EYLÜL'DEN
Yediğim triliçeler yüzünden şişen karnıma eş zamanlı derin bir nefes aldım. O dördüncü tiriliçeyi yemeyecektim. Görkem'in bana zorla denettiği hamile tulumuna baktım. Daha karnım bile çıkmamışken bu acele niyeydi bilmiyordum. Tulumun yandan düğmesini kapatıp kabinden dışarıya çıktım.
"Görkem bak bunun hiçbir yeri açık falan değil bunu alalım çıkalım ben daha fazla hiçbir şey deneyemem." Gülümseyerek kafasını salladı.
"Tamam bunu alıp gidelim sahilde biraz oturduktan sonra abimlere geçeriz. Annem ve babam orada daha fazla saklamanın da hiçbir anlamı yok." Tedirgince baktım anne ve babasının vereceği tepkiden korkuyordum.
"Tamam o-olur." Sesimin titremesine içimden küfürler ettim.
"Korkuyor musun?." Ne yapacağımı bilmez bir şekilde yüzüne baktım.
"Ne korkcam canım hıh."
"Öyle diyorsan öyledir. Hadi kendi kıyafetlerini giy." Kafamı sallayıp kabine geri girdim. Anne ve babasının hamile olduğumu öğrenecekleri için endişeliydim. Belki de anne ve babası bebeğim ve beni istemeyecekti. Bu düşünceyle gözlerimin dolmasına engel olamadım.
Ne diyebilirdim ki zorla oğullarıyla zorla evlenemezdim ya. Çantamdaki sudan birkaç yudum alıp kendi kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Kim ne derse desin ben tek başıma da bebeğime yeterdim. Daha fazla Görkem'i bekletmemek için kabinden çıktım.
"Hadi gidelim." Karşıdaki kasanın önüne geçip tulumu görevliye uzattım.
"69.95 kuruş efendim." Çantamdan cüzdanımı çıkartıcakken Görkem önüme geçip parayı verdi ve poşeti aldı. Ne yaptığını sanıyordu bu? Evleneceğiz dedik diye ona muhtaç olacağımı falan mı sanıyordu?.
"Görkem ne yaptığını sanıyorsın? Bu tarz şeyleri sevmediğimi biliyorsun."
"Bağzı huylarımızı birbirmiz için törpülememizde bir sorun görmüyorum ben." Gözlerimi devirdim birkaç taviz verebilirdim.
"Bugün iki oldu Görkem bey nasılsa daha bol zamanımız var burnundan fitil fitil çıkartırım bunların acısını."
"Hay hay afeti devranım. Sen ne yapsan mübahtır bana." Tekrar tekrar gözlerimi devirirken içimde tur yapan fillere küfür savurdum. Bu duruma artık sinirlerim fazlasıyla bozulmaya başlamıştı.
"Fazla romantiklik iyi gelmiyor Görkem. Sen daha fazla romantikleşmeden gitsek iyi olur." Gülerek elini omzumun üstüne attı. Eline omzuma attığı dik dik baktım.
"O kadar da demedik Görkem yavaş gel istersen." Omzumdaki kolunu indirip yürümeye devam ettim. Öyle kolay değildi bu işler Görkem bey. Senin zannettiğin kadar kolay lokma olmayacaktım artık. Nerede sana zıtlık nerede sana gıcıklı artık orada ben olacaktım. Bunca zaman iyi Eylül ile oldun bakalım bu Eylül'e katlanabilecek misin.
Önce kokusunu yanıma ilişti sonra da yanımda bitti ve elimi sıkıca tuttu. Bir süre birleşik olan ellerimizi inceledikten sonra kaşlarını çattı. Allah bilir yine neler düşünüyordu. Sağ yüzük parmağımı eline alıp öptü daha sonra sol yüzük parmağımk da öptü.
"Parmakların boş kaldığı son dakikalar. Önce sağ parmağın kısa bir süreliğine dolu olacak sonra da sol parmağın sonsuza dek dolu olacak. Kalbine giden darmar bas bas benim olduğunu haykıracak."
|*|*|*|*|*|*|*|*|*|
İPEK'TEN
Pilav tabaklarını ve türlüleri koyduğum tabakları büyük tepsiye koydum. Dolaba dilimleyip attığım kavun ve karpuz tabaklarını tepsinin ortasına bıraktım. Buz dolabından kompostoyu alıp büyük meyve suyu bardaklarına koydum. Bahçeden değişik sesler gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
Tiểu Thuyết Chung"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...