve sevimliydi.
"Komik bir şey mi söyledim, Luhan? Ne olduğunu bana da açıklar mısın?" Sesi sitemli ve biraz da sinirli çıkarken ellerimle yanaklarını sıktırdım.
"Çok tatlısın ama sen..." Sehun ellerimi tutup beni durdurduğunda onu azıcık, ucundan sinirlendirmiş olabilirdim. Ve bu da beni azıcık, ucundan korkutmuş olabilirdi.
"Luhan, güzelim... Ne yapıyorsun? Ne diyorsun, hiçbir şey anlamıyorum!" sakin olmaya çalışıp söylediğinden sonra yutkunup gözlerine baktım.
"Anlamadın mı, Sehun? Bugün beni kızdırdığın için ufak bir intikam almak istemiştim sadece..." dudak büzdüğümde Sehun'un rahatladığını görmüştüm.
"Şaka mıydı yani?" Evet, ondan biraz korkup, dudağımı ısırarak, masumca başımla onaylamıştım ama Sehun da bazen fazla korkutucu olabiliyordu. Sinirlenmese bile bakışları beni ürkütebiliyordu.
"Ciddisin sandım..." sitemli bir şekilde göz devirdiğinde kollarımı etrafına sardım ve başımı göğsüne yasladım.
"İntikam almak istedim, özür dilerim." Sehun sarılmama karşılık verdiğinde mırıldanmıştım.
"Çok acımasızcaydı, Luhan. Beni gerçekten korkuttun." Sehun'un söylediği şeyden sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Aslında aklımda daha acımasız bir tane vardı ama sana kıyamadım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSTAR
Fanfiction**** "Bana yardım eder misin?" beklemeden sorduğumda bana baktı. "Ne konuda?" "Senin gibi olmayı bana öğretmen konusunda..." "Ne?" söylediğim şey ile bu sefer bakışlarında şaşkınlık hakim olmaya başlamıştı. "Duydun işte... Bana nasıl bu şekilde güç...