❤💫3.BÖLÜM💫❤ '《♡》'

73.7K 2K 133
                                    

15 Temmuz pazartesi günü itibariyle düzenlenmiş haliyle yayımadır.
15.07.2019-
00.36

Yalnız kalmak ve kafamı toparlayıp güzel bir çizim yapmak için sahildeki banklardan birinin üzerine oturmuş bir dizimde kağıdım bir elimde kalemim kız kulesini seyrediyordum. Boş günüm olan pazar günlerini geriye kalan altı günün aksine kendime ayırıyor, kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Kulaklığımdan kulağıma oradan da yüreğime akan Cem Adrian'ın sesi her bir hücremi yeniliyordu. Kağıda ilk darbeyi yaparak kız kulesini tekrar tekrar çizmeye başladım. En gerçekçi, en güzel çizimi yapana kadar da durmayacaktım.

Zamanın nasıl akıp gittiğini anlayamamış çizimimi çoktan bitirmiştim. Kolumdaki saatten gördüğüm kadarıyla saat öğleden sonra ikiydi ve yaklaşık üç saattir bu bankta oturuyordum. Uyuşan bacaklarımı esnetmek içi banktan aşağıya sallandırdığım sıra banka bırakılan kahve bardağıyla bir hafta önce çalıştığım yerde tanıştığım Aras'ı gördüm. Neden burada olduğunu kavramaya çalışırken kulaklığımı çıkarmayı başarmıştım.

"Aras senin ne işin var burada?."

"Hiç öyle karşı caddeden geçiyordum sonra seni gördüm ve kahve alıp seninle sohbet etmek istedim." Bu adam fazla mı hızlıydı yoksa ben mi fazla yavaştım. Çünkü yalnızca bir kez konuşmuştuk ve o da taş çatlasa beş dakikaydı.

"Ben neden yanıma geldiğini anlamadım. Arkadaş bile değiliz ki."

"Neyse ki seninle arkadaş olmak gibi bir derdim de yok." Beklemediğim cevabına karşı kaşlarım havalanmış egosunun kaynağını merak etmeye başlamıştım.

"Pardon madem arkadaş olmak gibi bir niyetin yok ne diye yanıma geliyorsun?. Amacın ne senin?." İzinsiz bir biçimde solumdaki boşluğa oturmuş sinir bozucu bir şekilde tebessüm etmeye başlamıştı.

"Çok dik kafalısın dediğim şeyi direkt olarak yanlış anlıyorsun. Ben seninle daha çok duygusal bir şeyler düşünüyorum. Seni daha önce gördüğümü hatırladığımı söylemiştim belki de bu yüzden sana doğru çekiliyorum." Çok mantıksız konuşuyordu ve ben daha fazla bu konuşmanın içinde bulunmak istemiyordum.

"Bak bugün hiç karşılaşmamış gibi yapalım ve ben de gideyim. Daha fazla konuşmak istediğimi sanmıyorum çünkü söylediklerini mantıklı bulmuyorum. Kahve için de teşekkürler ama maalesef içemeyeceğim." Kağıdımı büyük dosyamın içine koyduktan sonra ayaklandığım sırada elimden tutarak gitmemi engelledi.

"Gitme sadece biraz konuşmak istiyorum seninle kötü bir niyetim yok." Şimdi o da ayağa kalkmış aramızdaki boy farkından ötürü kafamı kaldırmış ona bakıyordum.

"Rica ediyorum gitme."

"Pekala sadece kahveyi bitirene kadar kalabilirim." Az önce kalktığım yere oturmuş denizi seyrediyordum.

"Kahven sütsüz şekersiz umarım böyle içiyorsundur." Onaylamak için başımı salladıktan sonra kahveden bir yudum aldım.

"Sence de fazla hızlı değil misin? Daha birbirimizi tanımıyoruz bile ama sen geçerken öylece gördükten sonra kahve alıp sohbet etmeye geliyorsun."

"Haklısın hızlıyım ama üç gün sonra memlekete geri döneceğim ve bir daha buraya ne zaman gelirim belli değil. Gitmeden seninle tanışmak istedim."

"Memleketin neresi?." Bir yandan kahvemi yudumluyor diğer yandan da ağzından çıkacak kelimeleri merakla dinliyordum.

"Mardinliyim ben."

"Güzel bir memleket benim de yakın arkadaşım oralı on beş tatil için muhtemelen oraya geleceğiz. Bizi ailesiyle tanıştırmak istiyormuş. Belki orada denk geliriz." İlk andan itibaren yüzünde olan gülümseme gittikçe büyüyor ve samimileşiyordu.

MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin