Yeni bir iş günü başlıyordu Toprak için...
Korhan'ın dediğini yaptı. Altına bir pantolon ve üzerine de askılı bir badi giyip aşağıya indi. Bir iki bir şey atıştırdıktan sonra dükkânı açtı. Yine hava mükemmeldi. Kapıda bir gerindikten sonra eline bez alıp kapının önünde duran masaları sildi ama ne hikmetse her zaman olduğu gibi tüm gece dışarıda durmalarına rağmen üzerilerinde bir gram toz yoktu. Garipti.
İçeriye geçti ve beklemeye başladı. Bugün amca geç kalmıştı. Hiç böyle yapmazdı. Endişe duyuyordu. Kaldığı yeri de bilmiyordu. Resmen tam bir gizemdi. Düşüncelerini bölen her gün mutlaka aksatmadan gelen müşteriler oldu. Her gün aynı müşteriler gelip aynı siparişi veriyorlardı. Çay, kahve, makarna, patates...
Servislerini yaptı ve yerine geçip oturdu. Evet, amca geç kalmıştı. Tam dönecek oldu ki dükkân da kimse yoktu. Tabaklar ve içindeki yemekler duruyordu ama hiç kimse yoktu. Tek kaşını kaldırıp öylece bakmaya başladı. Bir an da yer sarsılmaya başladı. Dolaplardan yere düşen tabaklar ve bardakların çıkardığı sesler beyninin içinde yankılanıyordu. Masalar sandalyeler yerinden oynamaya başlamıştı. Her şey kırılıp parçalanmaya başlarken bir çınlama sesi oluşmaya başladı. Beyninin içinde yankılanıyordu. Sürekli değişiyordu. Bu ses çok keskindi yere diz çöküp kulaklarını kapattı.
"Ahh canım yanıyor ahh!!!"
Çınlama sesi adeta beynini deşiyordu. Şakaklarından tüm beynini sızlatıyordu. Omzunda bir el hissetmesiyle sımsıkı kapatmış olduğu gözlerini açtığın da Korhan tam da karşısında duruyordu. Gözlerini kocaman açmış ona bakıyordu. Ses kesilmişti. Korhan'ın boynuna sarıldı ve istemsizce ağlamaya başladı. Gözlerinden süzülen yaşlar, hıçkırıklarına eşlik ediyordu.
Korhan'ın ona sımsıkı sarıldığını hissedebiliyordu. Çiçek bahçesi gibi kokuyordu. İlk defa kokusunu alabiliyordu. Tüm zaman boyunca bu adam böyle mi kokuyordu?
Kollarının arasında sakinleşmeye başladı. Bir eli saçlarının arasında diğer eli sımsıkı beline dolanmıştı. Sımsıkı boynuna sarılmıştı. Sanki zaman duruyordu. Etrafta her şey parçalanıp yok olup giderken tek gerçeği onunlaydı. Derin bir nefes alıp burnunu çekti ve geriye çekildi.
"İyi misin?"
"Bilmiyorum."
"Doktora gitmek ister misin?"
"Asla."
"Bak doktorun sana yardımcı olab-"
Eliyle ağzını kapattı. Olabilir demesine izin vermedi.
"Asla ve asla ona güvenmiyorum. Bir kişi ile aynı kaderi paylaşmak istemiyorum."
Yine gözleri dolmuştu ve bulanık görmeye başlamıştı. Korhan başını hafifçe yan eğdi ve ona bakmaya başladı. Elinin altında dudaklarının kıvrılıp gülümsemeye geçtiğini hissedebiliyordu. Elini çekti.
"Özür dilerim."
Başını önüne eğdi. Sağ elinin işaret parmağıyla çenesinden başını kaldırıp yüzüne bakmasını sağladı.
"Ne için özür diliyorsun?"
"Elim için sanırım."
Gülmeye başladı. Yere oturup duvara yaslandı.
"Hiç önemli değil."
Gülümsedi.
"Biliyor musun Toprak, sen çok güçlü bir kızsın. Gerçekten yani diğer evrende de sanırım sana bu yüzden şans verdim. Aramızda ne oldu bilmiyorum ama sanırım olması gereken tek şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinçaltı
Science-Fiction#3 Bilim Kurgu * Bilim Kurgu alanında Öne Çıkanlarda... ...Bilinçaltı... 1 Kız ve 4 Dünya... ------------------ 1 Dünya'nın içinde var olan 2. bir Dünya ve bundan ayrı olan 3. bir Dünya. 2. Dünya ne kadar gerçekse 1. Dünya o kadar gerçekti. 3. Dünya...