25 Ağustos Pazar günü itibariyle düzenlenmiş haliyle yayımadır.
25.08.2019
01.58Üzerimde daha önceden hayalini bile kuramayacağım kadar zarif ve bir o kadar da sade bir gelinlikle aynadaki aksimi izliyordum. Omuzları v şeklinde gelen uzun kollu, balık model olan gelinliğim tamamı ile fransız danteline kendini emanet etmişti. Saçlarıma önce hafif bir dalga verilmiş ardından da rahat ve hoş bir topuz haline getirilmişti. Aynadaki halim istediğin görüntüden kesinlikle çok farklıydı Fakat ben bu halimi de çok çok çok sevmiştim.
Organizasyon birkaç gün içinde halledilmiş, bahçede güzel bir ortam oluşturulmuştu. Hava yağmurlu değildi fakat kış mevsimi hakkını vermek istercesine ara sıra tatlı Sert rüzgarlarını sergiliyordu. Nikahımıza yaklaşık 50 kişi gelecekti. Gelenlerini tamamı akrabalar, yakın aile dostları ve birkaç tanıdıktı. Çok fazla kalabalık olmaması bizim benim için çok daha iyiydi. Sabahtan beri oldukça yüksek seviyelerdeki gerginliğim beni zorlasa da mutlu olmaya çalışıyordum. Aldığımız karar sonrasında herkes üzerime titremiş günler güzelce geçmişti. Özellikle Gülsüm teyze içimdeki kız çocuğunu görmüş olmalı ki bana bir annenin evladına davranabileceği en iyi şekilde davranıyordu.
Yaklaşık yarım saattir odada yalnız bir şekilde Aras'ın gelmesini bekliyordum. Ömer amca sağ olsun alışverişe çıktığımız günün akşamına Aras'ı evden sürgün etmiş, bizi de birbirimize hasret bırakmıştı. Bu durum Aras'ı da beni de zorlasada birkaç gün birbirimizi görmememiz bugün oluşacak olan heyecanımızı fazlasıyla katlayacaktır. Odanın kapısı çaldığında panikle üzerimi düzelttim. Galiba Aras beni almaya gelmişti ve beni gördüğünde vereceği tepkiyi çok merak ediyordum. Son kez üstüme başıma çeki düzen verdikten sonra boğazımı temizledim.
"Gelebilirsin."
Sık sık aldığım heyecanlı nefesler göğüs kafesimi zorlamaya başlamıştı. Önce kapının kulpu yavaşça aşağı indi daha sonrasında odaya Görkem, Eylül, Gülsüm teyze, Ömer amca ve ikizler girdi. Aras'ı göremeyişim yüzümü biraz düşürürse de tekrar tekrar gülümsemeye çalıştım. Bu esnada Ömer amcanın eline gördüğüm kırmızı kuşak kalbimin en derin yerindeki bir köşeyi sızlatmaya başardı. O kırmızı kuşak babamın bana takacağı ya da takması gereken şeydi. Keşke keşke babam olsaydı da kuşağımı bağlamak ona nasip olsaydı
Gülsüm teyzenin gururlu ve mutlu bakışları içimdeki hüzünü perdelemeye yetiyordu. Bakışlarında saf mutluluk ve gurur vardı. Onun bana böyle bakıyor olmasıysa mutluluktan ağlamama sebebiyet verecek kadar güzel hissettiriyordu.
"Maşallah sübhanallah kızım çok güzel olmuşsun. Allah nazarlardan saklasın sizi." Yapabildiğim tek şey dolu dolu olmuş gözlerimin arasından büyük bir tebessüm bahşetmek oldu. Çünkü biliyordum ki şu an elimden buruk bir tebessüm daha fazlası gelmeyecekti. Gelse bile samimi bir gülüş olmayacaktı. Ömer Amca birkaç adım daha öne çıktı ve yanıma ulaştı. Tüm bunlar gerçekleşirken gözlerim kuşağa kenetlenmiş ne olup biteceğini merak ediyordum. Kuşağımı bağlayabilecek ne bir babam ne de bir erkek kardeşim vardı.
"İpek kızım eğer senin de iznin olursa kuşağını ben bağlanmak isterim. Gönül isterdi ki baban aramızda olsun bu güzel ana o da şahit olsun, kuşağını o bağlayabilsin. Biliyorum benim kuşağını bağlamam babanın bağlaması kadar etkili olmaz belki ama beni de bir baban olarak gör. Maalesef ki hayat bize istemediğimiz pek çok acı dolu duyguyu yaşatıyor. Emin olduğum bir şey varsa o da babanın şimdi seni gururlu eziyor oluştur. Yalnız başına o kadar güzel o kadar iyi yürekli bir kız evladı olmuşsun ki seninle gurur duymamak içten değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
Ficción General"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...