Elimin üzerindeki kafa ile gülümsedim. Tüm gece boyunca beni beklemiş ve uyuya kalmıştı büyük ihtimalle. Gözlerim karnıma kaydığında heyecandan gözlerim parladı ve Aras ı dürtmeye başladım.
" Aras, Aras uyansana." Bir süre homurdandıktan sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı sonra hiçbir şey olmamış gibi geri kafasını koydu. Kafasını koymasıyla kaldırması bir olduğunda gözlerimin içine baktı ve gülümsedi.
" Uyanmışsın güzelim." ardından alnıma bir öpücük kondurdu ve dikkatle yüzümü incelemeye başladı.
" Senin yüzün iyice sararmış ben gidip sana yemek alayım bari."
" Aras bir durur musun lütfen önce çocuklara baksak hani nasıl olur?." biraz düşündükten sonra kafasını salladı.
" Tamam o zaman sen burada bekle bende bir tekerlekli sandalye alıp geleyim." tam itiraz etmek için ağzımı açacağım sırada parmağını dudağıma koydu ve " itiraz yok, itiraz yok!." kafamı mecburen salladım. Elimi öpüp odadan çıktı bir kaç dakika içerisinde tekrar odaya girdiğinde tekerlekli sandalyeyi yatağın yanına koydu ve beni kucağına alıp tekerlekli sandalyeye oturttu. Bir sürü bebeğin içerisinde olduğu bir odanın önüne geldiğimizde merakla gözlerim bebeklerin üzerinde gezindi. Aras yanımda eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu ve elini uzatarak iki küçük bebeği gösterdi.
" Oğullarımız orada güzelim." Gözlerimi bir saniye bile olsun bebeklerden ayırmazken çok küçük olmaları gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Aras gözümden akan iki damla yaşı baş parmağı ile sildi ve yüzümü yüzüne çevirdi.
" Üzülme sakın güzelim onlar şimdilik küçük bak göreceksin onlar kocaman olacak ve benimle birlikte seni çıldırtacaklar. " Söyledikleriyle gülümsedim, elimi kaldırıp yanağına koydum ve baş parmağımla okşamaya başladım.
" Aras, iyi ki benimsin bizimsin. " arından dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Yanımıza gelen hemşireye kafamı çevirdiğimde gülümseyerek bizi izliyordu.
" Hangisi sizin?. " söylediği şey ile gülümsedim ve elimle Uraz ve Uzay ı gösterdim ve " Bizimkiler. " diye düzelttim.
" O zaman size kolaylık dinliyorum hanımefendi bebekleriniz çok yaramaz. " söylediği şey ile kaşlarımı çattım. Ne demek benim çocuklarım yaramazdı diğer çocuklar çok fazla usludur ama benim çocuklarım çok fazla yaramaz değildir.
" Yanlış bir şey mi söyledim hanımefendi?. " kaşlarımı düzelttim gülümsemeye çalıştım.
" Yo pardon dalmışım sizinle alakalı değil. " kafasını anlayışla salladı ve yanımızdan uzaklaştı. Hemşire yanımızdan uzaklaşır uzaklaşmaz kendi kendime mırıldandım " Uzay ve Uraz. " ne dediğimi anlayamayan Aras anlamamış bir ifadeyle yüzüme baktı.
" Uzay ve Uraz çocuklarımızın adı Uzay ve Uraz olacak."
" Güzelim bu konuyu seninle daha öncede konuşmuştuk dedemin adını vereceğim ben oğullarımdan birine." sert bir şekilde gözlerine baktığımda o da tek kaşını kaldırdı ve bana bakmaya başladı.
" Ben asla oğluma Rıfkı adını vermem. "
" O niyeymiş hanımefendi. "
" Çünkü ben öyle istiyorum ve onlar benim oğullarım beyefendi. "
" Senin oğulların olduğu kadar benimde oğullarım sen onları tek başına yapmadın hem ne güzel isim işte Rıfkı bak kulağa ne kadar hoş geliyor Rıfkı gel oğlum bak ne kadar güzel geliyor kulağa. "
" Saçmalama Aras, ben Uzay ve Uras dediysem öyle olacak yoksa sen unut o aklındaki benimle ilgili planları bir yıl daha benden uzak kal odadaki koltukta yatta aklın başına gelsin. " dediğim şey ile kaşlarını çattı.
" Yani diyorsun ki illa Aras sana ters köşe yapacağım."
" Aynen öyle ben diyeceğimi dedim. Bebeklerin kimlikleri ile gelmeden sakın bana yaklaşmaya kalkışma kafanı kırarım vallahi. " sıkıntı ile ofladı.
" Tamam tamam sende hemen tehdit et zaten gidip doktorla konuşalım sonra senin karnını doyuralım." tamam anlamında kafamı salladım. Bir şeyler mırıldandığını duyuyordum ama ne söylediğini anlayamıyordum. Yine neler karıştırıyorsun acaba Aras efendi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
Tiểu Thuyết Chung"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...