13 Ağustos Çarşamba günü tarihiyle düzenlenmiş haliyle yayımadır.
13.08.2019
21.26Karanlık tek görebildiğim şey karanlık. Etraf oldukca buğulu, sisli neresi olduğu belli olmayan ıssız bir yer. Zorlanarak da olsa kollarımdan güç alarak ayağa kalkmaya çalışıyor, etrafıma bakınıyorum. Az ileride sislerin içerisinde küçük bir kız çocuğu görüyorum. Belki diyorum kendi kendime, belki bu kız nerede olduğumu biliyordur ve bana yol gösterir. Koşar adım küçük kız çocuğunun yanına gidiyorum bu esnada o da bana sırtını dönüyor. Arkadan bakınca tıpkı benim küçüklüğüme benziyor.
" Git buradan, kaçmalısın o gelmeden git buradan..." Ne dediğine anlam veremiyor yüzünü görmek için çaba sarfediyorum.
"Anlamıyorum, burası neresi kimden kaçmalıyım?." Gözlerimi kırpıp açtığım o saliselik anda küçük kız çocuğu kayboluyor. Etrafta onu aramaya çalışırken belimden sıkıca geriye doğru çekiliyorum. Olduğum yerde çırpınırken bir erkeğin göğsüne yaşlı olan sırtım tüm çabalarıma rağmen olduğu yerden kıpırdamıyor bile.
"Artık benden kurtulamazsın, her şey için çok geç." Aras'ın kulaklarımda yankılanan sesi bedenimi gerim gerim geriyor, sırtımdan soğuk terlerin akmasına sebep oluyor.
Bedenimdeki kollar yok olduğunda bu kez Aras'ı da bulamıyorum. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde toprakla dizlerimi buluşturuyor olanlara anlam vermeye çalışıyorum. Tam bu esnada karnımda hissettmeye başladığım derin acı beni iki büklüm etmeye yetiyor da artıyor. Bakmaya, avuçlarımın arasındaki kendi kanımı görmeye gücümün olmadığını hissediyorum. Bedenimdeki acılar daha da artmaya başladığında korku dolu bakışlarım karnımı buluyor. Yaranın olduğu yer etrafına siyah bir şekilde yayılıyor ve bir duman halinde yok oluyordu.
Ve ben o an anlıyorum ki korkularımın içerisinde yok oluyordum ...
&&&
Gözlerimi araladığım ilk andan beri bedenim zangır zangır titriyor, ağzımdan kaçan hıçkırıklara ve tişörtümü ıslatan gözyaşlarıma engel olamıyordum. Öylesine çaresiz öylesine zavallı hissediyorum ki kendimi bir kâbusa bile tek başıma başa çıkamıyor oluşum bana kendimi berbat hissettriyordu.
Omuzlarıma sarılan kollar beni önce korkuttu fakat sonrasında Eylül'ün yatıştırıcı sesi kulaklarıma iyileştiğinde rahatlamaya çalışarak gözlerimi kapattım. Belki de en iyi unutma yöntemi korkularımızı görmezden gelmek onu hatıralarımızın en arka sayfasına saklamaktır.
.............
Oldukça gergin olduğum bir kahvaltı sofrasında kaçamak bakışlarla Aras'ı seyretmeue çalışıyordum. Gördüğüm o kabusun ardından öylesine güzel öylesine huzurlu bir rüya görmüştüm ki kabusun en ufak anını dahi hatırlatmıyordum. Zihnimde ne kadar kötü düşünce varsa bu güzel rüya ile beraber teker teker yok olmuştu.
Salatalıktan bir çatal daha aldıktan sonra daha fazla yemek istemediğimi fark ediyor ve elimdeki sıcacık çay ile birlikte arkama yaslanıyorum. Hala Tüm bu olup biteni alışamamış olsam da içimde en ufak pişmanlık kırıntısı dahi bulamıyorum. Çünkü kendi duygularıma da onun duygularını da sonsuz bir güvenim var. Ömer amcanın -Aras'ın babası- genzini temizlemesi ile elimdeki çayı masaya bırakıp ağzından çıkacak olan cümleleri kovalamaya başladım. Söyleyeceği her bir kelime benim için hayati önem arz ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
Ficción General"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...