BİR HAFTA SONRA
İPEK'TEN
Eylül'ün zorla elime tutuşturduğu katoloklardan birinin daha sayfasını çevirdim. Şu an annem, ben ve Eylül harıl harıl gelinlik arama peşindeydik. Eylül için en güzel gelinliği seçmeye çalışıyorduk. Gördüğüm her yeri taştan prenses model gelinlikle kusmanın eşiğinden dönüp sayfayı hemen çevirdim.
Bu gelinliği yapanın da alanın da aklına şaşardım. Diğer modellere göz gezdirmeye devam ederken içimde bir yerlerde ukte kalan hayallerimin sesini zar zor bastırıyordum.Eylül'ün bir anda çığlık atmasıyla irkilerek döndüm. Ayağa kalkmış büyülenmişçesine elindeki katoloğa bakıyordu.
"Tövbe bismillah kuyruğuna basılmış enik gibi ne bağırırsın yeni gelin." Tam da söylemek istediklerimi dile getiren anneme sevgi dolu bakışalar attım.
"Vallahi anne ağzımdan aldın lafı."
"Buldumm gelinliğimi buldum." Elindeki dergiyi bir kez daja havaya kaldırıp açık olan sayfaya aşk dolu bakışlar attı.
"Göster bakayım nasıl bir şey." Ayakta dikilmekten vazgeçip annem ve benim arama oturdu.
"İşte bu aşık oldum. Bu gelinliği almazsam ben evlenmem."
"Kızım tövbe de." Sayfaya baktığımda gelinliğe büyülenmişcesine baktım. Benim doğru düzgün bir gelinliğim bile olamamıştı. Gelinlik fransız danteli kolları tül ve dantelden oluşan üst kısımın oturduğu alt kısmının da salaş geldiği bir gelinlikti. Gelinliğin önü gayet kapalıyken arkası kürek kemiklerini açık bırakacak açıktı.
"Eee nasıl çok güzel değil mi." Aklıma uçuşan hüzün bulutlarını bir rafa kaldırdım. Kardeşimin mutluluğuydu söz konusu olan.
"Kızım iyi güzel gelinlik ama eğer ben oğlumu tanımışsam bu gelinliği sana kolay kolay giydirmez." Bu sırada Eylül'ün yüzünden hayin pırıltılar belirdi.
"Siz hiç meram etmeyin o iş bende. Elimde öyle bir şey var ki Görkem asla itiraz edemeyecek." Görkem'in itiraz edememeyeceği şeyi bile mersm edememiştim. Aklımda sadece yaşayamadıklarım vardı. Ne bir sözüm, nişanım ne de kınam olmuştu. Sadece benim haberim olmadığı ve neredeyse kendimde olmadığım ufak bir nikahım olmuştu.
"Ee İpek sen ne diyorsun nasıl." Yüzüme zorla da olsa bir tebessüm kondurdum.
"Çok güzel canım eminim sana da çok yakışır."
"Tamam o zaman ben modaevini arayayım randevu alayım. Boşu boşuna kalabalık bir zamanda gitmeyelim." Kafamı salladım orada bekleyip oğullarımın bunalmasını istemiyordum.
"Tamam sen telefonla konuşurken ben de bir çay koyayım. Zaten birazdan beyler de gelir."
"Tamam canım." Üst kattaki oturma odasından çıtkıktan sonra koridorun sonunda olan yatak omın yanındaki odaya girerek çocukları kontrol ettim. İkisi de mışıl mışıl uyuyorlardı. Bu aralar bana normalden daha fazla uyuyorlar gibi gelse de annem Aras'ın da bu dönemlerde sakinleşip sürekli uyuduğunu söylemişti. Mutfağa indim çay suyunu koydum.
Eylül'ün gelinliği gerçekten çok güzeldi. Küçükken birlikte hayaş kurarlen o hep evlenmek istemediğini oldu ki evlense bile düğün yapmayacağını vr gelinlik giymeyeceğini söylerdi. Bense hep balık model kolları kayık dantalleli bir gelinlik istediğimi söylerdim.
Ama kime nasip kime kısmet niye bir şey vardı. Ben yaşayamamıştım ama kardeşim yaşayacaktı. Demliğin üstüne çayı ve sıcak suyu ekledikten sonra kalan suyu da büyük demliğe ekleyip ocağa koydum. Mutfak dolabının kapağını açıp içinden dün yaptığım susamlı kurabiyelerin olduğu saklama kutusunu aldım. Tam bu sırada belime dolanan kollar ile irkildim ve plastik saklama kutusunu düşürdüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/39484317-288-k498015.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
Ficción General"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...