Bu aralar hiç ilham gelmiyor bu yüzden bölüm biraz kısa oldu. İlham verici bir şeyler önerebilir misiniz?. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bir röportaj kitabı yayınladım bölüm sonunda bundan bahsettim. Eğer sizinle de röportaj yapmamı istiyorsanız bana ulaşmanız yeterli.
İPEK'DEN
Masaya doğru hızlı hızlı daha önceden bahçede gördüğüm iri yarı pala bıyıklı koruma geldi.
"Cihat abi." Yüzü bana dönük olduğu için adamı yeni fark etti ve adama döndü. Bu sayede adamın adının Cihat olduğunu öğrendim. Gelen adam Cihat'ın yaptığı bir el işaretiyle hemen Cihat'ın kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı.
"Abi Aras Karahanlı yerimizi tespit etmiş. En geç iki saate burada olurlar. Ardında da tonla adımıyla geliyor." Her ne söylüyorsa bu Cihat için iyi bir şey değildi ki bunu da her iki saniyede bir kaşlarını daha fazlası mümkünmüş gibi çatarak doğruluyordu.
"Onlara küçük bir sürpriz hazırlayın. Ondan önce söyle hemen uçağı hazırlasınlar Paris'e uçuyoruz."
"Tabi abi." Adam geldiği gibi hızlı adımlarla çıkarken olanları çatık kaşlarımla izliyordum.
"Ne olduğunu bana da anlatmayı düşünüyor musun acaba?."
"Sen böyle şeylerle yorma kendini Aybenim. Çıkacağımız tatili düşün." Miğdem bulansa da çaktırmamaya çalıştım. Seninle tatile çıkmaktansa o uçaktan aşşağıya atlardım ama savaşmam gereken evde beni bekleyen oğullarım ve beni deli gibi aradığını bildiğim bir kocam vardı.
"Nereye gidiyoruz peki?." Yüzünde hafif bir sırıtışla bana baktı. Sanırım bu şekilde bakınca kendini çekici sanıyordu. Iyh çekiciğilin ç'sini bile taşımıyorken bunu düşünmesi miğdemi bulandırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu.
"Parise gidiyoruz aybenim. Aşkımızı tazeleceğiz." İçimden etmediğim küfür, hayalini kurmadığım işkence yöntemi olmasa da mecburen gülümsemek zorunda kaldım.
"Ne kadar güzel. Çok sevindim Paris'e gideceğimize." Külliyen yalan hayatta sevinmedim. Hem ne o öyle vıcık vıcık aşk heryer. Yerinden kalkıp birkaç adımda yanıma geldi ve elini bana uzattı.
"Hadi üzerini değiştir eğer ihtayacın olan bir şey varsa da odadan al sonra ben senin yanına gelince çıkacağız aybenim." Mecburen elini tutup kalktım. Odaya gittimde ilk işim ellerimi bol sabunla yıkamak olacaktı.
"Tamam." Odaya girip hızla odadaki banyoya yöneldim. O iğrenç adamın elinin elime değiyor oluşu gereğinden fazla miğde bulandırıcıydı. Ellerimi üç kez bol köpükle yıkadıktan sonra durulayıp odaya geçip yatağın üzerine kuruldum. O adam dedi diye üzerimi değiştirmeyecektim. Paris'e pijamalarımla gitmek şu an dert edeceğim bir sorun değildi. Ne olduğunu ve neden bir anda gidiyor olşumuzu düşündüm.
Alacaklıları var desem adam zengin, ailevi problemi var desem neden bu kadar panik yapsın. Toprak yoldan gelen araba lastiğinin pert olduğuna dair seslerle hızla yataktan doğrulup camın önüne geldim. Arabanın plakasına baktığımda gözlerimin büyümesine engel olamadım.
34KRH07 Aras gelmişti işte. İçimden sevinç çığlıkları atarken Aras'la göz göze gelince öpücük attım. Biliyorum yaşadıklarım kolay şeyler değildi hatta çoğu insan kaldıramazdı bile. Ama ben bunun yerine soğuk kanlı olmayı tercih etmiştim. Çünkü ağlayıp sızlanmam hiçbir işe yaramıyordu. Sert bir biçimle açılan odanın kapısıula yüzüme korkmuş olduğumu düşüneceği bir ifade takınarak arkamı döndüm. Cihat eli ayağına dolanmış bir şekilde birkaç adımda hızla yanıma geldi. Ben de rolümü oynamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM •Uzaklardan Yakınlara•
General Fiction"Rotamı kaybettim anlıyor musun beni?. Ruhum oradan oraya sürükleniyor. Belirsizlikler içerisinde yeni bir dünya kurmaya çalışıyorum kendime. En ufak darbede un ufak olacağım anlıyor musun?." Acılar içinde kıvranıyordum. Hayır hayır bu fiziksel bir...