♥💫12.Bölüm:💫♥

56.6K 2.1K 37
                                    

Nikâh kıyılmış şimdiyse yalnızca yakın akrabaların olduğu bir akşam yemeğinde Aras'ın yanı başında oturmuş ayranımı yudumluyordum. Her şey bir rüya gibi gerçekleşmişti, aşağıya indiğimiz ilk andan itibaren üzerimizdeki mutlu ve hayran
bakışları hissetmek beni çok sevindirmişti. Gelen herkes yakın olduğu için oldukça samimi ve içten bir ortam oluşmuş, üzerimdeki stres de uçup gitmişti. Henüz hiçbir kötü tepki ile karşılaşmamış aksine oldukça sıcak karşılanmıştım kendimi iyi hissediyor oluşumun en önemli sebeplerinden biri de buydu. Çünkü insanlar apar topar evlenişimizi yanlış da anlayabilirdi ve bu tarz düşünceleri duymak beni oldukça üzerdi. Hala daha olayların hızına yetişememiş, bir şeylerin çok hızlı olduğunu düşünüyordum fakat yarına çıkacağımız garanti olmayan bir hayatta güzel şeyleri ertelemek oldukça manasız olurdu.

Alkışlar eşliğinde kıyılan nikahın ardından halaylar çekilmiş, delicesine oyun havaları çalınmıştı son olarak da başta biz olmak üzere çift dansları yapılmıştı. Gülsüm annenin ve Ömer babanın bir saniye olsun bakışlarını üzerimizden eksik etmeyişi bende tarif edemeyeceğim duygulara sebebiyet vermişti. Oyunlar oynanmış üzerimizdeki tüm enerjiyi atmıştık şimdiyse akrabalarla hep beraber koca bir sofranın etrafına oturmuş keyifli sohbetler eşliğinde yemek yiyorduk. Normalde yemekte konuşmak pek hoş karşılamasa da bugün belli ki kimsenin içi içine sığamıyordu.

Birbirimizi gördüğümüz ilk andan beri Aras'la ellerimiz sıkıca kenetlenmiş ve şimdi de masanın altında, hemen kucağımın üzerindeydiler. Her halinden belli olan mutluluğu verdiğim kararın doğruluğunu gün yüzüne çıkarıyordu. Büyük ellerinin arasında kaybolmuş olan ufak ellerim bana eşsiz bir manzara sundu.

"Ee gelin kızım ne iş yapıyorsun bakalım bahset biraz kendinden." Aras'ın büyük halası olduğunu öğrendiğim Dicle Hala sorduğu soruyla meraklı bakışları üzerimize toplamıştı. Önümdeki peçeteyle dudaklarımı temizledikten sonra tebessüm ederek konuşmaya çalıştım.

"Halacım ben mimarlık son sınıf öğrencisiyim. Allah nasip ederse de bu dönemin sonunda diplomamı elime alacağım." Dicle hala aldığı cevaptan memnun olmuş olacak ki yüzünde genişçe bir gülümseme peydah oldu.

"Maşallah gelinimize belli ki seni çok iyi yetiştirmişler. Sahi annen ile baban nerede peki kızım?. Seni neden bu gününde yalnız bıraktılar." Gün boyu ne zaman gelmesini beklediğim soru en nihayetinde gelmişti. Aradan ne kadar yıl geçerse geçsin annemin ve babamın yokluğunu hala dile getirirken içimden bir parça koltuğunu hissediyordum. Avuçlarımın arasında olan eli biraz daha sıkı kavradığımda Gülsüm anne halimi anlamış olacak ki olaya müdahale etti. Zaten Gülsüm anne müdahale etmese cevap verebileceğimden bile emin değildim.

"Ikisi de sizlere ömür abla. Hem o nasıl soru abla annesiyle babası işte burada tam da yanı başında." Dicle halanın yüzünde gördüğüm pişmanlık içimdeki vicdanı körükledi. Bile isteye yapmadığı bir şey yüzünden benden yaşça büyük bir insanın üzülmesini istemezdim.

"Kusura bakma kızım ben bilemedim densizlik ettim. Seni üzmeyi hiç istemezdim." Dicle halayla kurduğum göz kontağından onun ne kadar iyi birisi olduğunu bakışlarından anlamıştım. Etraftaki diğer kadınlar da hala gibi üzgün bakıyordu fakat böyle bir günde üzgün olduğumu belli etmemeliydim.

"Sorun değil Dicle hala hem nereden bilecektin ki, merak etmek en doğal hakkın. Ben artık üstesinden geldim bu konuların." Kendimi sakinleştirmeye çalışmış olsam da yanaklarıma pompalanan kan beni zor durumda bırakıyordu. Başımı hemen yanımdaki Gülsüm anneye içtenlikle çevirdim. Sürmeli gözleri bana bir anne edasıyla bakıyordu. Gözlerindeki hüzün bir anda dağıldı ve eliyle sırtımı sıvazlayıp konuyu dağıtmak istercesine farklı bir konu açtı.

MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin