"29. Bölüm - Neler oluyor?"

3.5K 270 204
                                    


"Gerçek dünya da görüşürüz. Aşkını ve beni inandırmanı oraya sakla."

 Kapıyı açıp dışarı çıktığında ve bahçe kapısına geldiğinde hala söyledikleri kulağında yankılanıyordu. Onu gerçekten de reddetmişti. Kapıyı açıp çıktığında hata mı yapmıştı yoksa doğru olan bu muydu hala bilmiyordu ama daha fazla duramazdı. Çimenlerin arasından ilerleyip kısrakla durup baktıkları o tepeye geldiğinde son kez dönüp çiftlik evine baktı. Gerçekten de peşinden gelmiyordu, zaten gelmesini de istemiyordu.

 Son kez gözleri dolu dolu baktı. Derin bir nefes alıp arkasını dönüp yürümeye başlad. Toprak yola ulaştığında adımları geri gitmek için çabalarken ısrarla şehre doğru yürümeye çalışıyordu. Bir asır gibi geçen zaman sonucunda şehre varmıştı. Kalabalığın arasında ilerlerken herkes dönüp ona bakıyordu. Hala üzerine yapışmış olan içliği ileydi. Yorulmuştu ama durmak istemiyordu.

 Korhan'ın evinin önünden geçerken duraksamıştı. Ön tarafa bakan pencereye baktı. Orada durmuştu. Orada bulunan yatakta beraber uyumuşlardı. Hayır, hayır düşünmemeliydi. Tekrar yürümeye başladığında adımlarını sıklaştırıp amcanın dükkânına doğru ilerlemeye başladı. Bilmiyordu, belki de hatalıydı.

 Sonunda amcanın yanına gelmişti. Bahçeden girip dükkâna girdiğinde amca dönüp ona bakmıştı. Umursamadan merdivenlere yönelip yukarıya çıktı. Eski odasına girip kendini yatağın üzerine bıraktı.

"Toprak."

"Amca konuşmak istemiyorum. Lütfen beni yalnız bırakır mısın?"

"Peki kızım."

 Kapıyı çekip gitmişti. Israr etmemiş olmasına içten içe seviniyordu. Çünkü gerçekten şu anda kimseyle konuşmak istemiyordu. Zihninin köşesinde bir yerlerde Yonca fikri fena halde canını sıkıyordu. Korhan hatalıydı.

Beni seviyorsa neden onun ismini anıyordu?

 Bu şekilde yatmamalıydı. Bu o değildi. Kalkıp dolabına yöneldi. Kapaklarını açıp baktığında dolabında bu devre uygun kıyafetler yer alıyordu. Şaşırmamıştı. Amca bunu ona daha önce söylemişti. Odan senin için hazır, demişti.

 Yüzünde oluşan gülümsemeyle beraber havluyu alıp banyoya geçti. Kapıyı kapatıp kilitledi. Çeşmeyi açıp üzerindeki içliği çıkartıp bir kenara attı. Küvetin içine girip suyun dolmasıyla beraber gevşemeye başlamıştı. Ağlamamak için kendini bastırıyordu. Nefes alamıyordu. Yıkandıktan sonra havluya sarınarak banyodan çıkıp kendini odasına attı. Bu sefer de odanın kapısını kilitleyip dolabın karşısına geçti.

 Bir şekilde sıkıştırılmış olmayı sevmese de giyinmek mecburiyetindeydi. Krem rengi bir içlik giyip üzerine giydiği korseyi sımsıkı bağladı. Mavi ve pembe tonlarda bulunan kabarık elbiseyi giyip saçlarını da topuz yaptı. Boynuna uygun bir kolyeyi de taktıktan sonra hafif topuklu ayakkabılarını giyip, kapısını açtı ve aşağıya indi.

 Herkes dönüp ona bakarken tezgâhın arkasına geçip amcasına tebessümle baktı.

"Toprak?"

"Efendim amca."

"Ne oldu?"

"Ben anlatmak isteyene kadar ne olursun bana soru sorma."

"Ama kızım."

"Lütfen."

 Yalvaran gözlerle baktığında başını sallamakla yetindi. Her ne kadar kabul etmese de kabullenmek zorunda kalmıştı. Tezgâhta kendine yiyecek bir şeyler hazırlayıp onları kemirmeye başladı. Bir parça somun ekmek ve bir iki dilim peynir ile meyve suyu uyumu iyi gidiyordu.

BilinçaltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin