** 333K olmanın şerefine sürpriz bir özel bölüm ehehe. Şaşırdıysanız eğer amacıma ulaşmışımdır, hala ayakta olanlara ve sabah kalktığında görecek olanlara da iyi okumalar. Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin, şarkıya da bakabilirsiniz ehehe **
Saatler süren ameliyatın bitmesiyle ter içinde ameliyathaneden çıkarken bir yandan da elimdeki kanlı eldiveni çıkarmakla meşguldüm. İşimi seviyordum, yaptığım meslek bana en iyi gelen şeylerden biriydi fakat üzerime sinen kan kokusu... İşte ona karşı da aynı hisleri beslediğimi söyleyemezdim.
İşimde en sevmediğim şeylerden biri kan kokusu olsa da tek hoşlanmadığım durum da bu değildi. Bir de bana en iyi gelen, adeta taptığım, adamın varlığını parmağımdan ve kolumdan ameliyatlar sırasında kısa bir süre çıkarmak zorunda olmak da epey kötüydü. Çünkü Luhan ile gün içinde ikimiz de epey bir yoğun olduğumuzdan dolayı pek fazla iletişimde bulunamıyorduk. Haliyle benim de bu anlarda tek güç kaynağım parmağımda ve bileğimde taşıdığım aitlik takılarıydı. Onlar bana Luhan'ın fiilen yanımda olmasa bile aslında hep benimle olduğunu gösteren en büyük simgelerdi.
Bu yüzden de ameliyattan çıkıp ellerimi yıkar yıkamaz her zaman ilk işim onları yerlerine takmak oluyordu. Hem olur da yanlışlıkla takmayı falan unutursam diye de korkmuyor değildim. Sonuçta Luhan'ı bilirsiniz inatçı, kıskanç ve huysuzun önde gideniydi ki eğer tersine denk gelirsem unutmamın üzerinden onu aldattığıma dair onlarca senaryo üretmesi çok da uzun sürmezdi. Yani tamam, minik sevgilim artık 31 yaşına gelmiş bir yetişkin olabilirdi ama özünde o hala aynı Luhan'dı. Hala benim bebeğim, yaramaz sevgilim ve hayatımın anlamı olan kıskanç eşimdi. Kısacası Luhan, Luhan'dı işte.
Yine de bu şekilde olmasından kesinlikle rahatsız değildim zira 10 yıllık evliliğimizde onu her an o olduğu için sevmeye devam ettiğimden ilk günkü kadar mutluyduk. Ve evet, ilk tanıştığımız o gün dahi hala dün gibi aklımdayken biz çoktan 10 yılı devirmiştik bile. Vay be. Bu şekilde düşününce epey bir zamandır ona aşıktım ki bilirsiniz zamanında aşka inanmıyorum diye gezen bir insanken sayesinde bu hallere düşmüştüm. Ama o cümleler Luhan'ı tanımadan, hayatıma katmadan kısa bir süre öncesinde kalıyordu. Çünkü artık aşkın hayattaki en gerçekçi ve bizi en canlı tutan şey olduğunu biliyordum. Ha bir de o aşkın 3 yıldan sonra bittiğini iddia edenler vardı ki onlara da zerre inancım yoktu. Yani sonuçta 10 yıldır aşıksanız ya istisnaydınız ya da gerçek aşk asla bitmiyordu.
"Bugün yeni doktor gelecekmiş. Hakkında epey güzel şeyler duydum. Belki de kendime ayarlarım, ha?" Junmyeon yanıma gelip omzuma vurarak söylediğinde ona suratımı buruşturarak baktım.
"O kadar yoklukta mısın da yeni gelecek doktorlara bile görmeden asılıyorsun?" Onunla dalga geçtiğimde bana gözlerini devirmişti.
"Hatırlatırım sen gelmeden önce bu hastanenin en yakışıklısı ve en gözde bekarı bendim. Şimdi herkes sana aşık olduğu için kimse bana dönüp bakmıyor." Yapmacık bir kıskançlıkla söylediğinde hoşnut bir kahkaha atarak verebilecek en güzel cevabı verdim.
"Bana aşık olanlar umurumda dahi değil çünkü benim gözüm sadece birini görüyor." Elimi kaldırıp daha şimdi taktığım yüzüğümü gösterdiğimde gözlerini kısarak bana baktı.
"Sen ve Luhan'a olan körkütük aşkın... Luhan cidden çok şanslı biri ki onu böylesine deli gibi seven birine sahip."
"Asıl şanslı olan benim çünkü ona sahibim." Junmyeon romantikliğime kusar gibi bir tepki verdiğinde bu sefer de göz deviren ben olmuştum. Çünkü 'yine ne kadar romantik ve yapış yapışsınız' falan diyecekti ki bunları ağzından defalarca kez duymuştum. Fakat öyle değildim, sadece aşıktım. Çok, çok fazla aşık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSTAR
Fanfic**** "Bana yardım eder misin?" beklemeden sorduğumda bana baktı. "Ne konuda?" "Senin gibi olmayı bana öğretmen konusunda..." "Ne?" söylediğim şey ile bu sefer bakışlarında şaşkınlık hakim olmaya başlamıştı. "Duydun işte... Bana nasıl bu şekilde güç...