"Haaaayıııır!"
Nefes nefese uyandı. Lanet olası yine o çadırın içindeydi. En sonunda sinirlenmişti ve bir anda kendini çadırın dışına attı. Sedat'a doğru yürümeye başladı. Sedat'ın yanına geldiğinde Lucy ile beraberdi. Bu kıza da ayrı sinir oluyordu. Kolundan tuttu ve kendine doğru çekti.
"Konuşmalıyız."
"Toprak ne oldu?"
"Lucy izin verirse konuşmalıyız dedim."
Lucy'e dönüp baktı. Lucy tek kaşını kaldırıp dik dik baktıktan sonra başıyla izin verdi. 'Hangi ara bu kadar pısırık olmuştu.', diye geçirdi zihninden.
"Neyin var senin Sedat? Söyle bana ne oluyor burada?"
Artık ellerini kollarını hareket ettirerek konuşuyordu. Tüm siniri tepesindeydi.
"Olan bir şey yok. Durumu açıklamıştım."
"Sedat hangi ara bu kadar pısırık oldun sen?"
"Pısırık derken?"
"Sedat az önce o kadından izin aldın. Sen benim erkek arkadaşımdın. Biz sevgiliydik. İki zaman içerisinde gidip geliyorum. Hatta üç zamanda sıkıştım. Biri burası biri gelecek biri de birlikte olduğumuz zaman."
Sedat tek kaşını kaldırmış, Toprak'ın yüzüne bakıyordu. Kollarını göğsünde birleştirdi.
"Saçmalıyorsun."
"Ben mi saçmalıyorum?"
İşaret parmağını göğsüne o kadar sert bastırmıştı ki canı yanmıştı. Ama yine de bu olanlardan çok değildi canının acısı.
"Sedat."
Derin bir nefes aldı. Gözlerini kapattı. Elleriyle yüzünü sıvazladı.
"Sedat bak. Bu gerçekten tuhaf yani biliyorum. Ben bile anlam veremezken sen nasıl anlam vereceksin kabul ediyorum."
O sırada gelen çığlık sesleriyle irkildi. Sedat etrafına bakmaya başladı.
"Toprak sonra konuşalım bunu şimdi seni güvenli bir yere götürmeliyim."
"Ne diyorsun sen ya?"
Yüzüne anlamsızca bakıyordu. Kaşları çatıktı, sinirleri hala tepesindeydi. Gözlerini kocaman açmış, Sedat'ın etrafa baktığını fark ettiğinde etrafına bakmaya başladı. Gökyüzünde bir şeyler uçuyordu. Sanki o hikâyelerden çıkma olan yaratıklar gibiydiler. Bir tanesi yere indi. O anda yer sarsıldı. Sanki deprem olmuştu. Halk ellerinde kılıçlarla üzerlerine koşmaya başladı. Her yerleri kılla kaplıydı. Sırtlarında koskocaman kanatlar ve bir o kadar da cüsseliydiler. O sırada Sedat Toprak'ı kolundan çekip koşmaya başladı.
"Herkes sığınağaaaaaaaaaaa."
Olabildiğince güçlü şekilde bağırmaya çalışıyordu. O sırada hala kolundan tutup çekmeye devam etti. Yaratıklar ile halk arasında bir savaş çıktı. Elleriyle tutup insanları ikiye ayırıyorlardı. Kanlar fışkırıyordu. Çığlıklar yükseliyordu. Toprak'ı sığınağa doğru itelerken gözlerini onların üzerinden ayıramıyordu. Ne olduğunu anlamıyordu. Toprak'ı sığınağa soktuktan sonra Sedat kılıcını çekti. Toprak daha önce hiç fark etmemişti. Sedat arkasını döndü. Tam o anda kolundan tuttu.
"Gidemezsin."
Durdu ve döndü Toprak'a baktı.
"Ben bunun için eğitildim Toprak. Lucy orda ayrıca onu kurtarmalıyım."
Gerçekten onu seviyordu. Öylece kaldı ve Toprak için savaşmadığı zamanları, Toprak hatırladı. Ailesi Toprak'ın canını yakarken yanında durmayışını, Toprak'ı korumadığını hatırladı. Kapının sertçe kapanmasıyla yeniden irkildi. Onlarca çocuk ve kadın içeride birbirlerine sarılmış, duruyorlardı. Omzunun üzerinden onlara baktı ve başını çevirip dışarıya çıktı Toprak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinçaltı
Science Fiction#3 Bilim Kurgu * Bilim Kurgu alanında Öne Çıkanlarda... ...Bilinçaltı... 1 Kız ve 4 Dünya... ------------------ 1 Dünya'nın içinde var olan 2. bir Dünya ve bundan ayrı olan 3. bir Dünya. 2. Dünya ne kadar gerçekse 1. Dünya o kadar gerçekti. 3. Dünya...